•
• İki yol vardı, alışmak ve alışmamak.
Tek sonuç vardı, alışılmışa alışmamak.••
Sonunda gerçekten istediğim şeyler oluyordu. Sonunda bi yolda tek başıma yürümüyordum. O henüz beni tam anlamıyla onaylamasa da bana yardım edeceği belliydi. Bu işi çözmek için, plan bile yapmıştı.
Anlamadığım tek şey Bertan ile neden bu kadar ilgilendiğiydi.
Bakışlarımız tekrar kesiştiğinde gülerek oturduğum sandalyeden kalktım. O bir an olsun bakışlarını üzerimden çekmiyordu. "Bu işle neden bu kadar ilgilisiniz merak ettim doğrusu." alaylı sözlerime karşılık dudağı hafifçe yukarı kıvrıldı. "Beni sen dahil ettin."
Doğru ben etmiştim, ama sarhoştum. Bunu anlayabilecek bir adamdı sarhoşun her söylediği yapılır mıydı!
"Sarhoştum." dedim ciddileşerek, "Sonrasında size gerek olmadığını da söylemiştim diye hatırlıyorum." ciddileşen suratım meraklı surata dondü bir anda. "Ayrıca sizin burada ne işiniz var, burada mı çalışıyorsunuz, daha önce sizi görmedim burada."
Sözlerime karşılık ayaklandığında masanın üzerinde duran eldivenleri aldı. "Boksör'üm." dedi o sert ses tonuyla.
O anda, babamın eskiden boksla ilgilendiğini ve bu işe hile karıştırdığını hatırladım. Çok küçükken babam boks izlemek için bizi yasa dışı bir yere götürmüştü. Onun yaşıtlarında adamlar tek tek dövüşüyordu, babam iri yapılı bir adama "öldürmeden dönme." sözüyle aklının alamayacağı parayı ona sunmuştu adam da tabiki bunu kabul etmişti. Karşısındaki rakip ezeli düşmanı Erdem Ülçe'den başkası değildi.
Adam başta ıskalasa da bu girişimi sonunda başarılı olmuştu ve orada o adamı öldürmüştü. O an küçük bir çocuk babamın yanında oturan bana öyle bir bakmıştı ki o bakış içime işlemişti adeta... sonrasında "baba" çığlıklarıyla ringe koşmuştu. Babamsa yüzünde gülümsemeyle bizi apar topar arabaya bindirip eve götürmüştü.
Şimdi o taşlar yerine oturuyordu, o küçük çocuk şimdi tam karşımdaydı. Babasının öldüğü o yerde intikam ateşini geri yakmıştı. O şimdi buradaydı çünkü büyümüştü ve intikam zamanı gelmişti. O da ya babamı öldürecekti ya da onu çok yaralayacak birini.
Bakışları gözlerimde gidip geldiğinde, derin bir nefes alma isteğiyle doldum. O gün orada o adamın kızını hatırlıyordu, ve benimde o anı hatırladığımı biliyordu. Gözlerinden öyle bir duygu geçti ki... bin tane bıçak sırtıma tek tek saplandı. Ve sonunda beklediğim o delici söz kulaklarıma doldu. "Herkesin intikamı kendine." yavaş ve kendinden emin adımlarla odadan çıktı. Sözleri ise zihnime bir bir kazındı.
Ve bana, o yağmurlu günde "babanın kızısın." demişti. Değildim! Ben babamın kızı değildim! Hiçbir zaman da olmayacaktım. Onun yaptığı hiçbir hatayı ben çekmeyecektim, kardeşime de çektirmeyecektim.
Annem çekmişti. Annem babamın yaptığı hatanın bedelini kendi canıyla ödemişti.Başka hileli bir maçtan dönerken annem trafik kazasıyla ölmüştü. Ama hiçbir zaman kaza olduğunu düşünmüyordum, haklıydım. Kaza değildi bildiğin canına kastetmişlerdi.
Hızla bende odadan çıkarken onu koridorun sonunda gördüm. Annemin canını onun ailesinden biri almış olabilirdi. Annem öldüğünde küçüktüm belki bu işte bir parmakları olabilirdi.
Onu kolundan tutup gittiği yerden alıkoyunca bakışları bileğinde duran elime odaklandı. "Sana bana net cevap vermen gereken bir soru soracağım." dedim tek nefeste.
Bakışları gözlerimde dolaştı sonra, oyalandı bir kaç saniye.
"Annemin ölümünde parmağınız var mı?"Yüzü alaycı bir gülümseme takındı. Parmakları sakalını buldu ve kaşıdı. "Bilmem."
"Net bir cevap istediğimi söyledim."
Beni koridorun ucundaki odanın kapısına çekiştirdiğinde aramızda hiçbir mesafe bırakmadan soludu. Nefesi adeta yüzüme bulaştı. Geri gidecek adımlık bir yer bile bırakmamıştı. Gözlerim kaşında bulunan minik çiziğe kaydı, dudağının kenarında da aynı çizikten vardı.
"Ben intikamı almam gereken kişilerden alırım." dedi kasılarak. "Annenin hatırladığını bildiğim olayda bir yardımı var mıydı?"
Derin bir nefes aldım. Bugüne bu kadar düşünmek yeterliydi bence. "Hayır, küçüktüm zaten çok hatırlamıyorum ama annem hep babamı bu olaylardan uzak tutmaya çalışırdı. Hatta..." susmak istedim ama susamadım. "Babanın öldüğü o gün de bunun için çok çabalamıştı."
Çenesi kasıldıkça kasılıyordu, belirginleşen damarları da buna oldukça örnekti.
"Babamın ölme sebebi neydi biliyor musun?"
Olumsuz anlamda kafa salladım. "Babamın ezeli rakibiydi, babam hileyle..."
"Annen." dedi tek nefeste. "Babamın ölme sebebi annen." durdu ve tekrar dudaklarını araladı. "Annenin ölme sebebi de baban."
Söylediği her söz, kalbimde duran o küçük çocuğa birer atıftı. Hayır anlamında kafamı salladım. Buna inanamazdım.
"Küçükken.."
"Sus!" dedim bağırarak. "Dinlemek istemiyorum sus!" gözlerim dolarken tek odaklandığım şey susmamasıydı.
" Küçükken babamın odasına girdim, oyuncak motorumu almak için." damarları tekrar kasıldı. "Annen ile babamı yakaladım. Onun annen olduğunu da yakasında yazan "Yıldız Atabay" isminden anladım.Bu olayı hep bir sır olarak taşıdım. Belki de çocuk aklıyla oyun sandım bilmiyorum.Sonrasında baban babamı öldürdüğünde sonrasında annenin babama yazdığı bir mektubu bulmuş."
Aldığım her nefes boğazımı yakıyordu.
"O mektuptan sonrada tekrar götürdüğü yasa dışı yerde, kendi intikamını annenden de babamdan da almış oldu. Benim annem de bu olayı öğrendiğinde, kanser oldu 1 yıl içerisinde de öldü." sesi konuşurken titriyordu.
"Ben senin babandan, babamın intikamını değil Çilem... Annemle, kız kardeşimin yaşayamadığı o hayatın intikamını alacağım."
•Olaylar karıştı.. Bismillah demekten başka elimden hiçbir şey gelmiyor...
🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALAN ÖLÜMLER ANITI
Genç KurguSözlerime karşılık ayaklandığında masanın üzerinde duran eldivenleri aldı. "Boksör'üm." dedi o sert ses tonuyla. O anda, babamın eskiden boksla ilgilendiğini ve bu işe hile karıştırdığını hatırladım. Çok küçükken babam boks izlemek için bizi yasa d...