ZPJ(GİRİŞ)

1.5K 64 17
                                    

Piper ateşler içinde kafasını yatakta sağa sola çeviren Percy'e ve onun başında duran ve alnına ıslattığı bezi koyan Annabeth'e baktı.Percy'nin siyah saçları terden alnına yapışmıştı.Gözlerinin altı mosmordu ve boynundaki damarlar belirginleşmişti.Arada inliyor ve elleriyle çarşafı sıkıca kavrıyordu.Sürekli rahatsız bir uykudaymış gibi başını sağa sola çeviriyordu.Annabeth'in sarı saçları dağınıktı.Aşırı sakindi ama Piper onun bu sakinliği altında fırtınıların koptuğunu biliyordu.Ve Percy'e bir şey olursa o fırtınanın onu yıkacağını da gayet iyi biliyordu.Belirli aralıklarka Percy'e su ve nektar veriyordu.Ve hiç düşmeyen ateşini düşürmek için buzlu suya batırdığı bezi alnına koyuyordu.Bez anında ısınıyordu.Percy bu bez koyulduğunda ilk Annabeth'in elini itmişti.Ama artık hafifçe inlemekten başka tepki vermiyordu.Piper bunun Percy'nin güçsüzleştiğinden kaynaklandığını düşünmek istemiyordu ama tam olarak öyleydi.Annabeth veya herhangi biri kabul etmese de Percy ölüyordu ve panzehir bulunmadan yaşaması imkansızdı.Kheiron haftalardır Percy'i yaralayan canavarın zehiri için panzehir yapmaya çalışıyordu ama sonuç başarısızdı.Annabeth hafifçe inleyen Percy'nin çarşafı sıkan elinin üzerine kendininkini koydu.Hafifçe sıktıktan sonra Percy'nin yavaşlayan nefesini göğsünün inip kalkmasından izledi.1 haftadır Percy'nin nefesi gittikçe yavaşlıyordu.Herkes bir panzehir ararken Annabeth Percy'nin başında ayrılmıyordu.Annabeth Percy'nin kulağına eğildi."Sakın Yosun Kafa.Sakın nefes almayı bırakma.Kendine gel.Aptal bir çizik yüzünden ölmeyeceksin."Piper bu sahneye bakmak istemiyordu.O yatakta Percy yerine Jason yatsa ne yapacağını düşündü."Tanrılarım" diye düşündü."Herhalde ölürdüm." Sessiz adımlarla yatağın yanına ilerledi.Annabeth başını kaldırıp Piper'a baktı."Bir şey mi oldu Piper?"diye yorgun bir sesle sordu.Piper başını evet anlamında salladı."Sadece Kheiron zehirin antik yunandan kalma zor bulunan türden olduğunu söyledi." Annabeth dikleşip heyecanla sordu."Yani zehirin türünü buldu?" Piper umutlanan arkadaşının üzülmesini istemiyordu ama yalan da söyleyemezdi."Hayır.Sadece antik Yunandan kalma olduğunu düşündüğünü söyledi.Antik Yunanda böyle zehirler çok kullanılırmış çünkü." Annabeth omuzlarını çökertti.Yüzündeki yıkılmış ifadeyi hızla silerken sıcacık olmuş bezi suya sokup tekrardan Percy'nin alnına koydu.Percy hafifçe inlerken "Şşs" diyerek erkek arkadaşını sakinleştirmeye çalıştı."Bu da bir gelişme Piper.En azından hangi kitapları arayabileceğimizi bulduk.Antik Yunanla ilgili tüm kitapları getirebilir misin?" Piper hayranlıkla başını salladı.İste arkadaşının bu yönünü seviyordu.Ne olursa olsun karamsarlığa kapılmıyordu.Annabeth Percy'nin üzerine eğilip alnına bir öpücük kondurdu."Aslında Piper ben de Kheiron'un yanına uğrayacağım.Seninle geleyim." Sonra Percy'nin solgun yüzüne baktı.Elini yanağına hafifçe koyarken "Savaşı bırakmak yok tamam mı Yosun Kafa?Hemen döneceğim." Dedi.Beraber revirden çıktılar.

