Bölüm | 17

9.6K 639 570
                                    

AŞM| Bölüm: 17

Şanssızlığın bir tanımı olsaydı, şayet bu ben olurdum. Parmakla kendimi gösterir, çaresizce kendimi anlatırdım.

Anna Meryem Aksel

Aynanın karşısında saçlarımı örerken dilimde uyandığımdan beridir dolanan şarkı söyleyip duruyordum. İki taraftan balık sırtı örmeye çalıştığım saçlarımın örgüsünü nihayet bitirdiğimde açılmasın diye uçlarını lastik birer tokayla sıkıştırdım. Üzerimde beyaz ince oversize bir sweatshirt, altımda da siyah renk bir tayt vardı. Ayaklarımdaki pandufllarla dünün seksiliğinin aksine fazlasıyla sevimli duruyordum. Tabii uykusuzluktan ve de yorgunluktan şişmiş gözlerim daha iyi halde olsaydılar.

Çillerim soluk tenim üzerinde bugün daha da belirgin bir hâl almıştı. Her zaman salık bıraktığım uzun gür saçlarımı toplayınca bugün, yüzüm kaşık kadar kalmıştı. Zayıftım, karnımın çıkıklığı dışında neredeyse hiç fazla bir kilom yoktu.

Saat ona doğru geliyordu, midem de açlıktan gurulduyordu. Daha fazla vakit kaybetmemek için arkamı döndüm ve kilitli kapıya doğru yürüdüm. Kilidi açtım, kapının kolunu indirdim ve derin bir nefes alırken içime merdivenlere doğru yürüdüm. Kimseyle rastlamadan merdivenleri inerken kendi kendime şarkı söylüyordum.

Canım ey canım ey

Canım eylen ey

Evimi başıma yıkıp giden ey

"Günaydın Meryem Hanım." Şarkı söylemeyi bıraktım ve elinde tepsiyle salondan çıkarken mutfağa doğru yürümekte olan kıza döndüm. "Günaydın Defne'm," dedim içten bir şekilde ona gülümserken. Ona tatlı bir şekilde hitap edince yanakları al al olmaya başladı. "Bugün çok enerjiksiniz Meryem Hanım, maşallah."

"Doğruyu söyleyeyim mi," dedim yüzümü buruşturarak. "Adım atacak halim yok ama bu bile umurumda değil."

"Hay Allah, hasta mı oldunuz?" diye sordu endişeli bir edayla, Defne. "Size bir ıhlamur falan kaynatmamı ister misiniz? Ya da sıcak bir çorba?"

"Defneciğim benim ruhum hasta, ruhum," dedim kafamı olumsuz anlamda iki yana sallarken. "O dediklerinin hiçbiri işe yaramaz."

"Hııh?"

"Kahvaltı diyorum Defne," dedim şaşkın hallerine gülerken. "Hazır mı? Lütfen bana hazır olduğunu söyle, çünkü kurt gibi açım."

"Hazır Meryem Hanım," demesiyle ona arkamı dönüp devamında söyleyeceklerini ağzına tıktım ve salona doğru yürürken şarkıma kaldığım yerden devam ettim.

Kapkara büyürken

Geceler derinden

Canımı içimden

Alıp giden hey

Salonun kapısından içeriye girmemle kahvaltı sofrasında oturanları görmem bir oldu. Baştan beni uyarmadığı için, içimden Defne'ye saydırırken, nafile bir çabayla sakin kalmaya çalıştım.

Kendime gelmeliydim. Anna Meryem Aksel, korkmaz, çekinmezdi. Korkuyorsa dâhi bunu açık etmezdi. Birazdan düşmanımla aynı masaya oturacaktım. Soğukkanlı bir katilden farkım olmamalıydı, aksi gibi bir kez daha yakacaktı canımı. Nitekim katilim bana acımazdı.

İçeriye gitmeden önce sesimi duymuş olacak ki direkt kapıya bakıyordu, Mehmet Selim. Göz göze gelmemiz birkaç saniye ya sürdü ya sürmedi bakışlarımı ondan çekip diğerlerine göz gezdirdim. Cihanşah ailesi dışında Ezerhanlar ve Soyarslanlar da buradaydı. Daha dün akşam bir arada olan bu insan yığınının sabahın bu saatinde de yan yana gelmese olmuyor muydu?

ALABORA | Şah & Mat ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin