"Köşeyi dönsem ölüm,düz gitsem hayat...Gölgeler içindeyim."
Gecenin ilerleyen saatlerinde Rıdvan sımsıkı sarıldığı yastığa yüzünü gömmüştü. Yorgundu ve biraz hırpalanmış hissediyordu. Buna rağmen bedeni gevşemiş ve rahatlamıştı. Oktay ile uzun soluklu temasın bir getirisi miydi yoksa uzun süre sonra hafif de olsa biraz dumana bulanmak mı buna sebep olmuştu, emin değildi. Bildiği tek şey uzun süre sonra çektiği en tatlı uykunun bu olduğuydu.
Onun tam aksine pencereden kar fırtınasına bakınıp duran,evin içerisinde halka gibi şekiller çize çize volta atan Oktay ise en keyifsiz gecelerinden birini yaşıyordu. Kafasında durmaksızın dönen nedenler ve niçinler son bulmuştu. Oğlanı istiyordu. Oğlanı zaten hep istemişti,şimdi ise karşı konulamaz ve geri dönülemez şekilde istiyordu. Sadece içinde filizlenen hisle nasıl başa çıkacağını bilmediği gibi bir de geçmişi nasıl sıfırlayıp onun güvenini kazanabileceğini düşünmekten kafası patlama kıvamına erişiyordu.Oğlan koynunda titremişti,yatağında yatıyordu,dizinin dibindeydi. Zaten güveniyordu. Ancak Oktay kendine güvenemiyordu. Ters herifin tekiydi,kalkıp ters bir laf ettiğinde Rıdvan'ı incitmekten korkuyordu. Aslında Rıdvan onun hiç bir sözünü ciddiye almayıp açıkçası "siklemediği" için ya da laf sokuşturup geçtiği için biraz şanslı hissediyordu. Karşısında kırılgan biri olsa da alıngan biri yoktu en azından.
Oktay sağa sola volta çizerken gün ışıması ile birlikte daha da huzursuzlanıyordu. Bir kaç saat sonra zebani gibi askerlerinin başına dikilecekti. Açıkçası sinirini de altındaki oğlanlardan zavallı çömezlerden çıkarıyordu.
"Dans mı ediyosun lan! Hızlı koş."
"Manzara fotoğrafı mı alıyorsun ! Şınav çek ,yüz tane,say!"
"Sahilde yürüyüşe mi çıktınız hanımlar! Koşsana pezevenk!"
Sanırım arkasından "illet" etmeli bir sürü küfür sıralatana dek milletin canına okuyordu. Çünkü sinirini çömezlerinden çıkarmakta bir dünya markası sayılırdı. Rıdvan evde tek ne yaptı,ne yapacak paniğiyle zaten herkese sarıyordu. Bununla birlikte kafasındaki Rıdvan ile ne yapacağı konusunda da bir fikri yoktu.
Dokunduğu ilk erkekti. Aslında bir şeyler hissederek tenine dokunduğu tek insandı bile denilebilirdi. Hayatında ilk defa birinin teni ellerini cayır cayır yakıyormuş gibi başını döndürmüştü. Onyedilik bir ergen olsa hayat şimdi ona çok daha kolay olabilirdi ancak bu hisle olgun bir yaştayken tanışmak attan düşme hissi veriyordu. Alışkın değildi.
Oktay rutinleri severdi,disiplin ve kontrol severdi. Kontrolü dışında gelişen her şeyden sinir kapardı. Bu durumdan sinir bile kapamıyordu,uykusuz kalıp boş boş etraflarda gezinmeli ve sağa sola çatmalı bir asabiyet kusuyordu yalnızca!
Şimdi o uyurken gidip omzundan öpse fazla mı yavşakça kaçardı mesela? Uyurken beline falan sarılsa Rıdvan da az değildi. Bir sabah kalkıp "Hayırdır iki seviştik diye ne oluyorsun?"diye ters bile yapabilme potansiyeline sahipti. Karşısındaki kişi de en az kendisi kadar diline hakim olamayan ve çabuk öfkelenen yapıda biriydi. Ne yapması ve bundan sonra nasıl adımlaması gerektiğini bilmiyordu.
Oğlan imkansızdı. İmkanıyken de dahi imkansızıydı!
Oktay siyasetten anlamazdı. Açık söylemek gerekirse entrikaya da kafası basmazdı. Zaten azıcık entrikaya basan bir kafası olsa ilk andan itibaren anlamadan dinlemeden kızın hikayesine dahil olmaz ve Rıdvan'a hesap sormadan ona tavır almazdı. Düz kafaydı. Hatta annesi onun için NATO kafa NATO mermer diye bir lakap mırıldanır dururdu. Oktay emir vermeye ve emir almaya alışkındı. Diğer kalan ihtimallerde üçüncü bir yol bulamıyordu.
Oğlan üzerinde pijamasıyla kıvrılıp yastığa gömülü yüzüyle mışıl mışıl uyuyordu. Oktay önce oğlanın açılan belini örtmüş sonra odadan çıkmaya karar verip kapıya geri yürümüştü. Daha sonrasında keyifle ve "normal" biçimde uykusunda duran oğlanı süzmüştü. Ellerini bile nereye koyacağını bilemeden bir tavana bir duvara sonra da pencereye bakmıştı.
Kar doluydu. Belki de onu kar ile oynamaya falan çıkarsa havası değişirdi.
Oktay kendine bir küfür savurdu. Konu sikik kardan adam mıydı ? Hayır. Değildi.
Kendine hafifçe bir tokat savurup "Sikik.."diye mırıldandı ve ellerini hala nereye koyacağını bilemeden kendi ensesinde sabitlemeyi sürdürdü. Rıdvan bilmemkaçıncı rüyasında ot denizinde yüzüyor olmalıydı belki de.... Onu uyandırmak istemese de bir anda oluvermişti.
Oktay yangın çıkmış,zelzele olmuş gibi telaşla Rıdvan'ı dürttüğünde oğlan birbirine yapışmış şişik gözlerini zar zor aralamıştı.
"N-ne? Krizim mi gelmiş."diye mırıldandı. Rıdvan otomatik olarak kusmak üzere sağa sola bakınıp kova aransa da ne midesi bulanıyordu ne de krizi vardı. Başında kova falan da bulamamıştı.
"Rıdvan."dedi Oktay yutkunup. "Nasılsın ?"
"İyiyim."dedi Rıdvan burnunu çekip. Gözleri ışıktan yanıyordu. Hava patlıcan moru tonlarında aydınlanmıştı lakin hala sabah sayılmazdı. Beş bile var ya da yoktu. Oktay boş gözlerle bir tavana bir duvara bakarken Rıdvan kaş çattı. "Ters bir şey mi oldu ? İyi hissediyorum ama yani kötü bir etki yapmadı içtiğim..."
Rıdvan esnemiş ve hafifçe tenine sürtünüp kaşındıran pamuklu pijamayı düzeltmişti. Biraz kalçasını kaşıdıktan sonra ekşittiği yüzünü germişti. "İçtima falan mı var? Sana bir şeyler hazırlayayım mı gitmeden..."
"Çıkar mısın benimle?"dedi Oktay donuk bir bakışla.
"Nereye?"
"Benimle çıkar mısın yani?"
"Ne zaman Oktay."dedi Rıdvan esneyerek. "Sabah daha beş?"
"Şimdi biz seviştik falan ya."dedi Oktay kaş çatıp. "Sevgilim olur musun yani çıkar mısın benle manitan olarak?"
Rıdvan kafasını yastığa gömüp gırtlaktan bir kahkaha patlatırken inlemişti. Gülmekten soluğu kesilirken yastığı düzeltip arkasına yaslamıştı. "Çıkma teklifini artık ilkokullular bile yapmıyor,bende ne çıkması diyorum..."
"Anladın işte."dedi Oktay sinirle. "İstemiyorsan istemiyorum de ne gülüyorsun piç gibi ?"
Kehribarlar yeniden bir tavana bir halılara doğru kaydığında Rıdvan yorganı açıp yanını işaret etmişti. "Ondan mı tüm gece uyanıksın? Ben de işin var da gelmedin sandım."
"Uyuyamıyorum,söyle de ona göre alıştıracam işte kendimi."
"Daha iki saatin var,gel uyu."diye mırıldandı Rıdvan. "Çocuk gibisin Oktay."
"Sen de çocukluk ediyorsun ama ne çocukluğu! Söylesene lan cevabını,volta atmaktan iki kilo verdim!"
"Bence içimde gitgel yaparken üç kilo verdin."diye yanıtladı Rıdvan alayla. "İlk sevgilinle iki saatcik uykuyu kaçırma derim,iki saatin var hala."
"Kabul mu yani?"
"Komutan,yatak soğuyor...ve evet,gelip ısıt."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İktidar
RomantizmNamı büyük Komutan, Rıdvan'ın kuzeni Pınar'a nikah kıymaya ant içmiş gibiydi. Rıdvan ise bu ilişkiyi bozmak için kendince nedenlere sahipti. Rıdvan : Enişte senin için iktidarsız diyorlar doğru mu? Rıdvan : sadrazam power diye bir tatlı karışımı va...