3

5 2 5
                                    

"Bak bak hala uyuyor. Ben sana bu yüzden erken yat dedim. Yok benim çocuklarım beni dinlemiyor ki. Kız kalksana!"
Annem sabah sabah odaya dalmış bana bağırıyordu. Uykulu bir şekilde mırıldandım. Ama ben bile ne dediğimi anlamadım. Annem sertçe omzumu çimdikledi. Aniden tamamen uyanmıştım.
"Heyy! Hasta bir kız olmama rağmen bana hiç acımıyorsun. Baksana bana cildim ne kadar solgun, ne kadar yorgun görünüyorum."
"Kendini acındırma. Senden daha sağlıklı görünen, hasta bir kız daha görmedim."
"Bu bir iltifat mıydı yoksa...?"
"Daha fazla konuşmada kalk hazırlan. Bu gidişle tekrar geç kalıcaz."
"Off! Tamam kalktım."
Annem odadan hızla çıktı. Bende dolabımdan en güzel kıyafetletimi seçip giyindim. Doktora giderken her zaman özenli giyinirdim. Bu beni daha az ölü hissettirirdi. Hazırlanmam bitince Necati'ye veda edip aşağıya indim. Annem her zamanki gibi telaşlıydı. Ağzıma bir sandviç tıkıştırdı ve kolumdan sertçe çekiştirdi. Hızlıca arabaya bindik.
"Dur! Bir şey unuttum."
"Zaman yok!"
"Daha 2 saat var."
Annem arabayı çoktan çalıştırmıştı bile. Hızlı bir şekilde hastaneye gidiyorduk.
"Biraz daha hızlı gidersek hastaneye varmadan cenazemiz çıkıcak burdan."
"Hanımefendi bu siz geç kalktınız diye oluyor."
"Anne lütfen! Daha 2 saat var."
Annem aynı hızda devam etti. Yol boyunca başka hiçbir şey konusmadık. Çok geçmeden varmıştık. Annem biraz olsun sakinleşmişti. Doktorun odasının önünde oturmuş, sıranın bize gelmesini beklerken annemle şakalaşıyorduk. Annemle hep çok iyi anlaşmıştım, kardeşlerim aksine. Kardeşlerime karşı her zaman daha sert ve disiplinli olmuştu. Benimki ise hastalığımdan dolayıydı, buna emindim. Ama yinede onu çok seviyordum. Biz şakalaşıp, konuşurken sıra sonunda bize gelmişti. İçeriye girdik. Bir süre içeride, doktorun daha önce geldiğimizde yapmış olduğu testlerin sonucunu incelemesini bekledik. Sonsuza kadar sürecek gibi gelmişti. Ama en sonunda konuşmaya başladı.
"Sonuçlar öncekine göre pek iyi değil. Basitçe anlatmak gerekirse, kalp kasını besleyen bu koroner arterlerde daralma meydana gelmiş. Buda kan akımının azalması sonucunu ortaya çıkarmış."
"Peki bu çözülebilir mi?"
"Damara stend takılması gerekiyor."
"Yani tekrar ameliyat olmalı. Peki riskli bir ameliyat mı?"
"Her ameliyatta az da olsa bir risk vardır."
"Peki ameliyat sonrasında daha iyi olucak mı?"
"Bunu süreç göstericek. Eğer ameliyattan sonra ani pıhtı veya plağın bir parçasıyla damar tekrar tıkanırsa, tekrar stend veya bypass ameliyatı olması gerekir. Tabikide bunun olasılığı %2 gibi bir oran. Hastaların %3'ünde bu kalp krizine yol açar."
"Anne boşver eninde sonunda bu ameliyatı olmam gerekicek. Hem şu ana kadar çok fazla ameliyata girdim, sapasağlam geri çıkıcam merak etme."
İçeride bir süre daha kaldık. Doktor bize en yakın zamanda bir ameliyat tarihi verdi. Sonra odadan çıktık, kalan işlemleri hallettik ve arabaya doğru gittik. Arabaya binince anneme
"Anne merak etme bana bir şey olmaz. Hem ben sizi öyle kolay bırakır mıyım  hiç." dedim. Yola koyulduk. Yolda annemle uzun uzun konuştuk ve şakalaştık. Kasabaya girdiğimizde anneme inmek istediğimi söyledim. Annemde karşı çıkmadı. Arabadan indim. Biraz etrafta yürüdüm. Sonra arkamdan bir anda birisi bağırdı.
"Alyaa! Bizi bekle!"
Arkamı döndüm bu o gün konuştuğum çocuklardı.
"Ne kadar hızlı yürüyorsun. Neyse ne! Bizim mekana gidiyoruz ve sende bizimle geliyorsun."
