Odadan çıkmak üzere kapıya yönelen Azra'ya dönen Deniz sinirli bir şekilde gülümsedikten sonra sordu.
"Ne kuralı ne değişmesi? Hiçbir şeyin değiştiği falan yok. Saçma sapan şeyler söyleme."
Azra araladığı kapıya yaslanarak tek kaşını kaldırdı.
"Ne o Boncuk, heyecanlandın bakıyorum?" Eliyle saçını düzeltip devam etti. "Sakin ol, şu yüzünü de normale döndür, kırmızı yakışıyor ama.." Azra Deniz'e göz kırpıp odadan çıktı. Deniz de arkasından onu takip etti. Hızlı adımlarla Azra'nın yanında yürürken göz teması kurmaya çalışıyordu.
"Murat görüntüleri getirdi bana. Görmen gerekiyor."
Azra koridorda yürürken duvar kenarına yaslanıp konuşan mahkumlara selam veriyordu.
"Sen baktıysan tamamdır. Ne yapılacağını söyle yeter." Ellerini iki yana açıp şaşkınlıkla koridorun ortasında duran Deniz'e dönüp geri geri yürürken bağırdı. "Kaptan sensin."
Azra yürümeye devam ederken arkasından bakan Deniz sessizce "Kaptan benim." diye fısıldadı.
---
Deniz zar zor ışık giren odasında, yatağının üzerinde duran kağıtlara bakıp ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Kağıtların üzerinde kamera görüntülerinden alınmış fotoğraflar vardı. İçeri girip çıkan kişileri inceliyordu Deniz. Kendi bloklarından olanlar hariç içeriye giren kişileri işaretleyip değerlendiriyor, hangisinin şüpheli olduğunu bulmaya çalışıyordu. Görünürlerde Kudret'in ekibinden kimse yoktu, en azından göze çarpan birileri. Biraz daha dikkatli baktığında daha önce hiç görmediği kapüşonlu biri dikkatini çekti. Bloğun girişinde Hasret'le konuşurken görüntülenmişti olaydan 5 dakika önce. Kağıtlara ilk baktığında Heves'le konuştuğu için şüphelenmemişti ancak saatlerdir bundan başka birini aramasına rağmen içeri girecek gibi gözüken başka kimse yoktu, görüntülerdeki herkes geri dönüp gidiyordu. Kafasında kapüşon olduğu için bu kişinin yüzü gözükmese de Deniz hırkanın koluna dikkatli baktığında, bileklerine doğru bir yerde belirgin yanık izleri olduğunu fark etti. En azından elinde küçük de olsa bir ipucu vardı. Heves'e bu kişiyi sorup sormamakta tereddüt etti, zaten konunun onunla bir ilgisi olduğunu düşünmüyordu. Muhtemelen Heves yine birilerine sataşmak istemişti ve şansına bu kişiye denk gelmişti ama küçük de olsa bir ihtimal vardı. Bu yüzden sakin olup önce bu kişiyi bulmaya, onu konuşturmaya karar verdi.
Bu bulduklarından kimseye, özellikle Azra'ya bahsetmeyecekti. Koridorda şansını denemiş ama Azra'nın saçma çıkışıyla karşılaşmıştı. Kadınların ona "kaptan" demesi onun tercihi değildi, bu kadar şeyle uğraşırken bir de burada liderlik etmek en son istediği şeydi ama gelinen noktada durum buydu. Böylece, Deniz üstüne düşeni yapmaya karar verdi. Bu işi Azra'dan ve diğerlerinden yardım almadan, tek başına halledecekti. Yatağından kalkıp kağıtları yorganın altına sokuşturdu. Usulca odasından çıkıp koridorda bir süre insanlara, özellikle bileklerine, bakarak dolaştı. Koridorun nispeten karanlık olmasının da etkisiyle şüphelenebileceği birini bulamayınca avluya yöneldi. Havalandırma saatiydi, kadınların hemen hepsi avludaydı. Avlunun bir köşesine geçip insanları izlemeye başladı. Kapüşonlu biri gördüğünde hemen bileklerine bakmaya çalışıyordu ama hava soğuktu, çoğu kişi kapüşon giymişti. O sırada tek başına banka oturan ufak tefek, sarışın bir kız fark etti. Bingo, kızın bileklerinde uzaktan fark edilebilecek izler vardı. Kızın yanına doğru yürümeye başladı. Tam karşısına oturup
"Seninle konuşalım mı biraz?" diye sordu. Kız endişeli gözlerini Deniz'e çevirdikten sonra
"Neyle ilgili?"
Deniz etrafta kızlardan biri var mı diye kontrol ettikten sonra sorguya başladı.
"Birkaç gün önce, olaylar çıktığı gün bizim bloğun önünde biriyle konuşmuşsun." Deniz masanın üzerinden kadına yaklaşarak alçak sesle devam etti "Heves'le." Kadın rahatsız olmuş şekilde yerinde kıpırdandı.
"Yok öyle bir şey."
"Var öyle bir şey. Beni uğraştırmadan neden yaptığını güzel ve sakince anlat. Heves'le neden konuştun?"
"Heves benim arkadaşım. O gün de denk gelmişizdir muhabbet etmişizdir. Hatırlamıyorum bile."
"Az önce öyle bir şey yoktu, şimdi hatırlamıyoruma geldik. Hadi, uzatmadan anlat. Başka yollara sapmaya mecbur bırakma be-" Deniz cümlesini bitiremeden gardiyanların sesi avluda yankılandı. Havalandırma bitmişti. Deniz hızlıca ayağa kalkıp kadının kolunu tuttu.
"10 saniyen var." Heyecanlanan kadın telaşla ayağa kalkıp kolunu Deniz'den kurtarmaya çalışırken aceleyle konuştu.
"Ben bana ne dendiyse onu yaptım. Karşılığını almam gerekiyordu, ödemeyi bu şekilde yapmam istendi. Başka bir bildiğim yok."
Deniz şaşkınlıkla kadına bakarken sakin kalmaya çalışarak tekrar sordu.
"Bunu yapmanı senden Heves mi istedi?"
Yaklaşan gardiyanları gören kadın Deniz'den uzaklaşırken kafasını salladı.
---
"Heves!"
Deniz sinirli bir şekilde Heves'in odasına girdi. İçeride oturan Hasret ve Dudu da Heves'le birlikte şaşkınlıkla kafalarını Deniz'e çevirdiler.
"Efendim Deniz?" Heves oturduğu yerden kalktı. Deniz diğerlerine dönerek kafasıyla işaret etti.
"Siz çıkın."
"Noluyor Deniz abla?"
"Çıkın dedim Hasret."
"Biz çıkalım en iyisi." dedikten sonra Hasret'in koluna giren Dudu arkalarından kapıyı kapattı.
"Deniz korkutuyorsun beni, bir şey mi oldu?"
"Sen nasıl böyle bir şey yapabiliyorsun?" Heves'in dibine kadar yaklaşan Deniz her an saldırmaya hazır gibiydi. Ağlamaklı gözlerle Deniz'e bakan Heves Deniz'in kollarını tutup
"Deniz neyden bahsediyorsun allah aşkına?"
Deniz Heves'i ittirip yüzünü ellerinin arasına aldıktan sonra derin bir nefes aldı.
"O gün ne yaptığını biliyorum. Azra'nın saldırıya uğradığı gün. Her şeyi gördüm."
Heves mahçup gözlerini yere dikti. "D-Deniz biliyorum kızdın a.."
"KIZDIM MI?" sesinin fazla yüksek çıktığını fark edip tonunu düşürdü. "Nasıl yaparsın böyle bir şey? Sebebin ne ruh hastası?" Heves şimdi gözlerini yerden kaldırmış Deniz'e anlamsız şekilde bakıyordu.
"Deniz.. Tamam anlıyorum da bu kadar sert tepki vermen normal mi?"
"Sence bu sert bir tepki mi Heves? Ben bunu kızlara anlattığımda sadece sert sözlere maruz kalacağını mı sanıyorsun?" Kendine hakim olamayıp Heves'in yakasını sertçe tutup kendine çekti. "Azra'ya bunu neden yaptın şimdi anlatacaksın."
"Azra'ya mı? Ben Azra'ya ne yapmışım saçmalamaya başladın artık!"
Deniz Heves'in yakasındaki ellerini gevşetti.
"Nasıl? Sen neyden bahsediyordun o zaman?"
"Mektuptan?!"
"Mektup mu? Ne mektu.." Deniz bir anda neyden bahsedildiğini anladı. Ellerini ağzına kapatıp "Sen sorduğum şeyin masaya bırakılan zarf olduğunu mu sandın?"
"E tabi ki ne sanacağım başka?" Heves şok içinde Deniz'e bakarken o da bir anda Deniz'in kendisini neyle suçladığını anladı. "Sen Azra'ya saldırılmasından mı bahsediyordun? Ben yaptım mı sandın gerçekten?"
Deniz aceleyle Heves'in omuzlarını tutup özür dilemeye başladı.
"Ben.. o gerizekalı kadınla konuşunca.. Heves çok özür dilerim, mektup hiç aklıma gelmedi benim."
"İnanamıyorum.. inanmıyorum sana Deniz. Nasıl benim böyle bir şey yapabileceğimi düşünebilirsin?" Heves kırgın gözlerle Deniz'in yanından uzaklaşıp yatağına oturdu. Hayalkırıklığına uğradığı her halinden belli oluyordu. Deniz Heves'in yanına usulca oturup ellerini tuttu.
"Ben zarf işini unuttum, aklımdan çıktı tamamen. Kaç gündür Azra'ya saldıranın kim olduğunu bulmaya çalışıyorum. Murat'tan görüntüleri istedim. Olay anından önce senin kadınla konuştuğunu görünce alakan var sandım. Heves çok özür dilerim gerçekten. Seni kırmak istemedim."
Heves dolu dolu olmuş gözlerini Deniz'e çevirip kırgın bir şekilde gülümsedi.
"Kırmak istemedin ama size ihanet edebileceğimi düşündün yani." Omuz silkip devam etti
"Önemli değil, haklısın. O olaya odaklanman normal."
Deniz dudaklarını birbirine bastırıp kafasını yana eğdi.
"Affet beni lütfen." Heves'in bakışlarında şefkat görünce gülümseyen Deniz sıradaki sorusuna geçti. "E peki, ne yazıyordu mektupta?"
Heves huzursuzca yerinde kımıldandı. Ellerini Deniz'in ellerinin üstüne koyup "Boşver Deniz. Önemli bir şey yazmıyordu."
"Saçmalama Heves. Söyle, ne yazıyordu."
Heves başını öne eğip elleriyle yüzünü kapattı. Sonra Deniz'in gözlerine uzun uzun baktı.
"Heves, söylesene canım benim ne yazmıştın?" Deniz Heves'in çenesini tutup yüzünü kendine çevirdi. "Bilmediğimiz bir şey mi oldu?" Heves usulca kafasını iki yana salladı.
"Yok, merak etme. Kötü bir şey olmadı.." Derin bir nefes alıp Deniz'in gözlerine bakarak konuşmaya devam etti. "Ben.." Deniz devam etmeye teşvik etmek için kafasını salladı.
"Ben sana yazdım o mektubu ama.. İçinde yazan şeyler.." Heves tekrar duraksayınca Deniz sabırsızca
"Heves allah aşkına korkutuyorsun beni, hadi."
Heves sözlerini tamamlayamayacağını anladı. Asla o kadar cesur olamayacaktı. O da aklına ilk gelen şeyi yaptı.
Deniz'i öptü.
Yumuşak ve küçük öpücüğü dudaklarında hisseden Deniz önce şoktan hiçbir şey yapamadı, durumu anlayınca aniden geri çekildi.
"Heves.." Ellerini ağzına kapatıp ayağa kalktı. "Ne yapıyorsun?" Heves beklentiyle gözlerine bakarken arkasını dönüp alelacele odadan çıktı. Arkasından seslenen Heves'e aldırmadan yürürken uzaktan kendisini izleyen ve elinde bir zarf tutan Azra'nın farkında değildi.
Hemen odasına girip kapısını kapattı. Şok içinde yatağına oturdu, olanları hazmetmeye çalışıyordu. Azra haklı çıkmıştı. Heves her şeyi abartıp farklı bir boyuta getirmişti demek ki içinde. Deniz'in suçuydu. Bu düşüncelerle boğuşurken kapısı çaldı. Yavaşça "Girin." diye seslendi. Gelen Azra'ydı. Azra'yı gören Deniz kafasını geriye doğru yatırıp "Of!" diye söylendi.
Azra gülümseyerek elindeki zarfla ona doğru geliyordu.
"Ne o elindeki senin?"
Azra zarfa bakıp dudaklarını yaladı. Gülmemek için kendini zor tutar gibi bir hali vardı. Gülüşü sesine yansımasın diye ses tonunu kontrol etmeye çalışıyordu.
"Senin şu malum kayıp zarf." Deniz anlamadım der gibi kafasını salladı.
"Nereden çıktı şimdi bu? Nasıl buldun" Sonra zarfın içinde yazanlar aklına geldi. Aceleyle zarfa uzanıp Azra'nın elinden almaya çalıştı. Telaşla sordu.
"Okudun mu yoksa?"
Azra kaşlarını kaldırıp "Okumamam gereken bir şey yazdığından mı şüpheleniyorsun yoksa?"
Deniz önüne düşen kıvırcık saçlarını geriye attı. "Hayır, ne alakası var. Sen bunu nasıl buldun?"
"E bizim de burada birkaç dostumuz var Boncuk."
"Ben sana saldırı olayını bulmaya çalışırken sen mektubun peşinde miydin?" Deniz Azra'nın gözlerine bakarken kalkıp sarılmamak için kendini zor tutuyordu. Azra dudaklarını birbirine bastırıp ellerini birleştirdi, hafifçe iki yana sallandı. "Tabi ki öyleydim." Sonra Deniz'e kızgın olduğunu hatırlayıp konuyu değiştirdi. "Eee, okumayacak mısın?" Mektubu tabi ki okumuştu. Deniz'in de muhtemelen her şeyden haberi vardı. Bu gerginliğinin sebebi buydu. Üzerine gitmekten hoşlandığı için onu kıvrandırmaya devam etti. "Önemli bir şey yazıyor olabilir, bir hayranından falan gelmiştir belki." Göz kırptı.
"Okurum. Okuyacağım yani. Acelesi yok."
Azra sekerek Deniz'in yatağına oturdu. Heyecanla ellerini çırptı.
"Hadi okuyalım." Deniz sabır çekerek Azra'ya döndü.
"Azra biz en son küs değil miydik? Ne oluyor? Kendi mektubumu kendim okurum, hadi odana."
Azra dudaklarını büküp Deniz'e baktı. "Ya merak ediyorum Boncuk. Ne olacak, burada olan her şeyi biliyorum zaten ben. Benden mi saklıyorsun?"
Deniz gözlerini kocaman açık Azra'ya baktı. "Senden saklamakla ne alakası var yahu, özel bir şey."
Azra dudağını ısırıp Deniz'in üstüne daha fazla gitmemeye karar verdi. Refleks olarak kapının kapalı olduğundan emin olduktan sonra Deniz'e dönüp gülümsedi. Elini avucunun içine alıp usulca okşadı. "Sakin ol tamam. Okudum zaten ben. Biliyorum yani."
Deniz hem ani temasın hem de Azra'nın durumu öğrenmesinden kaynaklı bir telaşla sordu.
"Okudun mu? Emin misin okuduğuna?" Kafasını eğip Azra'nın gülümseyen yüzünü inceledi. "Yok, okumamışsın bence." Azra kafasını yukarı aşağı salladı.
"Okudum canım."
"Neden sakinsin o zaman?"
Azra tek kaşını kaldırıp Deniz'e baktı.
"Nasıl olacaktım başka?" Deniz hem Azra'nın sakinliğine mutlu olmuş hem de.. sanki biraz kırılmıştı.
"Bu mektubun içinde yazanlar her neyse seni rahatsız etmediler, öyle mi?"
Azra gözlerini kapatıp bir nefes aldı. Ellerini Deniz'in ellerinden çekip ilgiyle kendisine bakan bu güzel yüze doğru götürdü. Elini önce Deniz'in yanağına koydu, sonra saçını kulağının arkasına attı. Deniz'e doğru yaklaşıp konuştu.
"Gidip o gerizekalıyı haşat edip kimin sevdiğine ilanı aşk ettiğini göstermeyi isteyip istemediğimi soruyorsan, her şeyden çok istiyorum ama.." Azra'nın sözleri Deniz'i utandırmıştı. Utançla gülümserken alnını ovdu. Azra yanağındaki elinin baş parmağıyla yavaşça Deniz'in dudağını okşadı. "Ama bunun seni çok üzeceğini biliyorum. O yüzden sakinleşmek için şiddete başvurmak yerine senin yanına gelmeyi tercih ettim."
"Azra.." Azra'nın dokunuşu altında neredeyse buharlaşmış olan Deniz Azra'nın elini tutup avucunu öptü. "Çok teşekkür ederim." Yüzünü yaklaştırıp öpecekken duraksadı.
"Öpebilir miyim seni?"
Azra kahkaha atıp ne diyorsun der gibi baktı. "Keşke her söylediğimi bu kadar ciddiye als.." Azra cümlesini tamamlayamadan Deniz dudaklarına yönelip Azra'yı öpmeye başladı. Ne kadar özlediğini şimdi fark ediyordu. Tekrar tamamlanmışlardı.