part4

32 5 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

********

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

********

(minho)

seçmelerden sonra kendimi bir anda gizli yerimize gelirken bulmuştum. ben yıllarca ondan haber almadan, onun sesiniz duymadan, yüzünü görmeden geçirmiştim günlerimi ve beklemediğim bir anda tekrar karşıma çıkmıştı. garip hissediyordum. sarılmak istiyordum ama ondan tekrar uzaklaşmak da istiyordum. ona o günleri hatırlatıp acı vermek isteyeceğim son şey bile değildi. benim iğrenç birine dönüştüğüm o anı hatırlamamalıydı. en azından beni hatırlamamasının verdiği acı kaldırılabilir ama bir yanım ona kendimi hatırlatmak için çırpınmam gerektiğini söylüyordu, kendimi affettirebileceğimi. bunları düşünürken on sekizinci yaş günümde eğer olur da ayrılırsak onu her özlediğimde ona bakıp, onunla özlemimi gidereyim diye yapıp verdiği yastığı kafamın altına koyup gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. bu yastığı ondan almamak için çok direnmiştim, sırf bu nedeni sunduğu için çünkü ayrılacağımız aklımın ucundan bile geçmemişti o zamanlar. tabii sonrası belli. onun için geçmiş koskoca bir boşluktu artık, benim içinse sürekli hatırlayıp, her seferinde içine çekildiğim ateşten daha can yakıcı bir anılar yığını.

kulaklığımı taktım, listeyi başa sardım ve kararan gökyüzündeki yıldızları izlemeye başladım. üstüne düşünmem gereken çok fazla anı vardı, gece benim için fazlasıyla uzun olacaktı.

sıra o şarkıya -kendi elleriyle yaptığı bateride çaldığı ilk şarkıya, ilk dansımı bahşettiğim şarkıya, anılarım her ne kadar beni karanlığa çekse de bana iyi hissettiren tek şarkıya- geldiğinde gözlerim istemsiz doldu ama yine de iyi hissediyordum. iyi hissetmememin tek nedeni son sözleriydi çünkü son sözleri bizim birbirimize verdiğimiz sözdü. "we will never leave. (asla ayrılmayacağız.)"

beynimde yankılandı tekrar tekrar ve sonrasında her kelimesi canımı acıta acıta döküldü ağzımdan. "asla ayrılmayacağız."

********

(jisung)

chan hyung ile her özel günde, her doğum gününde topladığımız ve sadece yedimize ait olan yere gelmiştik. şimdi de felix'in eğitmen oluşunu kutlamak adına burada toplanıyorduk. heyecanla içeri girdim. "SELAM GENÇLİK! BEN GELDİM! HAYDİ KALKIN HAYDİ!"

benim içeri girdiğimi görmeleriyle hepsi ayaklandı ve bana doğru geldi. başta nayeon noona olmak üzere hepsi sırayla bana sarıldı. en son jimin hyung sarıldığında nefesimin daraldığını hissedip onu yavaşça ittirdim. "AY YETER ÖLECEĞİM, NEFES ALMAYI UNUTTUM SİZİN YÜZÜNÜZDEN."

nefesimi düzene sokmaya çalışırken onlar benim bağırmama gülmeye başladılar. nefesimi düzene soktuğumda ben de onlara katıldım.

daha sonra gece boyu nayeon'un peşinden koşup ondan binlerce kez özür dilesem de yüzüme bile bakmamıştı. en sonunda dayanamadığı köpek yavrusu bakışımı atıp affettirmiştim kendimi.

o sırada hongjoong hyung da partiyi felix'e hazırladığı için gece boyu onun istek parçalarını çalmıştı ve sıra bendeydi. gidip hongjoong hyungtan şarkıyı kapatmasını istedim, sonra da diğerlerine dönüp "hani birileri benden bateri ziyafeti istemişti. ne oldu o isteğe?" diye sordum. sonra da kittycat'in, baterimin, yanına gittim. başına oturduktan sonra bagetleri alıp iki kere çevirdim elimde. sonra da her zaman asıl parçalara girmeden çaldığım, bana kendimi iyi hissettiren o şarkıyı çalmaya başladım. çalarken bir yandan da sözlerini içimden söylüyordum ve şarkının sonuna gelmiştik. şarkının son sözleri istemsizce biraz sesli çıkmıştı.

"we will never leave. asla ayrılmayacağız."

********

bu bölüm de böyle kısa olsun. bu arada yazdığım son iki sahne, hani dizilerde filmlerde oluyor ya ekran ikiye ayrılıyor ve o iki kişi aynı anda aynı cümleyi söylüyor. ikisinin son cümleleri öyle söylediğini düşünün.

neyse umarım sevmişsinizdir

save me with your dance | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin