aradan 1 hafta geçmişti fakat hâlâ çizgi roman dünyasına gidememiştik, kitabın okuyucuları yeni bölüm için heştegler açmaya başlamıştı bile. Ne boş insanlarsınız
oturma odasında koltuğa uzanmış bir ayağımı koltuğun sırt kısmına kaldırmıştım, minhoda karşı koltukta uyuyordu. Felix ile Changin ise date'e çıkmışlardı.
Telefonum olmadığı için sıkıntıdan patlıyordum, pencereyi ayağımla biraz ittirip açtım hafif esmeye başlamıştı. Kalkıp minhonun yanına geçtim
"lan piç kalksana"aradan geçen 1 haftada birbirimizle iyi anlaşmaya başlamıştık
"muz hanım sağdan uçun piliz"
"he ne diyon la"
uyuyordu, konuşmaya başlamıştı daha doğrusu sayıklamaya
"lan uç dedik koşma"
"şerefsiz muz, aynı jisung gibisin"
kafasına bir tane vurup uyanmasını sağlamıştım "sensiz şerefsiz" dedim. Anlamaz gözlerle kafasını kaldırdı
"ne vuruyon lan"
"bana şerefsiz dedin"
"doğru demişim"
"kes be, kalk çıkalım dolaşalım biraz"
"ya yürü git ben uyucam"
kolundan tutup kaldırınca kaldırmıştım, minho lavaboya girip çıktından sonra evden ayrılmıştık. Mahallelerde öylesine yürüyorduk
sanırım konuşmaya fazla dalmıştık ki fark etmeden yolun ortasından yürümeye başlamıştık, arkadan gelen arabayı ikimizde fark etmiyorduk, o bir kelime ben bir kelime derken sohpetimiz akıp gidiyordu. Arabayı süren adamın korna çılışıyla ikimizde aynk anda ürküp gerilmesi bir olmuştu, yana doğru kayacakken aniden kendimizi farklı bir yerde bulmuştuk
"EVET EVET EVET" çizgi roman dünyasındaydık şuan, labaratuvarımda kapının önündeydik, minho bana doğru dönüp "1 haftadır beklediğin bu lanetli yere gelmiş bulunmaktayız jis bey"
"kes lan şu hikayeye bi son verelim birdaha buraya gelmeyiz"
"sanki isteğimizle geliyoruz, bence nasıl dünya değiştiriyoruz biliyo musun"
hayır anlamında kafamı salladım
"ikimizin arasında bir gerginlik olunca, gecen de o an olmuştu"
"sanmıyorum" diyip elimle gözümün kenarını ovuşturdum, kaşınmasana be.
minhoyu odama gönderip, chana bakmaya gittim bunca zamandır ne yaptı acaba? hayır yoktu evde değildi. Daha sonra chana ne olduğunu öğrenirdim şimdi labaratuvarda işimi halledecektim, ikinci bir jisung yaratmak.
kendi hücremi zar zor aldıktan sonra, bakın şakasız en az yarım saat uğraştım bir hücre almak için. Geçen yaptığım gibi herşeyi tamamladım, aynı odaya bi kaç gün bekletmek için bırakıp kapıyı kapatıp kitledikten emin olduktan sonra minhonun yanına gittim
Salak yine yatmış, bu sürekli uyumayı nasıl başarıyordu? saat gece 12 gibiydi, neden bilmiyorum ama minho ile uyumak istiyordum yani her türlü beraber uyuacaktık ta öyle değil işte. Yatağa çıkıp minhonun bedeninin üstüne uzandım
"tek kelime etme sarılmak istiyorum sadece" ellerimi minhonun altından zar zor geçirip sarılmıştım
"sen iyimisin" nefesini boynumda hissettiğim için biraz duraksamıştım
"konuşma işte uyu"
yavaş yavaş uykuya bırakmıştık kendimizi, çok rahattım Minhoyuda anlamamıştım başımı niye okşuyorsun be adam
❀❀❀
ooohh fanartıda bırakiyimmm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clone |ᴹᶦⁿˢᵘⁿᵍ
FanficBilim adamı olan jisung, insanların tıpatıp aynılarını yani klonlamayı öğrenir ve yolda görüp çok beğendiği Lee Minhonun klonunu yapmaya karar verir fakat olaylar hiç düşündüğü gibi gitmez ve yaşadığı herşeyin kurmacadan ibaret olduğunu öğrenir. ❀❀...