Percy Jackson duyduğu garip sesle gözlerini açmadan önce yüzündeki ıslaklığa sebep olan şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştı.
"Yağmur mu?"
"Yüce Afrodit!" Diye uluyordu garip ses.
"Kim öldü?" Percy aklına gelen ilk kelimelerin ağzından dökülmesine izin verdi.Ancak gözlerini açıp da garip sesin sahibinin Piper olduğunu görene kadar dediklerinin saçmalığını fark etmedi.
"Hay Styks!" Diye rahatladığını dile getirdi Piper.
"Ne?" Diye mırıldandı kafa karışıklığıyla. "Ne oldu?"
Yüzünü ıslatan şeyin yağmur değil gözyaşı olduğunu anlaması da olması gerektiğinden uzun sürdü.
"Öldün sandım!"
"Sana sakin olmanı söylemiştim.Sisi görmüş olmalı."
"O sis neydi öyle?!Nesin sen?!"
"Yarı-tanrı!" Diye böğürdü Caj.Sesi biraz uzaktan geliyordu.Konuşmaların tek kelimesinden bile anlam çıkaramayan Percy algı seviyesinin normalden de düşük olduğunu fark ederek doğrulmaya çalıştı.
"Hey!Biraz daha dinlen." Dedi Piper kızarmış burnuyla çok komik gözüküyordu.
"Ben iyiyim.Biraz sersemledim sadece." Dirsekleriyle yerden destek alarak doğruldu.
"Sersemleme kavramın bir dakika boyunca nefes almamaksa beni rahat ettirebilirsin."
"Tamam," diye kabul etti Percy. "Bu biraz fazlaymış."
"Gözlerinizi kapayın demiştim!" Diye bağırdı yerden bir şeyler toplayan Caj.
"Sizi uyardım ve sen uyarımı dikkate almadın.Bu senin sorunun."
"Onun sorunu değil!Kim olduğunu bilmiyoruz.Sana güvendik ama neredeyse onu öldürüyordun."
"Amacım bu değildi!"
"Tamam yeter." Dedi Percy bıkkın ama kesin sesiyle."Tartışmak hiçbir işimize yaramayacak."
"Oh sonunda." Diye bağırdı Caj tekrardan. "Balık adam mantıklı konuşmaya başladı!"
Percy tam Posedion'un oğlu olmasının balık adamlıkla ilgili olmadığına dair bir seminer vermek üzereydi ki Caj'ın yerden topladığı şeyler dikkatini çekti.Canavar tozlarını bir tişörte sarıyordu.
"Sen ne yapıyorsun?"
"Ne yapıyor gibi gözüküyorum?"
"Ölmek de hiçbir işimize yaramayacak Percy." Diye araya girdi Piper kendini yere atarken.Percy Piper'a garip bir bakış fırlatırken konunun kızın hiç ilgisini çekmediğini tek düşündüğünün az önceki neredeyse-elysium'u-boylama fikri olduğunun farkına varabildi.
"Neden canavar tozlarını topluyorsun?" Diye sordu Percy kararlılıkla.
"Bu kimin umrunda Percy! Az önce vücudundan siyah sis fışkırıyordu!" Piper yarıda kalmış konuya açıklık getirdiğini umarak somurttu. "Ne melezi olduğunu söyleyecek misin?"
Caj yüzünde tehlikeli bir ifadeyle döndü.
"Buradan çıkmak istiyor musun? İstemiyor musun? Afrodit'in kızı.Ve istemiyorsan sorun yok.Tanrıça dirildiğinden beri buraya gelen melez sayısı arttı.İçlerinden biriyle iyi şansı mutlaka yakalarım.Bu sen olmak zorunda değilsin."
Piper oturduğu yerde doğrularak Percy'nin şimdi-sana-öyle-bir-şey-söyleyeceğim-ki-gorgon-gibi-kalacaksın adını verdiği bakışını Caj üzerinde kullandı.Ağzını açıp konuşmak üzereydi ki Percy araya girmesi gerektiğin fark etti.Ölmek istemiyordu,Piper'ın ölmesini de istemiyordu ve muhtemelen öleceklerdi.
"Hepimiz öleceğiz." Diye mırıldandı az önce yaşadığı farkındalığı çok da iyi dile getiremeyerek.Caj'ın sinirli ifadesi Percy'nin adını koyamadığı-ama yakın zamanda koyacağına inandığı- bir şeye dönüştü.Piper'ın bakışları yumuşadı ve soru işaretleriyle doldu.
"Percy," diye soludu Piper yumuşak bir sesle "Ateşin falan mı var?"
'Ateşim mi var?' 'Az önce ne dedim ben.'
Şimdi Caj'da garip görünüyordu.
"Onun ateşi mi var?"
Piper,Percy'nin ateşine bakmak için uzandı.Bu hareketle kendine gelen Percy geri çekilerek ayağa fırladı.
"Ateşim yok." Diye mırıldandı.Piper'a kalkması için elini uzatırken.Piper,Percy'nin uzattığı elini tutarak doğruldu.
"Emin misin Percy?Biraz kızarmış gibisin."
"İyiyim." Dedi Percy Caj'a dönerken,
"Bir Tanrıça'dan bahsettin.Hangi Tanrıça dirildi?"
"Onun adını söyleyemem." Diye mırıldandı Caj sessiz bir şekilde. "Söylersem bizi duyar,duyarsa hepimiz ölürüz."
"Bir dakika o burada mı?Bizimle burada?" Piper eliyle etrafı işaret etti.
"Burada.Bakın işin bilgi kısmını geçiyorum.Ben burada hapsoldum ama tek hapsolan ben değilim.Tanrıça da burada,sizin burada olmanızın sebebi de o.Devam etmemiz gerekiyor.Ne kadar çabuk panzehir yaparsak o kadar çabuk kurtulursunuz."
"Canavar tozu panzehir için mi?"
"Git gide akıllanıyorsun balık adam."
Caj yürümeye başladı.
"Hey!" Diye bağırdı Percy. "Posedion'un oğlu olmam balık adam olduğum anlamına gelmez!"
Piper 'tek derdin bu mu?' Bakışlarından atarak Caj'ı takip etmeye başladı.
"Yürü balık adam arkada kalma." Diye bağırdı Caj.
"Gorgon çocuğu." Diye mırıldanan Percy.Piper ve Caj'ın arkasından yürümeye başladı.
___________________
"Önceliğiniz Percy ve Piper'ı kurtarmak dolayısıyla panzehiri.Unutmayın.Tanrıça'yı hep beraber halledeceğiz." Kheiron Melez Kampı sınırlarında duran gruba hitaben konuştu.Nico da bu grubun içindeydi.Olduğundan daha solgun gözükse de Will'in yanında ayakta duruyordu.Başlarını sallayarak Annabeth'in liderliğinde sınırdan çıkmak için adım attılar.Hepsinin sırtında çantaları,üzerlerinde silahları vardı.Vivian grubun en arkasından tek başına yürüyordu.Will ve Nico yan yana ortadaydılar.Annabeth ve Leo en önde temkinlice yürüyorlardı.Melez Kampından 10 adım kadar uzaklaşmışlardı ki Kheiron bağırdı.
"Hey hoo Annabeth!" 5 melez de aynı anda Kheiron'a dönerek oldukları yerde durdular.
"Unutma cevap her zaman derinlerde saklı değildir.Bazen yüzeysel bakman gerekir!"
Annabeth başıyla onaylayarak önüne döndü.
"Önümüzde 4 saatlik yol,panzehir için 6 malzeme ve bunları bulmak için 1 haftamız var.Oyalanmadan yürümeye başlayalım."
Leo Annabeth'le beraber yürüken Nico arkada hafifçe sendeledi.
"Bir araç bulam şansımız yok muydu?" Diye sordu Will Nico'nun kolunu yakalarken.
Annabeth gri gözlerini önce Nico'nun üzerinde sonra Will'in üzerinde gezdirdi.
"Yeterli zamanımız yoktu Will.Tepeden indikten sonra bir taksi bulacağımızdan eminim.Biraz nektarla dayanabilir misin Nico?"
Nico homurdandı.
"Ben iyiyim.Sadece ayağım takıldı." Kimse buna inanmış gibi görünmüyordu ama yürümeye devam ettiler. Vivian en arkada sessizce ilerliyordu fakat Annabeth'in içi rahat değildi.
"Leo sen en arkaya geç,Vivian sen de yanıma gel.Nico hâlâ tam gücünde değil.Önü ben korurum,arkayı Leo koruyabilir.Will de Nico'nun yanında zaten."
Vivian şaşkınlıkla Annabeth'e baktı.
"Ben de arkayı koruyabilirim!" Diye itiraz etti.
"Kusura bakma Vivian senin nasıl dövüştüğünü görmedim.Şu durumda herkesi garantiye almayı tercih ederim."
Leo başıyla onaylayıp Vivian'ın yerini aldı.Vivian da homurdanarak Annabeth'in yanına geçti.Will Nico'nun kolunu bırakmamıştı.Nico bundan şikayet eder gibi değildi ve bu Annabeth'i şaşırttı.Ten teması pek Nico'ya göre bir şey değildi.
Melezler yürürlerken melez kampının kapısı arkalarında küçük bir nokta olarak kaldı.
Biliyorum bölüm yine çok gecikti ve bu kadar gecikmeye bu kadar kısa bir bölüm? Evet benim içime de sinmedi zaten.İyi kötü yorumlarınızı bekliyorum.Hikayede ne olmasını istersiniz? Bir fikriniz var mı? Varsa belirtin lütfen.Yorumlardan moral alarak devam edeceğim.Teşekkür ederim.Bu arada 4Ever-Efe 'ye verdiği mükemmel fikir için teşekkür ederim.😂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR(PERCY JACKSON)
FanfictionJason'ın şimşeğine,Piper'ın büyükonuşuna,Hazel'ın yer altı güçlerine,Leo'nun ateşine ,Frank'in hayvanlarına,Annabeth'in zekasına ve sirenin çığlığına ihtiyaç duyulan büyük bir görev melezleri bekliyor. ------------- Percy'nin zehirlenmesi ve kampa...