- Merhaba hoşgeldiniz. Dilediğiniz kitabı seçebilirsiniz efendim. Eğer vaktiniz varsa burada sağ tarafta bir oturma alanımız var, orada okuyabilirsiniz.
- Teşekkürler ilginiz için ama bir arkadaşım için hediye bakacağım. Kendime almıyorum.
- Nasıl arzu ederseniz.
Müşteri raflar arasında kafasında planladığı türde kitabı ararken bende sosyal medyaya girip sayfamda ekli olan kişilerin hikayelerini izliyordum. Karşımda durup elindeki 2 kitabı bana doğru uzattığında kadını bekletmemek adına hızlı davrandım.
- Bu kitaplar ne kadar?
- İkisi 80 lira.
Kadının uzattığı 100 lirayı alıp kasaya koyacakken para üstü için 20 liranın bulunmadığını fark ettim.
- Siz burada bekleyin parayı bozdurup geleceğim. Kasada 20 yokmuş.
- Pekala.
Seri adımlarla dükkana en yakın olan markete girip 100 lirayı bozdurmaya çalıştım. Market şansıma çok dolu olmadığı için kadın işimi hemen halletti. Elime tutuşturduğu parayı cebime koyup dükkana girdim.- Buyrun efendim para üstünüz. Nice mutlu yıllara dilerim. Umarım mutlu olur. Günün son müşterisini de yolcu ettikten sonra kasadaki paraları düzenleyip kitledim. Her şeyi son kez kontrol edip dükkandan çıktığımda yol boyu burnuma kokusu gelen sıcak ekmek kokusunu takip edip fırına girdim. Taze ve sıcak ekmekleri almak için girdiğim fırında ufak bir kız çocuğunun babasından rafta gözüken renkli kurabiyelerden istediğini gördüm. Sanırım babasında yeteri kadar para yoktu, kizin teklifini reddetmişti.
Çalışanlardan biri ekmeği poşete koyup uzatırken kizin istediği kurabiyeleri de rica ettim.
- Buyrun efendim toplam 17.50 lira.
- Teşekkürler kolay gelsin.
Önümde babasının elinden tutarak ilerleyen kıza doğru ilerleyip omzuna dokundum. Onun boyuna uygun gelecek şekilde çömelerek önünde durdum. Elimde duran kurabiye dolu paketi ona uzatırken babasının gözlerine baktım.
- Az önce gördüm sizi, çok istekliydi dayanamadım almak istedim. Umarim bana kızmıyorsunuzdur.
- Teşekkür ederiz hanımefendi. Ama kızımın alerjisi var bu yüzden almamıştım. Teklifiniz için teşekkürler tekrardan.
- Aa üzüldüm. Kusura bakmayın. Eşinizle birlikte yersiniz o halde.
- Pekala. İyi günler dilerim. Biraz daha ilerleyip oturduğum apartmana geldiğimde çantamın küçük kısmındaki anahtarı çıkarıp deliğe soktum. Tek çevirmede açılan kapıdan geçip asansöre yöneldim. Tek başıma yaşadığım için yavaş adımlarla, acele etmeden evime girdim. O kadar yorgun hissediyorum ki yemek hazırlamaya mecalim kalmamıştı. Telefondan pizza siparişi verip odama doğru ilerledim.
Üzerimdeki giysileri çıkarıp dolaptan beyaz salaş bir kazak ,siyah tayt ve iç çamaşırı alıp banyoya doğru duş almak yöneldim. Suyu ilk açtığımda buz gibi aksa da birkaç sanayide ılık hale geldi. Su dolu dolu küvete girip vücudumu rahatlatmaya başlamıştım.
Kendimi ılık su akmaya devam ederken saçlarımı yeni aldığım avokada aroması olan şampuanımı avcuma sıkıp saçlarımı köpürttüm. Son işlemi bitirip vücudumu durularken tenim üşüyordu. Duşa kabinden çıktığımda üzerimdeki sular banyo zeminine şıp şıp damlarken kapının arkasındaki asılı olan turkuaz rengi bornozumu giydim. Ufak ama hızlı adımlarla odama eriştiğimde bornozumu yatağın yanındaki küçük sandalyeye bıraktım ve dolaba doğru yöneldim. Dolabım ahşap tahtadan annemle beraber eve geldiğim ilk gün yerleştirilmişti, şimdi ise çok eski görünüyordu. Kapağını açarken bazı oda kapılarımda dahil gıcırdama sesinin olması tam bi fiyasko! İyi bir usta bulup hallettirecektim kesinlikle!. Üzerime dolaptan çıkarttığım siyah nike eşofman takımımı ve beyaz iç çamaşırlarımı o an ki soğuktan nokta nokta olmuş titreyen bedenime giydim.
Saçlarımı aynanın karşısındaki krem tonlarındaki puf koltuğuma geçip taradım. Aynadaki yansımama bakarken cildimin kuru olmasına iyi gelecek olan kremi sürmeyi de ihmal etmedim. Kısa sürede hazırlanmamı tamamlayıp geniş amerikan model mutfağıma geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
01:34 | The Best Time İs With You |☘
Short Story[Küçük bir an bütün dengeleri değiştirir.]