"Hadi ama Tuana ona seçim şansı sunmuyor musun?"
"O artık bizden birisi Gökay. Seçim şansı yok."
"Bence yinede sormalıyız, belki işi falan vardır."
Tuana bana gözlerini dikmiş bakıyordu. Gelmemi çok istiyor gibiydi. Bende kabul ettim. Yola koyulduk. Yolda gerçekten ilginç şeylerden bahsediyorlardı, ama çok eğleniyorduk. Sonunda kasabadan biraz uzaktaki eski bir tren garına gelmiştik. Sanki burayı daha önceden biliyor gibiydim. Durmuş trenin kapısının önünde beklerken kafamı yana çevirdim. O sırada Tuana'nın bana doğru yürüdüğünü gördüm.
"Ne düşünüyorsun? Büyüleyici değil mi? Sanki bir peri masalı gibi hissettiriyor değil mi?"
"Çok güzel bir yer. Buraya daha önceden Yasemin ve Zeynep sayesinde gelmiştim ama, hayallerimde bu kadar güzel değildi. Ve çalışıyordu."
"Çalışıyor muydu? Emin ol burası yaklaşık 50 yıldır falan kullanılmıyor. Yani çalıştığını görmen imkansız. Tabikide bizden yaşını saklayan ve bir iksir sayesinde genç görünen bir cadı değilsen."
"Çok fazla hikaye okuyorsun değil mi?"
"Hayır, genelde dizi yada film. Pek kitap okumam. Neyse içeriye diğerlerinin yanına gidelim, şimdi bizi bekliyorlardır."
İçeriye girdik. 17 numaralı koltuğa oturdum. O gün akşama kadar konuştuk. Saatin farkına varamayacak kadar eğlenmiştim. O sırada olabilecek en kötü şey yaşandı. Öksürük krizi... Bu tozlu ve havasız yerde astım ilacım olmadan oturuyordum. Kendisi arabada bıraktığım çantanın içindeydi. Herkes dikkatle bana doğru bakıyordu. Hemen oturduğum yerden kalktım ve dışarıya çıktım. Biraz temiz hava almak daha iyi gelmişti. Diğerleride benim peşime çıkmışlardı. Meriç telaşla "iyi misin? Az önce ne oldu?" gibi sorular sormaya başladı. Kendime geldikten sonra hepsine gayet iyi olduğumu söyledim. Bir süre sonra hepsinin neşesi yerine gelmişti. Gökay "Meriç'in hiç bu kadar endişeli davrandığını görmemiştim."
Meriç "sadece iyi mi diye kontrol ettim. Bundan daha fazlası yok. Hem oda bizim arkadaşımız artık. Endişelenmem çok normal."
Gökay "hadi ama güzel kız bence hoşlandın."
Meriç "heyy! Kes şunu."
Erkekler aptalca şakalaşırken Tuana'ya baktım oda bana bakıyordu. Bana doğru nazikçe gülümsedi. Gülümseyişi bir periyi yada onun gibi bir şeyi anımsatıyordu bana. Tam o sırada telefonum çaldı. Arayan annemdi.
"Alya nerdesin? Saat nerdeyse 10 oldu. Çabuk yola çık 1 saate anca gelirsin zaten. Yavaş yürüdüğünüde hesaba katarsak 12 falan anca. Bu yüzden yola şimdiden çık ve 12 olmadan eve dönmüş ol."
Annem konuşmama bile fırsat vermeden telefonu kapatmıştı. Telefonun sesi biraz yüksek olduğundan dolayı diğerleride duymuştu.
Meriç "merak etme bende o tarafa gidiyorum. Evin benimkine yakın. Motorumla seni bırakırım."
Gökay "hala o şeye motor denilirse."
Herkes tekrar gülüp eğlenmeye başlamıştı. Biraz daha oturduktan sonra Meriç ile birlikte ordan ayrılmıştık. Annemin dediği gibi saat 12 olmadan önce evdeydim. Meriç ordan ayrılmadan önce telefon numarasını aldım. Sonra vedalaştık ve ayrıldık. Eve girdikten sonra annemin meraklı bakışlarına maruz kaldım.
"Anne gercekten şuan olmaz. Sabah söz veriyorum neden geç geldiğimi ve o çocuğun kim olduğunu anlatıcam. Şuan çok yorgunum sadece dinlenmek istiyorum." 
Annem sorun değil der gibi başını salladı. Ama sırıtışını saklayamıyordu. Yukarı odama çıktım. Üstüme rahat bir şeyler giydim, yatağa yattım. Uyumaya çalıştım ama o gülümseyiş gözümün önünden gitmiyordu. En sonunda Necati'ye iyi geceler dileyip kendimi uyumaya zorladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 16, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sevgili GünlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin