3. YENİ Bİ NEFES

17 1 73
                                    

"Koşarak kaçtığım hep kendimmişim meğer."

"Yollarım dikenli taşlı ellerimde, fotoğrafın yüzünde aynı gülümseme."

"Sormadım neden sonumuz geldi, çok yazık."

"Korkmadım, karanlığınla yüzleşmeye PARLADIM."

Kutu elimden kayıp düşerken tekrar çalan zille Işıl kapıya doğru adımladı, şimdi gelenler bizim eve çağırdığımız arkadaşlarımızdı. Işıl salona doğru geldiğinde yere düşen kutuyla beraber fotoğrafları da gördü. Dolan gözlerim resmen konuşmama engel oluyordu. "Işıl." diyebildim sadece. "Nasıl yapabildiniz?"

İçeri girenler şaşkın bir şekilde olan biteni izlerken, herkese bıçağı geçirip kaçmak istiyordum sadece. Çünkü benim duygularım her seferinde ölüyordu.

"Bana hemen, o adamın sana ne verdiğini söylüyorsun Işıl." dedim kısaca. O adamın Işıl'a bir şey verdiğine neredeyse eminim.

"Çil-" dedi Işıl ama tamamlamasına izin vermeden az önceki fotoğraflardan elimde kalanları onun yüzüne fırlattım. "Hemen."

Işıl ceketinden çıkardığı notu masaya bıraktığında bir hışımla notu elime aldım ve sesli bir şekilde okudum.

"Işıl, Çisem yüzünden seni göremiyorum kokunu içime çekemiyorum ama en yakın zamanda yanında olacağım ve bunu telafi edeceğiz. O enayide beni öldü bilmeye devam etsin, sakın bir şey çaktırma. Seni seviyorum."

Ve nefesim kesildi. "O enayide beni öldü bilmeye devam etsin, sakın bir şey çaktırma." Nefes almaya çalıştım. "Çisem yüzünden seni göremiyorum en yakın zamanda yanında olacağım."

Bertan ölmemişti. Bertan yaşıyordu. Bertan Işıl'la beni aldatıyordu. İkisi bana ihanet etmişti.

Elim istemsizce Işıl'ın suratına sertçe çarptığında Işıl geriye doğru adımladı ve yüzü savruldu. "Ben sana güvendim ya! Tek dostum dedim, her şeyimi sana açtım!" Onu iteklemeye devam ediyordum "Kendini siktirecek başka birini bulamadın ve beni aldattınız öyle mi? Ben enayi yerine konuldum öyle mi?" herkes öylece beni izliyordu, tepkisiz bir şekilde. "Eve geri geldiğimde, değil seni görmek izini bile görmek istemiyorum, siktirip git. Gerçi siktirmişsin kendini zaten."

Işıl asla konuşmuyordu. Hiçbir şey demeden dışarı adımladığımda yüzüme vuran yağmur damlaları gözyaşlarıma karışmaya başlamıştı. Üstüme hiçbir şey almadan çıkmıştım ve üşüyordum. Çünkü bir dostum yoktu artık, öldü bildiğim sevgilim yaşıyordu.

Öylece sağdan sola geçip duruyordum, yolda düz yürüyemiyordum. Arkamda nefes hissettiğimde dönmek isterken omuzuma nazikçe koyulan ceketle bakışlarım önüme döndü. Cekete baktım, kimin yaptığını görmek için hafifçe kafamı çevirdiğimde boyu neredeyse 1.95 olan, esmer, geniş omuzlu kirli sakallı birine denk gelmiştim. Vücudu öyle yapılıydı ki, 1.70 boyunda olan ben yanında cüce kalıyordum, bir dokunmasıyla beni paramparça edebilirdi.

"Gerek yoktu." dedim sessizce. Omuzuma koyduğu ceketi elime alıp ona doğru uzattım. O ise elimdeki ceketi almadan ağlamaktan harap olmuş yüzüme bakıyordu. "Yağmur yağıyor, üşüteceksin." dedi. Sesi toktu ve sertti. Yağmurlu hava onun parfüm kokusunu tüm sokağa yaymıştı resmen.

YALAN ÖLÜMLER ANITIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin