Beynimden vurulmuşa.
Kabusa.
Acıya -hatta belki daha fazlasına.-
Ama dur.
Deşme yaramı.
Orada bir kesik var.
Eşeleme -daha derine in göm içime-
Orada yalnızca sen varsın.
Yalnız sen.
Sen yalnızca,
Benim.
Kabus ya da dehşet.
Adını sen koy bu sefer,
Benim.
Benim sana dediğim hiçbir terim,
Yer etmiyor artık dilimde.
Orası suskun.
Orası acı.
Ve sen.
Sen yalnızca,
Benim.
Yalnız sen -benim ol-
Yalancı.3.BÖLÜM
Acıdan öte gerçek yoktu.
Ne kadar yalan varsa dünyada hepsi bir insanda toplanmış gibiydi.
Öyle günahkar, öyle suskundu ki. Sussa ve konuşmasa daha az acıtırdı canımı. Ama o konuştukça eşeleyip durdu yaramı.Gözlerimi yavaşça açmaya çalışırken kirpiklerim göz kapaklarıma batıyordu ona rağmen açabilmiştim gözümü. Yumuşak bir yatakta yatıyordum. Başımda dikili duran kişiye baktığımda çığlık atmamak için ağzımı kapatmıştım. Aral arkası dönük bir şekilde telefonda konuşuyordu. Dün olanlar aklıma gelince sinirlenmiştim. Pislik herif resmen ben düşerken beni tutmamıştı ve yere kapaklanmama izin vermişti. Ağzını bir güzel dağıtmak istiyordum. Madem tutmayacaktı ne diye beni buraya getirmişti. Evime götürebilir ya da babamı arayabilirdi.
"Gecenin bir yarısı o soğukta bok vardıda mezarlıkta uyudun zemheri." Telefonu kapattığında söylediği sözle donup kalmıştım. Mezarlıkta uyuduğumu nereden biliyordu?
"Ne?" Dedim çatallaşmış sesimle. Uyandığımı fark etmemiş olacak ki bana dönünce gözlerini kaçırdı.
"Ne ne?" Dedi anlamıyormuş gibi yaparak. Gözlerimi kısarak ona baktım.
"Üzerime ceketini örten sen miydin?"
"Soğuktan gebermek için gecenin o vakti mezarlıkta uyuyan da sen miydin?"
"Neden gebermek isteyeyim?"
"Neden ceketimi üzerine örteyim?"
"Hani gözünün önünde yansam bir bardak su bile vermezdin bana?" İma dolu bakışlarımı ona çevirdim. Beni umursamadığını söylüyordu ama deli gibi umursuyordu."Zemheri." Dedi burun kemerini sıkarken.
"Ne? Bana gözünün önünde yansam bir bardak su bile vermeyeceğini söyleyen sendin." Sesim istediğimden yüksek çıkmıştı.
"Donuyordun gerizekalı, yanmıyordun." Ağzımdan kaçan kahkahaya engel olamadım. Gözleri gülüşümde takılı kaldı.
"Bence sen hukuk okumalısın." Gülüşüm solmuştu.
"Nerden çıktı şimdi bu?"
"Savunma konusunda baya iyisin çünkü." Aklıma gelen şeyle tekrar öfkelenmiştim. Yattığım yerden hızla kalktım.
"Sen nasıl bir öküzsün? Yere düşüyordum ve sen düşmeme izin verdin?""Ne yapmamı bekliyordun seni tutmam falan mı gerekiyordu?" Öfkeyle gözlerine baktım. Birde soruyor muydu?
"Beni evine taşıyacak kadar umursadığına göre düşerken de tutacağını düşünmem gayet normal." Hem üşüdüğümü görüp üzerime ceketini örtüyor sonra hiçbir şey olmamış gibi beni evine taşıyor ve şimdide bayılırken beni tutmaması gerektiğini söylüyordu.
Güzel, kimseyede ihtiyacım yoktu benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ
Teen FictionAcıma olmayan bir yerde acıma duygusuyla yaşanmazdı. Önce duygular köreltilmeliydi sonra insanlar. Düzen böyle oluşurdu. Ben o kızdım 3 soydan gelen ve geldiği gibi her şeyi pamuk ipliğine bağlı olan. Yok etmek ya da görmezden gelemezdiniz öyle bir...