selamm herkese hiç tutmuyorum çünkü okuman gereken konular var <3 yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen
iyi okumalar perilerim 💌
arka kapıdan hızlıca çıktıklarında, ebrar'ın arka bahçesindeydiler. sırtı sert bir hamleyle duvarla buluştu, vargas'ın. giysisinin askısıyla oynamaya başladı, ebrar.
askısını indirdiğinde, keşfe çıkıyormuş gibi kızın boynunda gezindi parmakları. hemen sonra avuçları ince beline doğru indi. teni, göründüğünden daha pürüzsüz ve insanı içine çekebilecek boyuttaydı. durmadı. vargas'ın sadece sırıtmasından cesaretini alarak kalçalarına doğru indi.
şortunu yukarı doğru sıyırdı. kalçalarını rahatça avuçlarının arasında hissettiğinden derinleşen bakışları eşiliğinde sıktı. kahve gözlerinin kısıldığına şahit olduğunda, yaptığı hiçbir seksin bu kızın kalçalarını avuçlamak kadar zevk vermediği gerçeğini düşündü.
ebrar'ın dudaklarına yaklaştı, vargas. aralarında milim bir boşluk bıraktığında, nefesi kızın dudaklarına kışkırtıcı bir şekilde vuruyordu.
ebrar, bu karşılığın verdiği rahatlıkla kalçalarını sertçe avuçlayıp bedenlerinin birbirlerine yaklaşmasına yardımcı olurken vargas'tan kısık sesli bir inleme kazandı.
"sen...." dedi gözlerindeki bariz hayranlıkla.
"beni nasıl bu kadar etkilemeyi başarıyorsun..."yüzleri birbirine çok yakındı. ebrar'ın boğuk çıkan sesini dudaklarında hissettikçe nefesinin kesildiğini, tahrik olduğunu hissediyordu, vargas. kalçasında gezinen biçimli parmaklar ise midesindeki kelebeklere hiç yardımcı olmuyordu.
elleri bilinçsizce ebrar'ın omuzlarına çıktığında nefesinin kesildiğini hissediyordu. ebrar karakurt'un dudaklarına vuran nefesi, boğuk sesi ve tarzı... kokusu.
başının döndüğünü hissetti.
ebrar dayanamadı. dudaklarını, esmerin dudaklarının üstüne tutkuyla kapattığında vargas aynı şekilde karşılık verdi. eğer bu öpüşmekse, ikisi de hayatlarında öpüşmemişti. başkaydı. gerçek dudaklar buysa, ilk defa bakıyorlardı tadına.
ebrar aynı ritimle kızın kalçalarını avuçladığında, vargas hırsla alt dudağını dişledi. ebrar'ın mırıldanışı bile tahrik olmasına neden olsa da kendisine hakim olması gerekiyordu.
ani bir hareketle geri çekildiğinde, yere düşen kolyesinden bi'haberdi. "ebrar karakurt," dedi kendisini dizginlemeye çalışarak. nefes nefeseydi. "sakın, bir daha karşıma çıkma!"
"sakın."
ebrar'ın afallamasından yararlanarak yanından hızla ayrıldığında yerdeki kolyeyi fark etti, ebrar.
görüşeceklerdi.
*
vargas, ebrar'ın tekrar parti alanına doğru ilerlediğini gördü. kolyesi ondaydı, emindi buna. öfkeyle kapıya ilerledi. ebrar girer girmez kolundan yakaladı, vargas. hızlıca ilerledi koridor boyunca. en sonunda boş odalardan birine geçti ve bugün tıpkı ebrar'ın kendisine yaptığı gibi içeri çekip sırtının duvarla buluşmasını sağladı.
kapıyı kapattı. iki adım geriledikten sonra konuştu. "kolyem," üstüne basa basa. ebrar ise alayla sırıttı.
"görüşmüyorduk," dedi tek gözünü kırparak. "ne oldu?" vargas, öfke içerisinde sertçe ebrar'ın yakalarından kavradı.
"kolyemi ver, görüşmeyelim." ebrar, esmerin bu hallerinden oldukça etkilenirken dudaklarını ıslattı. ve cebinden kuş uçlu kolyeyi çıkardı.
vargas'a gösterip yeniden cebine koyduğunda esmerin afallamasından yararlanarak yakalarını kurtarıp ellerini cebine soktu.
odaya öpüşmekten dudakları kızarmış, nefes nefese kalmış bir çift girdi. ebrar, vargas'a bakarak alayla sırıttı. vargas göz devirdiğinde odadan çıkmışlardı.
ebrar ıslık çala çala yatak odasına doğru keyifle ilerlemeye başladığında arkasından hayretle baktı, vargas. hızla takip etti.
gömleğinin düğmelerini açtığını gördü. muhtemelen üstüne giymesi için bir tişört vardı elinde. yanına ilerledi, elindeki tişörtü alarak fırlattı. "benimle oynama!"
sırıttı, ebrar. kızın kolunu tuttuğunda bundan kurtulmaya çalıştı, vargas. ama beceremedi. ebrar, yatağın ucuna oturdu. vargas'ın ayakları birbirine dolandığında kendisini ebrar'ın kucağında bulmuştu.
soluklandığında sırıttı, ebrar. kızın yüzünü usulca sevmeye başladı. güzeldi. pürüzsüz, narin teni öylesine hoştu ki... gerçek bir tanrıçaydı.
"sen..." dedi parmakları dudaklarına inerken. "kucağıma bilerek çıktın." tehlikeyle gülümsedi, vargas. ebrar'ın boşluğundan faydalanıp omuzlarından hafifçe ittirdi ve yatağa doğru yatırdı. kendisi de üzerine tırmandı.
ebrar, vargas'ın bu hallerine karşı kelimenin tam anlamıyla eridiğini hissederken cebinden kolyeyi çıkardı, boynuna taktı.
vargas ise kendisini engelleyemedi. parmak uçlarıyla ebrar'ı yanaklarından kavradı, dudaklarını birleştirdi.
uzun bir bastırıştan sonra geri çekildiğinde, "kendi yatağında," dedi sürtünerek kucağından kalkıp ebrar'dan bir inilti kazandı.
"kendi rüyalarında ve yine kendi kuvvetli bileğinle getirirsin devamını." engel olmasına izin vermeden yanından ayrıldığında, ebrar öylece bakakaldı.
bu kızın yarattığı etki gerçek olamazdı.
ayağa kalktı. kasıklarındaki karıncalanma hissini bastıramazken pencereden dışarı baktı ve az önce kucağında olan kızı gördü.
vargas, dudağını silmek için elini kaldırmış ama yapamamıştı. içinde öldüğünü, bir daha asla canlanmayacağını düşündüğü o duygular tüm şiddetiyle baş gösterdiğinde korksa da gülümsedi.
ebrar ise sırıttı. kızın hayatında bir yer edinebilirdi.
artık emindi.
