Ben Yoruldum Hayat

6.6K 516 115
                                    

Rıdvan eve adımlarken Oktay da o eve girene kadar arabada beklemiş,o bindiğinde ise gazlayıp mahalleden ayrılmıştı. Rıdvan bir nebze mutluydu. Hayatında kısacık bir kelebeğin kanat çırpış mesafesi kadar mutluluk ona erişmişti. Gösterip elletmemiş olsa da elletmiş kadar olmuştu yani hani şimdi!

Rıdvan evin kapısını araladığında gülen yüzü sararan solan kırmızı bir gül kadar buruktu.Çocukluğu orada bir yerdeydi ancak görünmesi imkansızdı,birinin ellerinde ezilip gitmişti zira. Sesini çomar bir karabaş haricinde hiç kimse duymadan ve çomar bir karabaş da onun yüzünden sırra kadem bastığında yok olmuş,gitmişti zaten...

Azad ile gözleri bir araya geldiğinde Rıdvan midesinde bitmek bilmez bir sancı hissediyordu. Bacak arasındaki dayanılmaz kanlı sızı hissi,kemerle ellerini sıkan zonklama hissi ve...

Azad dizinin dibinde ince ve uzun,esmer güzeli karısıyla dikeliyordu. Ondan olan iki kızı halının üzerinde mandallarla oyun oynuyor,bebek olan oğulları ise annesinin kucağında annesinin gömlek yakalarıyla oynuyordu. Azad,gerçek bir aile babası gibi sofranın en başında yer bulurken krallar gibi ağırlanıyordu. Sülalenin şanını biraz yükseltmiş,amcalarıyla ticareti genişletmiş,kapıya BMW dikmiş,hanım almış ve üç de çocuk yapmıştı ki adam olmak için kriterler bazılarına göre bundan ibaretti.

Rıdvan ağzını dolduran kan tadıyla öylece dikilmiş kalmıştı.

Her sikik gece kabuslarını süsleyen ve çığlık atmaktan az kalsın kulaklarının sağır kalacağı o güne tekrar ve tekrar dönüyordu.

Ailede bir kaos havası vardı ve misafire rağmen dağılmamıştı. Rıdvan'ın annesi masada evden cenaze çıkmış gibi oturuyordu,kızı İstanbul'a kaçmış oğlu ise Allah bilir nerede ne şekilde evi unutmuş dolanıyordu zira. Soranlara Pınar gelin gideceği için hüzünlü diyip geçseler de evin küçük kızı nerede denildiğinde amcası ve yengesi konuyu zor topluyordu. Pınar da bilmiyordu Dilan olayını henüz. Arkadaşları ile ev gezmesinde diye geçiştirmişlerdi. Sanki akşam ezanında evde olmazsa dayak yiyecek aynı Dilan değildi. Dilan birinin evinde kalmayı bırak uzun saatler boyunca dışarıda bile kahve içmeye yalvar yakar izin alıyordu...

Pınar yerinde sabit halde dururken Rıdvan gözlerini Azad'ın üzerinden çekip kız kardeşine fısıldadı. "Pınar,çorapların ıslanmış..."diye yanıtladı. "Hasta olursun git değiş gel.."

Pınar hala sabit bir şekilde boşluğa bakarken mandallarla oynayan iki kızdan biri bağıra çağıra,annesinin eteklerine tutuna tutuna sofradaki kaseyle oynamak konusunda ısrar ediyordu. Bebek ağlıyordu. Diğer kız çocuğu eline mandal takıp acıyan tırnağıyla bağırıyordu. Onları azarlayan kızın sesi yüksek ve tınılıydı. Yengesi ve amcası abartılı sohbetle damatları Oktay Komutan'ın ne kadar asil,yüksek tahsilli ve karakterli bir ailenin biricik komutan evladı olduğunu anlatıyordu....

Tacizci bir piç olan Azad'ın gözleri bir an olsun durmaksızın Rıdvan'ın sürmeli gözlerine düşen kirpiklerin gölgesinden çıkmıyordu.Pınar put gibi dikildiği salonun ortasından lavaboya koştuğunda televizyonda son ses son dakika haberleri geçiyordu.

Yüksek sesli bir öğürtü eşliğinde kız koştururken mevzu yine gelinlik stresindeki kızın bir şey yemeyişi,midesini zayıflamak için küstürdüğü muhabbetine dönüyordu.

Azad gözlerini Rıdvan'ın yüzünden çekmeden tok sesiyle yanıtlamıştı. "Evlenecek ya,onun stresidir,amca. Uyum sağlayamam diye korkuyor kızcağız herhalde."

"Harika biriyle evleniyor,niye stres olsun?"dedi Rıdvan sinirle. "Alnı ak ,başı pek."

Azad bıyık altından bir tebessümle Rıdvan'ı süzerken "Epey seviyorsun enişteni herhalde. İyi,aileye bir erkek gelmesi."

İktidarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin