Bu bölüm düzenlenmiştir ve diğer yayınlayamadığım iki bölümüde içinde barındırmaktadır. Yani ilk bölüm olarak yayınlanacaktır ama aslında üç bölümden oluşmaktadır. Umarım keyifle okursunuz. Biraz uzun olabilir ama okurken keyif alacağınızdan eminim. Burdan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Herkeze iyi günler diliyorum. Hoşça kalın, sağlıcakla kalın..... :)))))
Sonbahar mevsiminin başlarında doğan bir kız bebek. Üstelik o zor şartların altında küçücük bedeni yavaş yavaş büyümeye başladıkça başına ne geleceğinden habersizdi. Annesi adını " GÜLSÜM " koymuştu. Güzeldi ismi, aynı kendi gibi. İsminin anlamıydı güzel. O kadar tatlıydı ki.
Gülsüm ikinci çocuktu ve bir ablası vardı. Gülsümün kendisiyle beraber büyüyen bir erkek ikizi vardı. Ablası kardeşini çok sevmesine rağmen onunla bir türlü vakit geçiremiyor, annesiyle tarlalara gidip çalışıyordu. Kardeşine bir türlü ablalık yapamamanın acısıyla duruyordu. Daha doğrusu durmak zorunda bırakılıyordu. Annesi ise daha gülsümü yeni doğurmuş, iyileşmeye bile vakit bulamadan çalışmaya gitmişti. 15 yaşındaki kızı ayşen ile gidiyordu çalışmaya meryem hanım. O zamanların şartları çok zordu. İnsanlar zar zor geçiniyor, sürekli çalışıyor, ve hiç bir şeye vakit ayıramıyorlardı. Bu durum onları ne kadar üzse de ellerinden bir şey gelmiyordu. Zirâ bir çok kişinin evinde bekleyen karısı, çocukları ve en önemlisi onları, onlar yapan bir aileleri vardı. Ne olursa olsun çalışmak o dönemdeki insanların en önemli görevleriydi. Zâmâne şartları çok zordu yaşayanlar için. Özellikle bu şartlar kız çocukları için fazlasıyla zordu. Çünkü kız çocukları daha doğdukları an ilerde ne yapacakları belirleniyordu. Büyüyünce tarlalarda çalışacak, sonrada 15 yaşına geldiklerinde evlendirileceklerdi. Hayat onlar için dayanılmaz bir ızdırap yaşatıyordu. Katlanılması imkansızdı. Ne yapabilirlerdi ki?
Oysaki 15 yaşındaki bir kızın bir sürü hayali vardı. İlk önce okuyacak ve kendi gibi hayatları bin bir zorluklarla geçen genç kızlara örnek olacak, mesleğini eline alıp ailesine gururla " Başardım!!! Kimsenin yapamadığını ben yaptım " diyecekti. Hatta bir gün " aşk ve sevgi " nedir bilmeselerde, bu duyguyu tatmak onların en büyük hayalleriydi.
Gülsümünde bu hayalleri elbet vardı ama nasıl olacaktı? Nasıl yapacaktı. Bütün bunları göze alıp ailesine, en önemlisi de babasına karşı gelebilir miydi? Tüm bunları düşünürken " HAYIR " diye feryat etti içinden. Tüm bunları düşünürken zamanın hızla akıp gittiğini biliyordu. Bir an önce ev işlerini bitirip yemek yapmalıydı. Daha ahırdaki hayvanlarla ilgilenecek, bahçeye bakacaktı. Zaman yerinde durmuyor hızla akıp gidiyordu.
Gülsüm hızla büyüyüp olgunlaşıyor, git gide güzelliğine güzellik katılıyordu. Genç kızların kıskanacağı birine dönüşüyordu. Hatta o kadar değişiyordu ki aynaya baktığında kendisi bile bu haline şaşıp kalıyordu...
5 yıl sonra
Küçüklük halinden eser kalmayan gülsûm, artık 15 yaşındaydı. Aslında bu yaşını düşününce yılların geçip gitmesine lanet ediyordu genç kız. Çünkü şu son zamanlarda annesi evlilik konusunu fazla açar olmuştu. Bu durumdan ne kadar sıkıldığını belli edip, evlenmek istemediğini söylese de annesi kararlıydı. Kızını evlendirecekti Meryem Hanım. Çünkü meryem 14 yaşında iken başlık parası dahilinde evlendirilmişti. Böyle olmasını kendisi de istemezdi ama büyüklere karşı çıkılamıyordu. Karar çoktan verilmişti ve fikri dahî alınmamıştı.
Gülsümden büyük kızı " Ayşen" bundan 15 sene önce, yani gülsüm doğduktan bir kaç ay sonra evlendirilmişti. Meryem hanım artık gülsümünde evlenmesini istiyordu. Eğer gülsüm evlenmezse etraftaki insanlar dedikodu yapmaya başlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
geçmişin izleri
Romancebir anne, sevdiklerini korumak çocuklarını kendi geçmişinin izlerinden korumak için canını bile verebilecek biri. 3 çocuk, kendilerini bırakıp giden bir babaya ne kadar nefret besliyorlarsa, ne olursa olsun onları bırakıp gitmeyen ailelerine o kadar...