Ailesiyle sorunları olan, tipik bir ev kızıydım aslında. Her şeyden çabuk sıkılan, zevk almayan bir insanımdır. Konuşmayı sevmeyen, çok fazla arkadaşı olmayan, deli gibi üniversite hayali kuran bir öğrenciyim. Hayatta hiçbir şeyim istediğim gibi olmadı.
İçerden gelen seslere uyandım yine bu sabah.
Annemle babam yine tartışıyorlardı.
Evde bir gün huzurlu geçmezdi anlayacağınız. Gözlerimi ovuşturarak gittim salona. Annem babama "Ne zaman eve doğru düzgün geldin ki pislik herif. Şu kumara verdiğin parayı bize verseydin villada yaşıyorduk şimdi" diye çığırıyordu. Ama resmen çığırıyordu. Sesinin dışarıdan duyulduğuna eminim.
Babam tek kelime etmeden gazetesini okuyup kahvesini yudumlamaya devam etti.
Benim bile sinirden gözüm dönüyordu resmen. Nasıl bu kadar umursamaz olabilirdi? Hemen yukarı çıkıp üzerimi değiştirdim. Tek kelime etmeden kendimi sokağa attım.
Kulaklığımı takıp sahile yürümeye başladım. Tabi evimiz sahile yakın değil yarım saat sonra vardım sahile.
Bir banka oturdum ve ağlamaya başladım.
Oldum olası kimsenin yanında ağlayamadım ben.
Hep yalnız ağlardım ve hep ağlayacak bir omuz arardım kendime. Çok geçmeden biri oturdu yanıma. Esmerdi. Siyah saçları rüzgarla bir dansa başlamıştı. Boynunda, boynuyla bütünleşmiş bir zinciri vardı. Gözleri kısık bir şekilde denizi seyretti bir süre.
"Merhaba" dedim çekinerek. Cevap bile vermedi. Hayır gelip yanıma oturuyorsun birde cevap vermiyorsun lükse bakar mısın?
5 dakika sonra "Cevap verecek misin?" dedim yüzsüzce. İşte o an bana döndü ve "Hayır" dedi.
Sorun hayır demesi değildi. Sorun gözleriydi.
Kahverengi gözleri vardı, göz altları siyaha çalıyordu ve gözleri kıpkırmızı olmuştu.
O gözler çok şey anlatıyordu.
O gözlerde acı vardı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dur Gitme
RandomAsla aşık olmam derdim gözlerinin siyahını görmeden önce. Beni hayata yeniden bağlayan adam; Dur Gitme!