Clone |ᴹᶦⁿˢᵘⁿᵍ

~10

Klonumu yaratmıştım ve planıma başlamalıydım. Bunu nasıl yaptırabileceğimi bilmiyorum ama yaptırmak zorundaydım.

klonun yanına gidip yapması gerekenleri sıralardım

"ilk önce gidip rastgele birini öldüreceksin tamam mı, bak sakın çocuk genç öldürmüyorsun yaşlı birilerini öldür geç. Sonrasında bu biraz zor olacak ama senden Seungmini öldürmeni istiyorum.O şuan hastenede olduğu için çok dikkat çekip haberlere çıkacağız"

klon jisung kafasını sallayıp cebine silahı koydu ve hiç zaman kaybetmeden evden çıktı. zaten inkar etme gücüne sahip degildi

aslında seungmini öldürtmek istemiyordum ayrıca chan için de kötü olacaktı sonuçta benim öldürdüğümi düşünücekti ve bana güveni azalacaktı, diğer yandan bakacak olursak ise ikisininde kendi benliği yoktu hisleri yok gibi birşey oluyor heralde Minho az çok anlatmıştı.

Akşama kadar Klon jisung dönmemişti sonuçta yapacağı önemli işleri vardı. Saat 6 gibi haberleri açtım minho ile beraber pür dikkat izliyorduk. Aradan 1 saat geçmiş hâlâ ne haberlerde çıkmıştı nede klon geri gelmişti.

"Evet sayın seyirciler, bugün seoul de genç bir katil ortaya çıktı herkesin dikkat etmesi gerekiyor, kişinin kimliği pek belirlenemesede isminin Han jisung olduğu öğrenildi. Gün içinde 4 orta yaşlı insan ve hastenede bulunan Kim Seungmin adlı hastamızı öldürmüş bulunmaktadır. Vefat edenlerin Ailelerine sabır dileriz, işte hastenede katilin hastayı vurduğu o an"

Klon Jisung'un hastenede vurduğu anın videosunu oynattıktan sonra başka bir habere geçmişlerdi. Planımızın ilk kısmı tamamlanmıştı sıra ikinci kısımdaydı

Klon eve döndükten sonra silahı elinden alıp siyah bir poşete koydum poşetin ağzını bağladım. Klonu odaya kitleyip Minhonun yanına gittim

odamda uzandığını söylemişti. Kapıyı tıklatıp içeri girdim

"Minho senden birşey istiyorum"

"heh buyur prens hazretleri"

"Klonu öldürüp ilerideki göle atabilir misin"

şaşkınlıkla yataktan fırlayıp "ne" diye bağırdı Minho

"saçmalama Jisung bunu yapamam"

"yapman zorundasın lütfen"

"bir nevi seni öldürmemi mi istiyorsun"

"hayır klonu öldüreceksin bana bir zararın dokunmayacak"

biraz daha konuştuktan sonra Minhoyu ikna etmiştim.

Minho ağzından anlatım*

Jisungun benden istediği çok zor birşeydi benim için, fakat yapmak zorundaydım. Sonunda hikayeyi sonlandırıp mutlu sona kavuşacaktık

jisungun elinden poşeti alıp içini açtım, elim titreye titreye silahı çıkardım. Odadan çıkıp yavaş yavaş merdivenleri indim. Klonun olduğu odanın kapısının önüne gelince derin bir nefes verip kapını kilidini açtım, Klona yaklaşıp

"seni öldürmem gerek özür dilerim" diyip tetiğe yavaşça bastım, odada yankılanan silah sesi kulağımı rahatsız etmişti. Yere yığılan bedene bakıp gözümden bir kaç damla yaşın akmasına izin verdim. Ardından Jisungunda yardımıyla cesedi göle fırlattık.

Jisungu ilk defa böyle görmüştüm, çok mutsuz ve ağlayacak gibiydi. Kendi cesedini göle atanda ne biliyim yani böyle hissetmesi normaldi. İşimizi halledip eve gittik.

Jisung bana doğru dönüp sezsizce

"üçüncü kısıma geçiyoruz, artık bizim yapacak birşeyimiz kalmadı diğer dünyaya gidebiliriz fakat nasıl gideceğimizi bilmiyorum"

"ben biliyorum" diyip jisunga doğru yaklaştım ve ekledim "ikimizinde kalbinin çarpması yeterli, azcık gerilim yani"

Jisungun boynuna ellerimi dolayıp dudaklarına doğru yaklaştım daha onu öpmeden ikimizinde kalbi hızlanmıştı, böylelikle gerçek dünyaya tekrardan gelebilmiştik. Bu sefer şanslıydık çünkü direkt Felixin evine gelmiştik.

felix hızla bize dönüp "ne, neden geldiniz" dedi endişeli bir şekilde

"artık olaylar kendiliğinden olmayacakmı"

"hayır jisung, siz orda olmayınca çizgi roman dünyası donup kalıyor, yani siz olmadığınızda orası duruyor hiçbirşey devam etmiyor"

jisung şaşkınlıkla ağzını açıp "ne yani geri mi gitmemiz gerekiyor" dedi. Felix kafasını sallayıp "bi şekilde gitmenin yolunu bulun" diyince araya atıldım

"ben aslında buld-" jisung ağzımı eliyle kapatmıştı, sezsizce kulağıma yaklaşıp fısıldadı

"seni öpmek istemiyorum"

"peki ozaman gitmeyi çok bekleriz" dediğimde Jisung göz devirip odadan çıktı