(hyunjin)
kafamda sürekli seungmin ile yaptığımız konuşmayı döndüre döndüre stüdyodan çıkıp derslere girip çıktım, ondan sonra şirkete uğrayıp eve geldim. o gelene kadar oturduğum yerde duvarla bakıştım, duvarla çok yakın arkadaş olmuştuk hatta. çok güzel dinledi beni. tam duvardaki bir farklılığı fark etmiştim ki bir anda telefonuma bildirim geldi, açıp baktığımda seungmin'in mesaj atmış olduğunu gördüm. aşağıda bekleyecektin sanki yazıyordu. ahh diyerek alnıma vurdum ve hemen aklımdan çıkmış geliyorum şimdi yazdım. duvara veda edip hızla aşağı indim. binadan çıktığımda beni kapının önündeki merdivenlere oturup beklediğini gördüm. olduğum yerde hayallere dalmadan "selam, özür dilerim öyle anlaştığımız aklımdan çıkmıştı." dedim.
"sıkıntı değil, haydi gidelim."
üstünde her zamanki siyah deri ceketi vardı. altına siyah kot, ceketin içine de mavi bir sweat giymişti. çok güzel görünüyordu. yol boyu dönüp dönüp ona baktım. arada göz göze geliyorduk, ben heyecanlanıp hemen kafamı öne çeviriyordum. kırk beş dakika kadar yürüdükten sonra seungmin durdu. o durunca ben de durdum. dönüp merakla ona baktım. neden durmuştuk?
"buradan sonra azıcık bir yokuş çıkacağız, on beş dakika kadar sürecek. yorulduysan biraz dinlenelim, sonra devam ederiz."
"nereye gittiğimizi merak ediyorum, sence bu merakla yorulma ihtimalim var mı?"
"tamam o zaman devam."
biraz yürüdükten sonra ağaçlık bir alana geldik. ağaçların arasından geçtik ve bir uçurumun kenarına geldik. önümde bir bank ve mükemmel bir manzara vardı. bütün şehir ayaklarımızın altındaydı ve upuzun binalar önümüzde bir maket misali duruyordu. seungmin'e dönüp baktım, beni izliyordu.
"seungmin burası çok güzel, bayıldım."
"bu yüzden getirdim ya zaten. sevdiğimiz adamın neyi seveceğini de bilelim değil mi?"
cümlenin başındaki tamlamadan sonrası yoktu bende. sevdiğim dedi resmen sevdiğim. şu an şurada bayılabilirdim ama bu anı mahvetmek istemiyordum. söylediğine sadece gülümsedim. sonra da beraber banka geçtik ve manzarayı izlemeye başladık.
"biliyor musun bazen insanlara iyi davranmak çok ağır geliyor. karşılık beklemesem de içten içe karşılığını görmeye ihtiyacım var, bu ihtiyaç isteğini çok derinden hissediyorum. işte o zamanlarda buraya geliyorum, bu sefer de bu manzara bana karşılık beklemeden iyilik yapıyor. kendimi anlatmaya çalıştığımda araya girip kendini anlatmıyor, beni dinliyor. senin gibi."
"benim gibi mi? iyi de sen bana hiç kendini anlatmadın ki."
"çünkü anlatmama bırakmadan fark edip yardım ettin her seferinde. hatırlıyor musun geçen sene beni dersten sonra kaçırıp bırakmamıştın, sabaha kadar film izleyip eğlenmiştik. o günün sabahında annemle babamın ayrılacağını öğrenmiştim tesadüfen. ilişkilerine hayran olduğum iki insan birbirini bırakacaktı. bu yüzden dersleri bile doğru düzgün dinleyememiştim. o gün üstümdeki üzüntüyü hissedip benimle sabaha kadar ilgilenmiştin. zaten bir süre sonra da size söyledim ayrıldıklarını."
"evet o gün üzgün olduğunun farkındaydım ve o yüzden seni bırakmamıştım. hatta gece boyu nedenini senin kendi kendine anlatmanı bekledim ama sen ağzını bile açmamıştın bu konuda."
"çünkü o güzel anı bozmak istemedim."
"biliyor musun sen de benim için her gece onunla konuşmadan uyuyamadığım yıldızım gibisin. her düştüğümde yanı başımda hep o oluyor, senin gibi. saçlarıma dokunmanla bütün yorgunluğumu alıyorsun. bu yüzden sen benimleyken daha huzurlu bir şekilde uyuyorum."
"o zaman birbirine iyi gelen bu iki kişi, bir araya gelmesin mi artık?"
"gelsin."
elini elimin üstüne koydu, bir süre bekledi. kendini hazırlıyor gibiydi. sonra elimi tutup ortamıza çekti. "hyunjin, bunu nasıl söyleyebilirim bilmiyorum, buraya gelene kadar kelimesi kelimesine düşündüm üstüne ama şu an o kelimeler bu anı anlamsız kılarmış gibi geliyor. o yüzden aklıma gelen en kısa şekilde soracağım bu soruyu sana." deyip hızlıca bir nefes verdi. ben de o sırada her hareketini en ince detayına kadar izliyordum. tekrar konuşmaya başladığında bakışlarımı gözlerine çıkardım. "bundan sonraki hayatımda sevgilim olarak benim en güvenli yerin olur musun çünkü elini tutmak, kafamı omzuna koymak bile en az geçirdiğimiz vakitler kadar iyi gelir buna eminim."
diğer elimle onun diğer elini alıp vücudumu ona döndüm. "bu elleri tutmayı, senden bunları duymayı uzun bir süre bekledim. o yüzden hayır deme gibi ihtimalim yok. evet minniem senin sevgilin olurum ama bu elleri hiç bırakmaman şartıyla."
"bırakmak mı? bırakırsam nefes alabilir miyim bir düşün bakayım."
"seungmin seni çok seviyorum."
"ben de seni hyunjin, tahmin edemeyeceğin kadar."
*******
dün bölüm atamadığım için bugün iki bölüm attım ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
save me with your dance | minsung
Fanfictionmüziğe aşık bir adamla dansa aşık bir adamın yolları bir gün yine aynı yere çıkar, minho hatırlasa da jisung hiçbir şey hatırlamamaktadır. minho önceden yitirdiği umudunu onu tekrar gördüğünde yeşillendirirse eskisi gibi olacaklar mıydı? - x'ten bur...