Nasılsınız canlar ?
Gününüz güzel geçsin ömrünüz bereketli olsun vesselam ☺️
Bölüme geçelim o zaman hadi hadi koşun 🏃🏻🏃🏻
Satır arası yorumlarınızı unutmuyoruz plsss 💬
____________________________________________Bugün kışlaya bol hamur işli bir menü hazırlamıştım, elimdeki saklama kaplarıyla kışlaya girdiğimde havanın soğukluğu yüzünden herkes içerde olduğunu, tek başına durmak isteyenlerin tek dışarda duracağını anlamıştım.
Kışlaya girmek üzereydim ki binanın yanındaki bankta oturan ve içinden dumanlar yükselen bardakla bağ kuran birini görünce istemsizce adımlarım durmuştu.
Daha önce görmüşmüydüm hatırlamıyordum bildiğim tek şey karşıdan zihninin çok dolu göründüğüydü.
Elimi saklama kaplarının içine girdirip sıcacık bol susamlı bir poğaça çıkartıp onun yanına doğru adımladım, dirsekleri dizlerine yaslı başı önüne eğik olduğu için beni farketmemişti.
Poğaçanın ucundan üç parmağımla tutup hafifçe önünde gezdirdiğimde başını yavaşça kaldırmasıyla yüzüme fazla samimi bir gülümseme yerleşmişti.
Koyu kahve gözleri yeşillerime deydiğinde vücudumu kısa süreli bir ürperti almıştı, havanın soğuk olmasındandır diyerek fazla takılmadım ve gözlerimi gözlerinden ayırarak yüzünü tarayıp kim olduğunu hatırlamaya çalıştım.
Gözümün önüne gelen görüntüyle dudaklarım istemsizce aralandı, bu oydu. Özdemir.
Poğaça taze olduğu ve benim ucundan tutuyor olduğum için kopup düşmek üzereyken tutmuştu, gözlerim anında poğaçanın onun tuttuğu kısmına kaydı. Normalde verip içeri girecektim, üşüyordum çünkü ama şimdi sanki ilk baharın ilk günlerini yaşıyormuşum gibi hissediyordum, hatta şu an üstümdeki kabanı bile çıkartabilirdim.
Yaşadığım şaşkınlık yüzünden açılan dudaklarımdan sıcak nefesim havanın soğukluğuna karışıp beyaz bulutlar ortaya çıkartırken gözlerinin gözlerimden ayrılıp dudaklarımı bulduğunu farkedince anında dudaklarımı kapattım, ağzımdan nefes aldığım için kuruyan dudaklarımı hızlıca ıslattığımda ise anında bakışlarını kaçırdığını gördüm.
Bu hareketi her ne kadar hoşuma gitse de tepki veremedim. Ben hâlâ orda dikilirken ve o hiç bir tepki vermezken arkamda duyduğum sesle o tarafa döndüm. Kaan ellerini birbirine sürterek yanımıza geliyordu.
"Hazal, ne zaman geldin? Hadi içeri hasta olacaksın !"
İlk başta merak sonrasında çocuksu sinirle söylediği şeyle dudaklarımı bir kaç kez açıp kapatmaktan başka bişey yapamadım, dudaklarım hareket ediyordu ama ses çıkmıyordu. Tuhaf hissediyordum.Kaan elimdeki poşetleri tek eline almış, boşta kalan eliyle de elimi tutup çekiştirirken kışlanın kapısına varmıştım ki başımı çevirip bankın üstünde oturan adama baktım tekrardan, elindeki poğaçaya bakıyordu. Kapıdan girmeme saniyeler kalmışken dudağının yukarıya doğru kıvrıldığını görmemle tekrara bir şok yaşadım, o gülmüşmüydü, hemde poğaçaya ?
Kaan'ın çekiştirmeleri ile yemekhaneye girdiğimde herkes aşkla televizyon iziliyordu, ne izlediklerini merak edip televizyona baktığımda şaşırmıştım, gerçekten şaşırmıştım çünkü şu an bez bebek izliyorlardı.
§(Panoda ki linke tıklarsanız sevinirim ☺️)§
Ben olduğum yerde öylece kala kalmışken birinin kolumdan tutup beni hızlıca çekmesiyle anında sert bir yere çaptım başımı kaldırıp nereye çarptığıma baktığımda Cem'in sırıtan yüzüyle karşılaşmamla göğsüne bana göre sert olan bir tokat attığımda yalandan yüzünü buruşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komtanım Da Komtanım
ChickLitMasada kim var kim yok bakmadan da konuşmaya başlamıştı. "Kunt abi gözünü seviyim tut şu yiğenini, Ateş mi ne geldi evlenelim dedi kız açtı ağzını yumdu gözünü al şunu salsın beni" Ayşe'nin dediği şeyle bütün gözler Hazal'a kayınca kızlar daha yeni...