"İnsanlar mutsuz hissettiğinde bu yola başvurur,tatlım. Fakat sen mutluyken bile böylesin. Babanın ölümünü kabullenmelisin,onsuz hayata devam etmelisin. Babanı küçük yaşta kaybettin fakat acın tazeymiş gibi. Sanki bunun gerçek olamayacağını düşünüyorsun, ama gerçek." dedi.
Kaşlarımı çattım.Benimle ilk defa ciddi konuşuyordu.
Biliyordum bu gerçeği ama kabullenemiyordum işte babamın öldüğüne. Ne deseler bile'Hâla yaşıyor!' diye bağırmaktan başka bir şey yapamıyordum."Biliyorum,kızıyorsunuz fakat elimden gelince yapıyorum" Yalan.
"Daha da elinden geleni yap."dedi daha sakin sesle. Bir anda ayağa kalktı. Durduğum oda mavi tonlarında boyanmıştı. Mavi sakinleştirici bir renkti . Oturaklar beyaz seçilmişti. Duvarda olan tablolar çoğunlukla beyaz bir renkteydi. Bir dolap vardı, oda kırmızı renkti. Çok dikkat çekiciydi.O dolabı hep merak ediyordum. Merak ettiğim dolaptan bir dosya verdi. Sonra ise sakin bir tavırla konuşmaya başladı.
"Bu kız senin gibi,tek fark babasının yanarak öldüğünü gözüyle görmüş. Senin zamanlarında başladı oda bu terapiye ,onun da senin gibi tüm psikologlari gezmiş senden daha az. Ama bunun olayı biteli 4 aya yakın oldu. Senin daha önce çözülmen lazımdı ama sen hâla aynısın. Seni anlayamıyorum, neyin var senin , eksik bir şey mi yaptım ben ?" dedi gözleri hüzünlü, bu sesine de yansımıştı.
"Bundan sonra çabalayacağıma söz veriyorum."dedim ilk defa gülümseyerek. Gülümsediğimde şaşkınlıkla bana baktı.
Ah tabiki ilk defa gülümsemiştim ona.
Gülümsediğimde arkadaşım Yağmur bana çok yakıştığını söylerdi. Hatta bir keresinde bana 'Sen gül bir , erkekler etrafında pervane olur kızım' deyip sonradan eklemişti ,'Bana da bu kadar kusursuz gülmenin sırrını söyle seni hatun' , diyerek beni kahkahalara boğmuştu. Yağmur benim ilk arkadaşımdı, küçüklükten beri yanımda olmuştu. Bir nevi o düzelmeme de yardım etmişti. Onun iyi bir psikolog olmasını her zaman dile getiriyordum. Zaten o da psikoloji okumak istiyordu.
"Süremiz bitti Baharcığım, haftaya umarım işi çözmeye başlarız. Ve haftaya geçmişini neden hatırlamadığını konuşalım."
"Umarım."deyip gülümsedikten sonra kapıya doğru yürüdüm, daha doğrusu koştum desem daha doğru sayılırdı.
Dışarı çıktığımda annemi bulunca koşarak sarıldım. Anneme iyi geçtiğini söylemek isterdim fakat tahmin edebilirdi.
"Anne?"
"Efendim birtanem."
"Şey...Hazallara gi-" dediğimde sözümü kesti.
"git."
"Vallahi bir şey yapmıy-Ha ne!.Seni seviyorum anne." anneme sıkıca sarıldım."Ama tek şartla" dediğinde kafamı salladım , her türlü olur. Yeter ki Hazalla buluşayım. Biraz benden ayrılırıp konuya girdi.
"Yaşın 22 kızım , 2 ay sonra 23 olucaksın ve işinin başına geçmelisin. Ben, yoruldum kızım. Sana devredeceğim tüm işleri.Bu şartla onlarda kalabilirsin." Ne yani annem, biricik cesur annem yorulacak ? Hiç olmazsa annem için yaparım bunu.
"Tamam, hadi gidelim,arabayı çağır gideyim iyi geceler annem" diye annemden ayrıldım.
Arabayı beklerken annemle kaçamak bakışlar atıyorduk.
Araba geldiğinde annemle beraber farklı farklı araçlara bindik. Annem evimize, ben ise yağmurlara yol almıştım.Varlıklı bir ailedendim, babamın ölümüyle anneme bütün miras kalmıştı.O kadar çok parası var dı ki tüm dünyayı satın alabilecek gibiydik.Gösterişli zenginler değildik, çok az kıyafetle geziniyorduk.O yüzden böyle bir mirasa daha çok para katmıştık.Ve bu bütün miras bana kalacaktı.
Bundan ne kadar endişe duysamda annemle konuşmuştum, daha bir şeyi kabullenemeyen ben bu işi kabullenemezsem dediğimde psikologlara gezerek beni bu işe yapmakk için kabullendiriyordu.Benim yapacağımdan emindi, bende kendimden emindim fakat korkuyordum.Annem gibi olamazsam diye. Annem hem sosyete hem de camia olarak çok tanınıyordu , herkes annem gibi olmak istiyordu ve ben de annem gibi oluyordum. Annem kenara çekilince dikkatlerin bana toplanacağından annem beni güçlü biri yapıp çıkıcaktı aradan.
Annem bunca acıya karşın beni güçlü biriydi. Dışarıdan öyle gözüküyordum. Ama öyle değildim.
Hazal , Onur , Can en yakın arkadaşlarımdı. Onlar beni güçlü yapmıştı. Onlar beni hayata çekmişti. Ve bundan mutluydum ve babamın ölümünü kabullenmeliydim.Arabadan indiğimde Hazalların bahçesindeydim. Kapıları içeriden otomatik açılıyordu ve kontrol için arabayı geçen yüz tanıma sistemi varmış. Hâla çözemesemde ne yaptığını pek takmıyordum.
Eve girdiğimde ev de pek bir şeyin değişmediğin gördüm. Krem rengi duvarları vardı.Duvardaki tablolar çok mükkemmeldi.Hatta çalmayı bile planlamıştım.Koltuklar hele çok güzeldi.Onlarda kalınca hep bu koltuğu seçerdim.Çok yumuşaktı.2 katlıydı evleri,2.kat yatak odası,misafir odası,kıyafet odası-herkes için farklı-, Yağmur'un odası falan vardı.Birde benim odam."Bahar'ımm gelmiş Jennica yemek hazırlarmısın lütfen yoracağım ama , benim yavrum açtır.Doyurmak lazım."dedi bana sarılarak.
Görüşmeyeli 2 ay olmuştu. Çünkü o dış holdinglerine bakmak için Paris'e gitmişti. Bizim ortak şirkete bakmıştı. Orada yeni bir enişte adayı bulmuştur bundan adım gibi emindim kesinlikle."Bende seni özledim canım "
"Biliyorum baharımm" beni daha fazla öperek. Sonra bana sıkıca sarıldı.
"Hadi içeri girelim, konuşacak çok şey var!" diyip onu içeriye soktum.
"Hemde neler var bir bilsen!"diyerek saçma hareketlerle heyecanını belli etti.
Çılgın Kız.
▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪
"Paris'te yaptın anlat bakalım"dedim odaya geçtiğimizde. Yemeği yemem uzun sürüyordu o yüzden zaman kazanmıştı ama şimdi kaçamayacaktı. Evde Jennica vardı ama oda sırdaşı gibiydi. Her anlat dediğimde 'Evde Jenice var olmaz'dedi. Demekki işle alakalıydı. Hazal'da bana yavaştan işleri öğretiyordu. Bu yüzden zorlanmayacaktım.
Kapının kapanmasıyla yanıma geldi."Bahar, 2 ay sonra 23 olacaksın ve işler sana devredelicek. Bunu sen de biliyorsun. O yüzden senin için bir aylığına Pariste sana işleri öğreteceğim. Çok ciddiyim, katı kurallar koyarım. Ve bir haftaya gideceğiz."dedi içindekini döküp.
"Ne!Tabikide olur, annemi üzecek , kıracak davranış yaptırmamak için öğreteceksin herşeyi bana."dedim. Ciddili yüzünden korkmamamış değildim. İlk defa görüyordum ve korkutucu gelebilirdi dışarıdan. Sonra aklına gelen düşünceyle yüzü eski çılgın yüzünü aldı ve sırıtarak konuşmaya başladı.
"Orada bir çocukla tanıştım, ismi Berke. Çocuk yakışıklı fakat bizim orada al düzeyde çalışıyor. Ve biliyorsun benim huyumu onu bir seviye yükseltirdim. Biliyorsun bu sene otuz yaşını geçen kişiler bu şirkette ayrılır , otuz yaş üstü olan şirkete geçiyorlar. Ben sadece onunkini hızlandırdım. Diğerlerine haksızlık olacak diye eski mevkine aldım. Aslında o zorladı beni. Ve en önemlisi ondan hoşlanıyorum. Ve oda benden hoşlanıyor beni O gitmek istediğimiz Eyfel Kulesine götürdü. Ve bana orada çıkma teklifi etti. Ve-""Ne aman tanrım, aman tanrım!"
"Kabul edemedim. Çünkü herkese ne derdim'Ha bizim şirkette çalışan kişiyle birlikteyim'dersem ailemden tut bütün camia benden soğurlar. Ve bende bunu istemiyorum." dedi.
Gerçekten üzülüyordum,onu sevdiğini gözlerinden anlıyordum."Ama yine konuşuyoruz onunla , o durumumu anladı tabii. Aslında o kuledeyken kabul etmiştim,sonradan açıkladım ona anlayışla karşıladı. Bizde konuşuyoruz sevgililer gibi ama sevgili değiliz,çok garip."
Hemde ne!
Dertleştikten sonra ona öneriler yaptım, beni çok iyi dinledi çılgın kızım.Uzun bir sessizlikten sonra konuşma bana geleceğini anladığım an ayağa kalktım. Kolundan tutarak tekrar oturtturdu beni.Ve sıratarak:"Peki ya sen baharım neler oldu anlat bakalım, bu mükkemmeliğinizle kimleri tavladınız ben yokken ?"
▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪.
Bu bölümü biricik kuzenim @koshyy e adıyorum.
Umarım bölümü beğenirsiniz. •.• ♡.♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömrümün Baharı
ChickLitAradığı bir şeyi bulmak için yukarı çıkmıştı.Oysa nerden bilebilirdi ki eski hatıralarını bulacağını? Geçmişini küçükken tuttuğu günlük sayesinde hatırlıyor. Küçüklüğünde ki hatıralarla geçmişini buluyor. * Yağmurlu bir günde,prensinin söylediği cüm...