part9

26 5 0
                                    


(hyunjin)

jeongin bana yazdıktan sonra minho'nun ona yine öyle davranması sinirlendirmişti beni. cidden ne zaman onu kardeşi olarak kabul edecekti? jeongin ona daha yakın olmak için uğraşırken o yumuşamaya dair tek bir işaret bile vermiyordu. bu yüzden stüdyoya gitmeye karar vermiştim. sabahki dersten hemen sonra stüdyoya doğru yola koyuldum. bir süre sonra stüdyonun olduğu sokağa döndüğümde kapıdan jisung'un çıktığını görmüştüm. neden bu saatte oradan çıkıyordu ki? hemen olduğum yerden fırlayıp koşarak stüdyoya girdim. gözüm minho'yu aradı. stüdyoda kaldığında genelde dans odasının bir köşesinde uyuyakalırdı ama dans odasında yoktu. bir ihtimal içeri yaptırdığımız odaya gitmiştir diye oraya gittim ama gittiğimizde yatak yerine yatağın yanında kafasını yatağa yaslamış uyuyor olarak gördüm. tabi onu öyle görünce büyük bir şaşkınlıkla "MINHO HYUNG!!" diye bağırdım. yerinden sıçrayarak uyandı ve uyandığı gibi etrafına bakındı.

"jisung? jisung nerede?" diye sordu.

"jisung ben buraya gelirken stüdyodan çıkıyordu. ne oldu dün gece?"

"iyi miydi?"

"iyiydi, iyiydi de ne oldu da sen böylesin?"

"nasılmışım?"

"saçın başın, yüzün gözün birbirine girmiş. ciddiyet misali lee minho'yu bu halde hiç görmemiştim. bu jisung senin ayarlarınla oynamış belli ki."

"jisung mu? galiba öyle, beni normal bir insana sadece o dönüştürüyor."

"o zaman bu jisung ile sen bir an önce beraber olmalısınız."

"nedenmiş o?"

"seni bu halde daha çok görürüz, elimize ne güzel malzeme vermiş olursun." deyip telefonumu çıkardım ve fotoğraflarını çekmeye başladım. tabi o da durur mu üstüme atıldı bir anda, sonra da stüdyoda koşturmaya başladık. o beni kovaladı, ben ondan kaçtım. kovalarken bir yandan da bağırmayı ihmal etmiyordu.

"HYUNJIN VER O TELEFONU BANA. BAK ÇOK FENA OLACAK YAKALARSAM."

"İLK ÖNCE BİR YAKALA DA O ZAMAN YAPARSIN NE YAPACAKSAN."

[bir süre sonra]

ikimiz de çok yorulmuş dans odasının bir köşesine sinmiştik. minho da hâlâ beni uyarıyordu. "hyunjin bak o fotoğrafların sende durmasına izin veriyorum ama sakın başka kimseye gösterme. o zaman neler olacağını sen de çok iyi biliyorsun."

"tamam tamam. zaten bunlar için gizli bir klasör yapacağım, oraya atacağım. merak etme, bende güvendeler."

"umarım."

"neyse git elini, yüzünü yıka da seninle başka bir şey konuşacağım. o yüzden geldim ben."

"ne konuşacağız?"

"sen git bir, kendine gel."

"peki." deyip yerinden kalktı.

konuya nasıl gireceğimi düşünüp durmuştum yol boyu. şimdi de zaman kazanmak ve sağlıklı bir konuşma olsun diye kendisine çeki düzen vermesi için yollamıştım onu. ne diyecektim ki? jeongin senin için bu kadar çırpınırken sen neden ona karşı bu kadar soğuksun diye hesap mı soracaktım? kimdim ki aile işine karışıyordum onun?

"evet, geldim. ne konuşacaktın benimle? hangi konu seni buraya kadar getirecek kadar önemliymiş söyle bakalım."

"nasıl başlayacağımı bilmediğim için direkt konuya dalıyorum."

"evet?"

"sen neden hâlâ jeongin'e karşı bu kadar soğuksun?"

"ben de diyordum hyunjin bey başka neyden dolayı buraya gelir ki?"

save me with your dance | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin