Tam dokuz hafalıktı, bir çilek tanesi kadar olduğunu öğrenmiştim hatta. Bu oluyordu. En büyük korkum gerçekleşiyor ve senelerdir üç kişilik olan ailemize bir bebek geliyordu. Korku tüm bedenimi sıkı sıkı bağlamış, beni ona bakmaya mecbur bırakmış gibiydi. Korktuğumu bile bile işkence ediyordu bana.
"Mirza?"
Babam yanımda durmuş kaskatı kesilmiş yüzüme bakıyordu. O da biliyordu bu durgunluluğumun sebebini.
"Ben gitsem olur mu?" Nihayet bakışlarım hareketlenmeye başlamıştı.
"Hatırlarsan bir kaç dakika önce buraya annen hastalandığı için geldik. Şimdi onu görmeden gitmek mi istiyorsun? Ve kokundan kaçarak mı yüzleşiceksin?" Haklıydı fakat annemi hem fazlasıyla merak ediyor hemde korkuyordum. Doktor annemin karnının büyümeye başladığını söylemişti. Ona bir daha nasıl bakacaktım?
"Baba ne olduğunu biliyorsun!"
"Kaçmayacağını da düşünüyordum. Bak demek ki yanılabiliyor muşum?" Derin bir nefes alıp verdim. Annem meraklanmaya başlamış olmalıydı. Acilen bir karar vermeli ve annemi görmeliydim.
Babam son kez bana bakıp odaya girdi. Onu hayal kırıklılığına uğratmıştım. Benim hep güçlü bir kız olmamı istiyordu fakat korkularım güçlü kalmama izin vermiyordu. Beni her savaşta saniyeler içinde yere seriyor ve kazanıyorlardı.
Odanın kapısına kadar yürüyüp önünde durdum. Kapı arasından onlara baktım. Babam yatağın yanağına oturmuş annemin elini, ellerinin arasına almıştı.
"Mirza nasıl? Neden gelmedi?" Önünde babam olduğu için onu göremesemde üzgün sesinden yüz ifadesini tahmin edebiliyordum.
"Boşver sen onu, sen iyi misin? Sancın ne durumda?"
"İyiyim merak etme ama keşke olmasaydı böyle, kızım zorlanacak şimdi."
"Mirza bir yolunu bulacaktır merak etme. Senin artık sakin kalıp dinlenmen gerek. Çocuğumuz için..."
"Keşke kızımızın sorununu çözebilseydik o zaman daha iyi olurdum."
"Şşşş bunu düşünüp kendini yorma."
Kapının önünden çekilip hastane kapısına yürümeye başladım. Pedyofobim vardı. Ama bununla beraber gerçek bebeklerdende korkardım. Beş yaşından küçük olan bütün bebekler oyuncak bebeklere benziyordu ve hepsinden korkardım. Görünce kaçardım fazla gelmeye başladığında ise kendimden geçer ve bayılırdım. Bu yüzden çoğu kalabalık ortamdan kaçardım çoğunda mecbur kaldıklarımda ise bir süre sadece insanlara odaklanmaya çalışır ve kendimi çocukların aslında olmadığına inandırmaya çalışırdım. Kısa bir süre de olsa işe yarardı.
Arabanın anahtarını babama geri verdiğim için yolda yürümeye ve taksi bulmaya çalıştım. Otele gidecektim. Ada'dan bir sürü mesaj gelmiş ve hepsinde de hemen hemen otele gelmem konusunda bir şeyler yazmıştı. Mesajların hepsini okumak yerine kısa bir göz gezdirdiğim için nedenini anlamamıştım. Muhtemelen Yiğit beyin yine canı sıkılmış ve çalışanlara bağırası tutmuştu. Bu adamı anlamak mümkün değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİRZA
Chick-LitÇocukluklarına dayanan bir aşk hikayesi Mirza ve Yiğit'inki. İkiside büyük şimdi belki ama hala çocuk. Mirza takıntıları ve korkuları olan bir çocuk iken, Yiğit büyümek zorunda bırakılmış bir çocuk mesela. Peki bir çocuk nasıl olur da takılıp düştü...