×××××××××××××
Kheiron elindeki kitabı pat diye kapattığında Annabeth içeri dalmıştı.Kheiron ilk Percy'e bir şey olduğunu sandı ama Annabeth'in ifadesini görünce rahatladı."Annabeth.Ne oldu?" Annabeth hızla Kheiron'a ilerledi."Nefes alması güçleşti.Ateşi arttı ve damarları patlayacak kadar şişti.Kheiron o ölüyor ve hiçbir şey yapamıyoruz.Daha zehirin türünü bulamadık.En azından geciktirici bir bitki falan olmalı.Lütfen bana olduğunu söyle Kheiron çünkü eğer yoksa hiç zamanımız da kalmadı.Sadece biraz zamana ihtiyacım var.Lüt-" Kheiron Annabeth'in sözünü kesti."Annabeth öyle bir ilaç var.Ve yaptım.Şimdi onu Percy'e vereceğiz ve bu ona 3 hafta kadar süre verecek.O süre içerisinde de panzehiri bulacağız tamam mı?Sadece sakin ol canım." Annabeth dolan gözlerini saklama gereği duymadan başını salladı."Onu kaybedemem Kheiron." "Kaybetmeyeceksin Annabeth." Annabeth daha fazla duygusallık yapmak istemedi.Bu yönünü sadece Kheiron'a gösteriyordu.Başını tekrardan salladı.Kheiron cebindeki şişeyi çıkardı.Tek bir malzeme eksikti.En gereksiz ve saçma olan ama bir o kadar da önemli olan."Annabeth Afrodit kulübesine sorar mısın karabuğdayları var mıymış?"
×××××××××××××××
Afrodit kulübesinde sakin bir gündü.Kızlar makyaj yapıyor,parfüm kokusu kapıdan taşıyordu.Saçlar taraniyor şekle sokuluyor,maskeler yüzlere sürülüyordu.Sonra bu normal günü bozacak şey oldu.Athena kulübesinden Annabeth içeriye daldı.Burnunu tıkamıştı.Gözleriyle etrafı taradı ve sordu."Karabuğdayınız var mı?" Tüm kulübe kahkaha atmaya başladı."Tabii ki var.Güzelleşmek için en doğal yollardan biri.İstersen sana da bir maske hazırlayabiliriz." Annabeth başını hayır anlamında salladı." Sadece ondan biraz verin." Bir kız malzemleri sakladıkları kutuyu açtı ve karabuğday çıkardı.Annabeth'e uzattı.Annabeth de geldiği gibi koşarak kulübeyi terk etti.Kız "Bunun garip olduğunu düşünen bir ben miyim?" Diye sorduğunda tüm kulübe başını hayır anlamında salladı.
×××××××××××××××××
Tarlada çilek toplayan melezler bir çığlıkla kafalarını Thalia'nın ağacına çevirdiler.Kızıl saçlı bir kız tüm gücüyle tepeye tırmanıyordu.Birkaç melez yardım etmek için sınırdan çıktılar ama gerek kalmadı.Kız ağzını sonuna kadar açtı ve çığlık attı.Canavarlar patlarken melezler yere yığıldı.Kız ise ayakta dimdik duruyordu.Kheiron dört nala oraya gelirken kızı ve yerdeki melezleri gördü.Yayını çıkarırken kızın yüzünü ona dönmesiyle mırıldandı."Tanrılarım Siren."

Uzun süre sonra yeniden bir hikayeye başlama kararı aldım.İlk hikayem pek güzel değildi.Kabul:D ama belki bunu beğenirsiniz.Kendimi biraz da olsa geliştirdiğime inanıyorum:D Umarım okuyan olur.:D Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.:D


ZEHİR(PERCY JACKSON)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin