5

1.4K 59 1
                                    

Koridorda yürüyen Azra ve Deniz yanlarından geçenlere Murat'ı soruyorlardı. Eğer Murat dediği gibi kamera kayıtlarını gösterebilirse Azra'yı bayıltan kişiyi de bulabilirlerdi. Bunun için tek şansları buydu. Çünkü hapishanede o kişiyi gören veya bilen olduysa bile bunu onlara söylemeyecekti. Planı her ne kadar olumsuz karşılamış olsa da Azra, Deniz'in bu zekice fikrinden dolayı içten içe mutluydu. Çünkü buraya geldiğinden beri ilk kez birisi onu bu kadar gafil avlayabilmişti. Kendi odasında, herkesin etrafta dolandığı bir saatte Azra'ya dokunabilecek cesarete sahip bir kişi diğerlerine neler yapardı kim bilir?
Deniz'in Murat'ı sorduğu beşinci kişi de görmedim diyince Azra söylenmeye başladı.
"Önemsiz bir şey olsa dibimizde biterdi. Gereksiz herif. Bundan bir şey ummak hata zaten."
Deniz gözlerini devirdi.
"Azra adam beni sormuş zaten, ben ortalarda yoktum. Hatırlatırım."
Azra kahkaha atıp Deniz'in koluna girdi.
"Daha önemli işlerimiz vardı Boncuk."
Göz kırpıp Deniz'in yanağını sıktı.
Bütün hapishaneyi dolaşmalarına rağmen hala Murat'ı bulamayan ikili sonunda koğuşa geri döndü.
Ortak alanda oturan kızların masasına doğru ilerlediler.
"Kızlar Murat geldi mi buraya tekrar?"
Heves kafasını hayır anlamında sağa sola salladı. Deniz dudak büzüp Heves'in yanındaki boş yere oturdu. Ayakta kalan Azra masanın üzerine oturmaya karar verdi. Sabahki düzenin aynısı alan tayfa kendi arasında sohbet ederken Azra'nın gözü Deniz'in üzerindeydi. Kendi halinde, onu izlediğini bilmezken ona odaklanmak daha güzeldi. Naifliği, en önemsiz konuyu bile çok önemseyerek anlatışı ve dinleyişi, mimikleri, kahkahası, hatta Öykü'yle konuşurkenki ses tonu.. her şeyi o kadar ince ve o kadar sevgi doluydu ki.. Kıvırcık saçları suratına düşüp mavi gözlerini kapattığında dikkati dağılıyor, onları önünden çektikten sonra gözleri tekrar karşısındaki kişiye odaklanıyordu. Fark etmese de, konuşurken yaptığı tonlamalar bile ona özeldi. Ellerini kullanışı, her cümleden sonra dudaklarını yalaması, kafasını sallayıp durması.. Azra bunları aylardır her gün tekrar tekrar beynine kazıyordu. Geceleri odasına çekilip yalnız kaldığında bunları nereden bildiğini sorgulamamaya çalışırken kendi kendine gülüp "Asla olmaz, olmayacak." diye şartlıyordu beynine. Ama olmuştu işte. Bugün olan her şey yüzlerce kez, fark etmeseler de ikisinin de, düşündükleri şeydi. Çok gelişigüzel, aniden olmuş gibi olsa da bu iki kadın bu anın geleceğini hep bekliyorlardı. Hasta yatağında, Deniz'in kafası göğsündeyken, Azra'nın kendine sorduğu "bir insan bir insana nasıl bu kadar iyi  gelebilir?" sorusunun cevabı işte buydu. Nasıl olacaktı, nasıl devam edecekti bilmiyordu ama Azra hayatında ilk kez gerçekten sevdiği biri tarafından bu şekilde seviliyordu ve bunu kaybetmemek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdı.
Azra'nın bakışlarını fark eden Deniz kafasını ne? anlamında salladı. Azra omzunu silkip "Hiç" diye fısıldadı ve gülümsedi. Sonra cümlesini kendi kafasında tamamladı "seni nasıl sevdiğimi düşünüyorum."
¤
"Yani Deniz abla, ben de zayıflamak istiyorum ama görüyorsun işte. Dayanamıyorum ne yapayım?"
Hasret'in neden zayıflamadığı temalı konuşma uzadıkça uzarken herkes ışıkların kapanmak üzere olduğunu fark etti. Deniz çoktan kafasını masaya dayamıştı ama Hasret'in komik cümlelerini bırakıp uyumaya gidemiyordu bir türlü. Kahkaha atıp kafasını Deniz'e çeviren Heves
"Ya yine uykusu var bunun. Sabah da böyleydin zaten. Uyusaydın keşke. Hadi kalk." Bir eliyle Deniz'in sırtını okşarken diğerini kafasının altına koyup masaya yattı. Deniz gözlerini kapatıp
"Çok yoruldum bugün ya. Odama gidecek halim kalmadı."
Deniz'le Heves'i izlerken sakin kalmaya çalışan Azra gülerek
"Kim yordu Boncuğu böyle ya?" dedi.
Espriyi anlayan tek kişi olan Derya bir kahkaha patlattı. Diğerleri "neye gülüyor bu" bakışı atıp ayaklandılar. Dudu Öykü'nün kafasını bacağından kaldırırken
"Çocukcağız perişan oldu Yonca bu gece." diye söyleniyordu.
Heves Deniz'i omuzlarından tutup kaldırdı.
"Hadi bakalım uykucular yatağına. Hopp evet kalk bakalım."
Azra bir hamlede masanın üzerinden inip Deniz'le Heves'in tarafına geçti. Elini Deniz'in omzundaki Heves'in elinin üzerine koyup
"Tamamdır Heves'cim. Bende"
Heves Azra'ya bakıp kaşını kaldırdı
"Azra, sabahtan beri niye böyle davranıyorsun?"
Azra ellerini iki yana açıp
"Ben bir şey yapmıyorum."
Etrafında olanları fark eden Deniz ayağa kalkıp Heves'in omzunu okşadı. Kulağına doğru eğilip
"Sinirleri bozuk, aldırma." diye fısıldadı.
Heves üzgün gözlerle bakıp kafasını salladı.
"İyi geceler."
Azra uzaklaşan Heves'in arkasından bağırarak
"İyi geceler canım, iyi geceler güzelim."
Deniz hızla Azra'ya döndü.
"Yürü."
Azra gülerek odasına doğru ilerledi.
"Çok ateşli yürü dedin."
İçeri giren ikilinin ardından kapıyı kapatan Deniz çoktan yatağa uzanmış Azra'ya sinirli sinirli baktı.
"Neden kıza öyle davranıyorsun? Bilmiyor musun seni ne kadar sevdiğini? Derdin ne yine?"
Azra ellerini suratına kapatıp ofladı.
"Ya ne yaptım ki? Ben de onu seviyorum zaten, ama sevdiğim herkese sevgilimin sırtını okşayıp kedi muamelesi yapma izni mi vermem gerekiyor, anlamıyorum ben."
Deniz suratına en tatlı gülümsemelerinden birini yerleştirip yatağın ucuna oturdu.
"Neyinin?"
"Neyimin?"
"Az önce söyledin ya Azra."
"Ne söyledim, hatırlamıyorum."
Deniz yanında duran yastığı alıp Azra'nın suratına bastırdı.
"Aptal. Sevgilim demedin mi az önce?"
Yastıkla debelenen Azra kafasını kurtarıp güldü.
"Dedim evet."
Deniz yastığı çekip Azra'nın saçlarını düzeltirken
"Aferin." dedi kısık sesle. Deniz'in elleri yanağında gezinirken Azra gözlerini kapatıp yüzünü Deniz'in eline yasladı. Baş parmağıyla Azra'nın suratını okşayan Deniz
"Gideyim artık" dedi.
Azra gözlerini açıp kafasını salladı. Deniz de kafasını sallayıp elini çekti. Tam ayağa kalkacakken Azra tekrar elini tuttu.
"Ya da.. gitmesen mi?"
Deniz tek kaşını kaldırıp gülerek Azra'ya baktı.
"Ondan sonra sabah Hasret gelip kalp krizi geçirsin. Bunu mu istiyorsun?"
Azra da güldü. Deniz'i kolundan çekip yatağa oturttu.
"Bir şey olmaz. Keşke bugün Derya'ya söyle deseydik. Neden saklıyoruz ki?"
Deniz omuz silkip
"Bilmiyorum. Ne tepki verirler onu da bilmiyorum."
Azra yattığı yerde doğruldu.
"Önemi var mı bunun?"
Deniz kafasını Azra'ya çevirip
"Tabi ki yok." Avuçlarının arasında duran Azra'nın eline baktı. Birleşik duran ellerini kast ederek
"Başka hiçbir şeyin önemi yok."
Azra gülümsedi.
"Tamam o zaman, bu gece seni eve atıyorum, ya da her neyse işte." Sağa doğru kayıp kolunu yastığın üzerinden uzattı. Deniz kafasını Azra'nın kolunun üzerine koyup beline sarıldı. Azra'nın kızıl saçları suratını okşarken aldığı her nefeste içine dolan kokunun tadını çıkartıyordu.
"Biliyor musun bugünün böyle sonuçlanacağı aklımın ucundan bile geçmezdi."
Azra usul usul Deniz'in saçını okşarken
"İyi ki görmüşüm sizi mi diyeyim, ne diyeyim bilemedim." diyip güldü.
Deniz suratını Azra'nın suratına doğru çevirdi.
"Azra, ama bu olayı unutmamamız lazım. Biliyorsun ciddi bir şey bu. Ne olacağı belli olmaz."
Azra dudaklarını Deniz'in yanağına dayayıp konuştu.
"Biliyorum, biliyorum. Bakalım, yarın Murat'ı bulabilirsek halletmemiz lazım bir an önce."
Deniz gözlerini kapatıp Azra'nın belindeki tutuşunu sıklaştırdı.
"Evet, şimdi uyumak istiyorum sadece."
Azra gülüp kafasını salladı.
"Tamam, nasıl istersen öyle yapalım."
Deniz'in saçlarına bir öpücük bırakıp gözlerini yumdu. Birkaç saniye sonra dudaklarında hissettiği baskıyla birlikte gülümseyip gözlerini açtı. Deniz elini Azra'nın suratında gezdirip gözleri dolu dolu
"İyi ki varsın. Sen olmasan o kadar yalnız hissederdim ki.."
Deniz'in öpücüğüne aynı şekilde karşılık veren Azra diğer kolunu da sevgilisinin bedenine sarıp vücutlarını birleştirdi.
"Sen de iyi ki varsın. İyi geceler güzelim benim."



Sana GeldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin