8

309 12 8
                                    

Deniz çoktan kalkıp üstünü değiştirmiş ve Azra'nın hala yatmaya devam ettiği yatağın ucunda dikiliyordu. Saat 6 buçuktu, az sonra hapishane içinde hareketlilik başlayacaktı. Deniz'in kendi odasına geçmesi gerekiyordu bir şekilde, yoksa dertten bir türlü kurtulmayan başları yeni belalara bulaşmış olacaktı.
"Kaç dakika daha dikileceksin böyle tepemde ya."
"Bugün yapılacak çok şey var ama önce Murat'la konuşmam lazım."
Azra gözlerini devirdi. Kafasını çevirip "Heh, günün başladığı belli oldu işte şimdi" diye mırıldandı.
"Tamam o zaman. Kahvaltıdan sonra bulur konuşuruz." Deniz kafasını belli belirsiz salladı.
"Bakalım kimmiş bu notu bırakan öğrenelim. Senin olayınla bir bağlantısı var mı onu da görebiliriz böylece."
Deniz odanın kapısına yöneldi. Elini kapının koluna atıp duraksadı. Bir şey söylemek istiyor gibi Azra'ya döndü. Azra yataktan kalkmış, pijamasının üstünü çıkarmıştı. Deniz'in gözleri üzerindeki siyah bralet sütyeninde, oradan omuzlarına dökülen turuncuya çalan kırmızı saçlarında gezindi. Azra kendisine baktığını fark etmiş olacak ki elindeki tişörtü üzerine doğru tuttu.
"E hadi Boncuk, yakalanacaksın." Deniz utangaç bir bakış atıp kafasını salladı.
"Kahvaltıya gecikme." Azra tamam anlamında gözünü kırptı.
--
Tüm takım kahvaltı için masanın etrafındaki yerlerini almıştı. Azra her zamanki gibi masanın başında dikilmiş, etrafta dolanarak atıştırıyordu kahvaltısını. Deniz büyük bir ciddiyetle usulca yiyordu yemeğini. Aklında hem ani bir şekilde başladığı bu yeni ilişki, hem de geçen gün olanlar vardı.
Heves Deniz'e doğru gülerek "Ne oldu karadenizde gemilerin mi battı?" Espriyi duyan herkes yüzünü ekşitti. Deniz gülümseyip Heves'e döndü. Masanın üzerinde duran elini avuçlarının arasına alıp usulca okşadı.
"Yok canım, yemeğimi yiyorum işte her zamanki gibi. Çok lezzetli ya ondan odaklanmışım." Kızlara bakıp güldü. Herkes gülerek kafasını salladı ve yemeklerini yerken sohbet etmeye başladılar.
Azra Deniz'in pek keyfi olmadığını fark etmişti. Yaşananlar yeterince can sıkıcı olsa da dün geceden sonra keyfinin kaçık olması biraz incitmişti Azra'yı. Kendi keyfi yeterince yerindeydi çünkü. Deniz'in tarafına geçip ellerini omuzlarına koydu. Kulağına doğru eğilip
"Bir sorun mu var Boncuk? Neden keyfin yok?" Deniz omuzlarında hissettiği ellerle birlikte yukarı doğru bakacakken Derya ile göz göze geldi. İkisine bakıp gözleri parlayarak gülümsüyordu. Huzursuzca kımıldanarak omuzlarını bırakmasını sağlayacak şekilde Azra'ya döndü sıranın üzerinde. Sesli bir şekilde
"Bir şey yok.." tekrar masaya dönüp "Aa ne oluyor ya yemek yiyorum her zamanki gibi, siz de bir alemsiniz."
Azra Deniz'in omuzlarını tutmaması için sıranın üzerinde dönüp durmasına bozulmuştu. Tek kaşını havaya kaldırıp Deniz'in gözlerine baktı. Noluyor der gibi kafasıyla hafifçe hareket yapsa da Deniz oralı olmadı. Azra'nın keyfi iyiden iyiye kaçmıştı. Sandalyenin üzerine astığı gömleğini eline alıp
"Size afiyet olsun, ben odamdayım." diyerek yemekhaneden dışarı çıktı. Kızlar arkasından bakakaldılar. Hasret Deniz'e doğru
"Ne oldu şimdi ya, bir şey anlayan var mı?" diye sordu endişeli bir şekilde. Deniz bilmiyorum der gibi kaşlarını kaldırdı. Azra'nın yaptığı harekete bozulduğunu o da hissetmişti ama insan içinde olduğu için huzursuz olmuştu nedense. Aslında bugün kahvaltıda herkese açıklamayı planlasalar da Deniz bir an için şüpheye düşmüştü. Burada, bu cehennemde böyle bir şeyi açıklamak zaten karşı karşıya oldukları binlerce tehdite bir yenisini daha eklemekti. Zerrin, Kudret ve daha niceleri böyle bir beraberlikten haberdar olurlarsa bu bilgiyi ikisine karşı da kullanabilirlerdi. Bir an için tereddüt etmiş ve Azra'nın kalbinin kırılmasına sebep olmuştu. Olsun, düşünmeden böyle bir şey yapmaktansa şimdilik kalbinin kırılması daha iyiydi. Baş başa olduklarında Azra'nın gönlünü alabilirdi ne de olsa.
"Boşverin şimdi Azra işte, huysuzlanmıştır bir şeye. Siz beni iyi dinleyin. Geçen gün olan mektup ve saldırı olaylarını kimin yaptığını öğrenmek için ufak bir plan yaptım. Murat'la konuştum, sanırım bana kamera kayıtlarını gösterecek. Kameradan kimin notu bıraktığını da, Azra'ya saldırdığını da öğrenebiliriz. Tabi notun nereye gittiğini de."
Kadınlar Deniz'i dikkatle dinledikten sonra başlarıyla onayladılar. O sırada Rüzgar lafa girdi
"Yalnız, bu plandan Azra'nın haberi var mı Deniz? Biliyorsun hiçbir şekilde Murat'tan hoşlanmıyor. Yani bu yardım işini öğrenirse kızabilir."
"Var, birlikte ayarladık hatta. Siz şimdi hiçbir şey yapılmayacakmış gibi hayatınıza devam edin. Bu konuyu da ortak alanlarda sakın konuşmayın. Hatta olaylarla ilgili de konuşmayın. Kimse duymasın ki öğreneceğimizi anlayıp herhangi bir harekette bulunmasın yakalanmamak adına."
"Tamamdır Deniz Abla. Sen ne dersen öyle." Deniz oturduğu yerden kalkarken son lokmasını da ağzına attı.
"Hadi ben kaçtım." Deniz masadan uzaklaşmadan Derya da ayağa kalktı. Deniz giderken kolunu tutup
"Biraz konuşabilir miyiz Deniz ya" Deniz Derya'ya endişeli gözlerle bakıp
"Bir şey mi oldu?" Derya güldü
"Bugünlerde o kadar şey oluyor ki.. Haklısın. Yok bir şey olmadı yani.. Bir şey soracağım sadece."
"Tamam gel avluya çıkalım."
Birlikte avluya doğru yürüyüp masaya oturdular.
"Evet, seni dinliyorum. Anlat bakalım."
"Ben.. şey diyecektim.. Kızlara daha ne kadar söylemeyeceksiniz?
Deniz elleriyle oynayıp gözlerini aşağı indirdi.
"Bilmiyorum Derya. Aslında bugün söylemeyi planlıyorduk ama.." Derya Deniz'in ellerini tutup
"Kahvaltıda gördüm sizi, yani Azra gitmeden önce olanları." Nefesini verip "Sen çekiniyor musun biraz?" Deniz omuzlarını yukarı kaldırıp
"Ben biraz düşündüm. Olanları biliyorsun. Böyle bir şeyi açıklamak bizim için tehlikeli olabilir."
"Azra'yla konuşmadın mı bunu? Biraz bozulmuş gözüküyordu çünkü sen kendini geri çektiğin için." Deniz buruk bir şekilde gülümsedi
"Azra'ya bunu söylersem yanlış anlayacağından eminim. Daha konuşmadım, benim de kahvaltıda düşündüğüm şey buydu. Fırsat olmadı anlayacağın." duraksayıp konuşmaya devam etti. "Çok hızlı gelişti her şey. 2 gün öncesine kadar böyle bir şey aklımın ucundan geçmezken şimdi.. Bilmiyorum Derya başımızda o kadar çok şey var ki bunun için doğru zaman mı emin değilim."
"Merak etme ben kimseye bir şey çaktırmam. Siz hazır olduğunuzda söylersiniz. Sadece.. böyle bir yerde böyle bir şey yaşarken, zaten yeterince tatsızlık varken, kötü ihtimalleri düşünerek bunu heba etmeni istemem. Her zaman yanındayım." Deniz gözyaşlarının etkisiyle koyulaşan mavi gözleriyle Derya'ya minnettar bir şekilde baktı. Sarılırken
"Biliyorum, teşekkür ederim canım benim. İyi ki varsın. Ben konuşacağım Azra'yla."
--
"Girebilir miyim?" Deniz Azra'nın odasından içeri kafasını uzattı. Azra yatağında oturmuş deftere bir şeyler karalıyordu. Deniz'in geldiğini görünce doğrulup defteri masanın üzerine bıraktı.
"Sen miydin? Gel." Deniz'in oturması için bacaklarını toparlayıp yatakta bağdaş kurarak oturdu. Deniz küçük adımlarla yatağa doğru yürürken kapıyı arkasından kapattı.
"İyi misin?" Yatağa oturup Azra gibi bacaklarını topladı. Azra Deniz'e bakmadan
"İyiyim tabi. Neden iyi olmayayım?"
"Tavırlı kalktın gibi hissettim kahvaltıda."
Azra gözlerini Deniz'e çevirdi.
"Öyle mi olmuş Boncuk? Kusura bakma, bir daha olmaz. Tavır falan yok yani rahat olabilirsin. "
"Azra, yapma böyle. Ne düşündüğümü bilm-" Azra ellerini havaya kaldırıp Deniz'in sözünü kesti
"Ne düşündüğünü bilmiyorum, çünkü birlikte olduğumuz gecenin sabahında insanların içinde sanki seninle seks yapmaya çalışmışım gibi davranmadan önce bana anlatmalıydın."
Deniz elleriyle yüzünü kapatıp birkaç saniye durakladı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başlamadan önce Azra'nın ellerine uzandı, Azra ellerini geri çekti.
"Haklısın, özür dilerim. Sadece panikledim. Bu şeyin duyulması konusund-" Azra şaşkınlıkla Deniz'e baktı
"Bu şey? Deniz sen kendinde misin? Sabahtan öğleye ne yaşıyorsun sen kafanda, anlamadım?"
Deniz pişmanlık dolu bir yüzle kurduğu yanlış cümleyi düzeltmek için çabaladı
"Hayır, lafın gelişi yani tanımlamak için ağzımdan o şekilde çıktı."
"Deniz lütfen, tek yaptığım şey ellerimi omzuna koymaktı. Her zamanki gibi, herkese yaptığım gibi. Eğer bu yaşananlar burada senin diken üstünde olmana sebep olacaksa hiç başlamadan bitirelim. Onca derdin arasında bir de bunun endişesini yaşatmak istemiyorum ne sana, ne bana."
Deniz şaşkınlıkla gözlerini açtı.
"Azra tek söylemek istediğim bunu insanlara açıklamak konusunda biraz beklemekti. Nereye çektin konuyu, inanamıyorum."
Azra sinirle kahkaha attı.
"Ne saçmalıyorsun ya? Liseli miyiz, buradaki her 10 kadından 5i gibi burada bir ilişki yaşamanın nesini saklayayım ben? Her şey hakkında sonsuza kadar düşünerek büyüsünü bozup bu hale getirmek zorunda mısın?"
Deniz stresle başını ovdu. Kıvırcık buklelerinden biri gözünün önüne düştü, hızlıca saçını kulağının arkasına iliştirdi.
"Sinirlisin, gerginiz. Şimdi konuşmak için iyi bir zaman değil anlıyorum ki. Rica ediyorum sakinleş, sonra gel konuşalım. Bu kadar büyük bir mesele değil bu."
Azra gülümseyip yüzünü Deniz'in yüzüne yaklaştırdı.
"Neyin büyük neyin küçük bir mesele olduğuna ben karar veririm Deniz." Kafasını anladın mı der gibi yukarı aşağı salladıktan sonra geri çekildi ve sesini düşürüp devam etti
"Biz her zaman konuşuruz, vaktimiz bol. Bence sen şimdi git ve Kudret ile Zerrin'den mi, yoksa Murat'tan ve bilmediğim başka kimler varsa, onlardan mı benimle yaşadıklarını saklamak istediğine karar ver." Sinirle ayağa kalkıp kapıya yaklaştı.
"Bir öneri daha Boncuk.." şaşkınlık içinde yatakta oturan Deniz Azra'ya döndü. "Bu kadar küçük bir yerde, birlikte olduğunu insanlara açıklayamayacağın birini öpme."
Başını aşağı düşürüp eliyle kapıyı işaret etti.


Sana GeldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin