𝟎

411 58 20
                                    

"Böylesine yağan yağmura ilk defa tanıklık ediyorum"

Siyah -aralarında gri- saçlı olan orta yaşlarına gelmiş bu adam şu anda diğer elektrik mühendislerinin yapmaya korktuğu şeyi yapacaktı. Fontaine'in bu lanetli kasabasına ışığı getireceğini iddia ediyordu.

Diğerlerine soracak olursanız boşa çabadan veya aptallıktan başka bir şey değildi Wriothesley'in yaptığı ama bu adam kafaya taktıysa ve "yapacağım" dediyse kesinlikle sözünün arkasında duracak bir tipten olduğundan maalesef kimse onu hedefinden ayıramaz.

Bir önceki gelen diğer mühendisler de kasabanın elektriği ile ilgili bir çok çalışma yapmaya çalışmıştı lâkin biri yıldırım düşmesi sonucu, bir diğeri şiddetle yağan yağmur ile elektrik akımının (220 volt?) birleşmesi sonucu feci ölümlerle sonuçlanmıştı. Hem kasaba halkı tarafından hemde diğer elektrik mühendisleri tarafından oldukça dehşet verici olaylardı bunlar. Bu iki insanın ölmesinden sonra bu kasaba sessizce ölümüne karanlığa terk edilmişti.

Tabi bu olaylar olalı yaklaşık 10 yılı geçti. Fontaine'i ve tüm Teyvat'ı aydınlatma arzusu ile ampulu icat eden Thomas Alva Edison ise dünyadan 13 yıl önce göçmüştü, bu sırada Fontaine'in neredeyse her yerine ulaştırılmıştı elektrik ve ampul. Ama gel gelelim bu lanetli kasaba sonsuza dek karanlığın kurbanı olacaktı ya da en azından öyle olacağı düşünülüyordu. Ne elektrikçilerin ne de kasaba halkının aydınlığa ulaşacaklarına dair umudu yoktu.

Orta yaşlardaki bilim adamı Wriothesley, kendisi Edison'un öğrencilerinden biriydi ve bu lanetli kasabayı aydınlatmayı fena kafasına takmıştı. Her ne kadar kardeşleri -öz kardeşleri olmasa bile, abilerini ölesiye seviyorlar- buna karşı çıksada Wriothesley'in oldukça ilgisini çekmişe benziyordu bu kasaba.

Kasabanın çok da fazla bir nüfusa sahip olduğu söylenemez, belki üç yüz kişi ya vardı ya yoktu. Her ne kadar bu denli az insanın yaşamasına rağmen Wriothesley bu kasaba halkı uğruna hayatını tehlikeye sokmaya gayette hazırdı.

Kasabayı anlatacak olursak, genel olarak sanata oldukça düşkün bir halka sahipti ve bundan dolayı da kasabanın tam merkezinde büyük bir sanat galerisi yer alıyordu. Kasabadaki sanata düşkün insanların bir çoğu genelde ressam ya da yazardı, özellikle şu son zamanlarda gazete kenarlarına yazılan kısa hikâyeleri ile ünlenmişti kasaba.

Tabii henüz başka bir yere götürülmediği için mükemmel olsalar dahi çok az kişinin bildiği tablolar da vardı. Bunların bir çoğu kasabadaki gizemli, sessiz ve oldukça nazik olan Neuvillette'e aitti.

Daha önce bir çok kez kendisine başka şehirlerden hatta ülkenin merkezinden bile davetler almıştı bu gizemli adam lâkin hiç bir zaman kendisine verilen bu teklifleri kabul etmedi.

Yaşadığı yerden ve resimlerine aldığı övgü gayette yeterliydi ona. Karnını doyuracak kadar paraya ve uyuyabilceği bir eve sahip olduğu sürece onun için hiç bir sorun gözükmüyordu.

Kasabanın geri kalanını dediğim gibi sanatkârlar oluşturuyordu tabi arada ortalığı karıştırmaktan büyük haz alan kasabanın muhtarının kızı olan Furina'yı da unutmamak lazım. Malum kendisi her şeyi dramatize etmeye bayılan tipten bir insandı.

Çoğunlukla sanatkârları birbirine düşürmeye çalışırdı. Kasaba halkının ona sabrediyor olmalarının tek sebebi ise muhtarın kızı oluşuydu. Daha bir çok sayılması gereken insan var örneğin  Clorinde, Sigewine, Arlecchino ve genç yaşta olmalarına rağmen işlerinde usta olan ikizler Lyney Lynette ve onların kardeşi Freminet... Lâkin şimdilik bu kadarı bilgi bence kâfi.

Gel gelelim şuan Wriothesley'in ne yaptığına. Şuanda elektrik akımını güvenli şekilde ulaştırma hayalinin projesini yapmak adına lanetli kasabanın yakınlarında yürüyor. Yağmur öylesine şiddetli sanki her an insanın derisini delip geçecekmişcesine sert bir yağmur.

Fontaine'in geri kalanına kıyasla yağan bu yağmur tamamıyla bu kasabaya has bir şey. Hava karanlık, gece olmasına rağmen Wriothesley zorluyordu kasabaya girmek adına. Saçları ve giyisileri sırılsıklam olmuştu ve yorgunluktan bacakları ağrıya başlamıştı bile. Ama hiç bir şey ona engel olamadı.

Yağmur sesi eşliğinde yürürken gözüne ilişen bir gaz lambası ışığını ve gaz lambasını tutan bir siluet gördü Wriothesley ve ışığa doğru yürümeye başladı. Sanki her adımında daha da çok uzaklaşıyor gibiydi. Yorgun bacakları daha ne kadar dayanacaktı bilmiyordu. Birinin onu kurtarmasını umarak titreyerek yürümeye devam etti sadece...

-Devam edecek...

1944; wrioletteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin