1

2.2K 91 12
                                    

Merhabalar
Yeni kitabım ile geldim
Beğeneceğinizi umuyorum ve bol bol yorum ile oy bekliyorum hepinizden
Gün Neva ile ilgili düşüncelerinizi lütfen belirtin
İyi okumalar
Medyadaki şarkı isteğe bağlı açılabilir
(ADELE-LOVE SONG)

<>

Başlama tarihiniz?

<>

Güneş ağaçların arkasından yeni doğuyordu, genç kadın gece boyu uyumamıştı ama problem yoktu. Mağaradan çıktığında yürüyeceği mesafeyi bilsede kulağına kulaklıklarını taktı. Kulaklıkları onu kendisi için kurulan özel istihbarat timine bağlamıştı.

Kulaklıklarından timin en küçüğü Uygar'a ait bir ses duyuldu önce. "Yavru Tilki'm! Hoşgeldin!"diye bağırdı Uygar, bunu demesiyle Gün'ün kaşları çatılırken sinirle konuştu.

"Lan sikerim yavrunu siktiriboktan şeyler deme bana"dediğinde Uygar sadece gülmüştü. Timin genç kadın hakkında bildiği en detaylı bilgiydi kadın olması, bu nedenle timden bazıları daha çok takılırdı ona.

Uygar'dan sonra timdeki tek kadın olan Rüya'nın konuşmasıyla Gün kaldığı yerden mesafeyi yürümeye devam etti. Bugün dönüyor olduğunun bilincindeydi ve bu dönmeden önce patlatıcağı son şanslı kamp olacaktı.

"Tilki dört kilometre kaldı, kampı görüyor musun?"diye sordu Rüya kamp büyük olduğu için göreceğini düşünerek, fakat Gün tersi bir cevap vererek onu yanıltmıştı.

"Bir şey görünmüyor"dediğinde Rüya onaylar mırıltılar çıkarttı. Gün yürümeye devam etti, yavaş ya da normal yürüdüğü yarım saatlik yolculuğu Uygar ve Engin'in ona takılmalarıyla geçmişti.

Gün Neva Alphan(Aykurt)'dan

"Engin! Uygar! Kesin lan sesinizi götlerine kurşun sıktıklarım!"dedim sinirle. Engin aniden ciddileşmişti, nedeni tepemde uçurduğu drondan kamptaki it sayısını hesap etmiş olmasıydı.

"Yüze yakın adam var Tilki. Girebilecek misin?"diye sorduğunda alayla kafamı salladım ve konuştum. "Sen Tilki'yi hiç tanımamışsın Uygar Koçak"dedim kamptaki teröristlerin bir kaçına susturucu taktığım silahımla sıkarken.

Başkanın kulübesine doğru koştuğumda dışarı toplanmış itler benim kulübeden içeri girdiğimi fark etmemişlerdi bile. Çok kalabalık bir kamptı, bu nedenle hepsinin birbirlerini tanıdığından bile şüpheliydim, tek bildiğim kampta ilgi odağının şu an ben olmadığımdı.

Başkanın bomboş odasına girdiğimde kaşlarım çatıldı, gözlerim önce duvarlarda ardındansa raflarda gezinmişti.

En sonunda duvardaki çıkıntıyı fark ederek tuttuğum nefesimi verdiğimde duvardaki çıkıntıyı tutarak kasayı gün yüzüne çıkarttım. Kasanın şifresini bulmak zor olmamıştı, kasadan almam gereken dosyaları aldığımda kulübeden çıktım.

Önce belirlediğim birkaç kuytu yere patlayıcı döşedim, hızlı adımlarla ordan uzaklaştığımda patlayan patlayıcılarımın sesiyle sırıtmamak elimde değildi.

Engin "Vay anam babam be burası resmen bir harika! Tilki döşedi ve patladı sayın seyirciler!"dediğinde sırıtmam büyümüştü. Geldiğim yolu dönmeye başladığımda beş kişilik timimden Tarkan konuştu.

Rüya, Engin,Tarkan ve Uygar ile daha çok iletişime geçerdim. Timin başında duran Akay beyle sadece çok önemli durumlarda konuştuğumuz oluyordu.

Tarkan "Helikopter seni beş yıl önce bıraktıkları yerden yani mağaranın bir kilometre ötesinden alacaklar Tilki. Albayın ayarladığı helikopterdeki askerlerde dahil herkes seni görevden dönen normal bir asker olarak bilecek, senin kimliğini öğrenmememiz için hangi helikopterin nereye ineceği dahil bize bildirilmedi"dediğinde her ne kadar görmese bile kafamı salladım.

O sırada mağaramdan içeri girmiş ve aramayı sonlandırıp sayılı eşyamı toplamaya başlamıştım. Alacak gerçekten pek eşyam yoktu, birkaç kıyafet ve timimden kalan kişisel eşyalar dışında beş yılımın eşyası yok denecek kadar azdı.

Küçük boy valizime timimden kalan eşyaları ve birkaç parça kıyafetimi koyduğumda kendime ait bir-iki kişisel eşya da koymuştum. Valizi zorlanmadan kapattığımda valiz benim aksime patlamamak için ayrı bir zorluk çekiyor gibiydi.

Bir saatin ardından Uygar bana helikopterin geldiğini belirtmiş ve bende kafamdan hiç çıkartmadığım kar maskem ile helikopterin olduğu yerde ilerlemiştim. Helikopterin önünde iki asker bekliyordu, beni gördüklerinde tekmil vermeleriyle onlar görmese bile sırıttım. Helikoptere bindiğimde yıllarca uzak kaldığım gerçek dünyada dağlarda yaşadığım gibi yaşayamayacağım için ne yapacağımı sorguluyordum...

<>

"YÜZBAŞI GÜN NEVA ALPHAN/ANTALYA/EMRET KOMUTANIM"diye bağırdım albayın odasında dikilerek. Yüzünde bir sırıtma oluşurken gözlerimin içine bakmış ve oturmamı emretmişti. Emri ile oturduğumda öncelikle derin bir nefes verip çekmecesini açtı.

Masaya çekmeceden çıkarttığı telefonumu, cüzdanımı, ev anahtarımı ve bu askeriyedeki odamın anahtarını koyduğunda onayıyla alıp hepsini cebime attım. Oda anahtarımı albay postasına teslim edecektim. Ona baktığımda konuşmaya devam etmişti.

"Gün hep benim için bir askerden çok kızım gibiydin. Timin öldükten sonra yıkılışını bizzat gözünde gördüğüm için seni dağa göndermeyi kabul etmiştim fakat artık sana tayininin çıktığı Mardin'de yeni bir tim verilecek. Orada tim komutan yardımcısı olacaksın ve kimse Tilki olduğunu üstler izin vermeden öğrenemeyecek"dediğinde kafamı salladım.

"Lojmandaki evini temizlettim. Eşyalarını toplayıp bizimkilere ver arabaya yerleştirsinler, oradaki albayı da iyi tanırım sana en az benim kadar sahip çıkacağından eminim"dediğinde tepki vermedim. Gözlerimin dolmasını istemezdim.

Ayağa kalkarak babacan bir tavırla kollarını açtığında kollarının arasına girerek sarılışına karşılık verdim. Sarılmamız sonlanırken odasından çıkmış ve oda anahtarımı odama son kez bakarak albay postasına teslim etmiştim.

Odam timimin benden gidişinden önceki haliyle duruyordu. Hafiften tozlanmıştı ama gittim gideli en az beş, on kez temizlendiği belliydi. Lojmandaki evimi anahtarı çevirerek açtığımda salona ilerledim. Toplanmaya timle çekindiğimiz fotoğraflardan başlamıştım.

Tüm eşyalarımı toplamam birkaç saatimi aldığında albayın görevlendirdiği askerlere eşyalarımı verdim, evde sadece yarın giderken giyeceğim kombinimi ve üstümdeki pijamalarımı bırakmıştım.

Kapıyı örterek odama gitmek istemediğimden salondaki koltuğa uzandığımda dün uyumadığım gibi de bugün uyumak planlarımda yoktu fakat gözlerim kapanmak isterken yarın yola çıkacağım için buna engel olmadım...

<>

Şehitlikten çıktığımda kafamdaki siyah şalı çıkarıp elimde sıkıştırdım. Askerlerin beni beklediği arabanın arka koltuğuna oturduğumda cama yaklaşıp kafamı cama yasladım. Kaç saat olduğunu hesaplamadığım yeterince uzun yolculuğumuz boyunca camdan dışarıyı izlemiştim.

Mardin'e vardığımızda Antep'teki albayımın bana ayarladığı evime yerleştim. Apartman ve çevresi askeriyeye yakın olduğu için genelde askerler ve asker aileleri tarafından kullanılıyordu.

Evime yerleşmem uzun sürmüş üzerine eksiklerimi tamamlamak için bana göre büyük bir alışverişe çıkmıştım. Eve elimde epey eşyayla dönerek onları da yerleştirdiğimde hava zaten kararmış ve bende dağda uyuduğum onca uykudan sonra bana kral dairesi gibi görünen odamın yumuşak yatağımda uykuya dalmıştım...

<>

Evettt
Bölümmm sonuuu
Umarım beğenmişsinizdir
Gün Neva hakkında düşünceleriniz??
Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın
Diğer bölümde görüşmek üzere
YILDIZA BASIĞĞĞĞNNNN🌠⭐️😽

GÜNWhere stories live. Discover now