Gülsüm her şeyden habersiz eve gitmişti. Ne olacağını bilmeden evin yolunu tutmuştu. Eve geldiğinde 1 saat geç kalmıştı. Salona girdiğinde kocasını gördüğünde neye uğradığını şaşırmıştı. Bu manzarayla karşılaşmayı hiç beklemiyordu. Bi anda neye uğradığını şaşırmıştı. Şaşkınlığın yerini korku almıştı bir süre sonra. İkisi de konuşmuyordu. Sadece birbirlerine bakıyorlardı ama gülsüm o an kocasının bağırmasını, bir şeyleri kırıp dökmesini yeğlerdi. Kocasının bakışları öyle korkutucuydu ki. İstemeden de olsa eli karnına gitmişti. Doktorun söyledikleri gülsümün aklından çıkmıyordu. Kendine geldiğinde etrafta içki şişelerini görmüştü. Ali bey bir süre sonra konuşmaya karar verdi.
" Nerdeydin?"
" İçkilisin istersen sonra konuşalım. Hem noldu yine, neden içmeye başladın. Önceden bana saygın vardı. En azından eve içki getirmiyodun. Ne o? Artık o saygıyıda mı hak etmiyorum. Üstelik hamiley......"
" Yeter!!! Sana nerdeydin dedim?! Hayat hikayeni anlat demedim. Şimdi soruma cevap ver çünkü bir daha tekrarlamicam. Nerdeydin?? "
" .............."
Korkuyordum. Bana bir şey olucaksa olsun ama bebeğime zarar gelmemeliydi. Başka zaman olsa beni öldürücek olsa bile, sessiz kalmaz konuşurdum ama artık küçük bir kız değildim ve hayatın her gün yüzüme vurduğu, o acı gerçeklerle bir kez daha yüzleşmeliydim. Tam düşüncelerimden ayrılıcakken başımın ucunda kırılan bardağın sesiyle irkildim. Bu kadar ileri gideceğini ben bile tahmin etmiyordum.
Korkudan kekeliyordum çünkü şu an söyliyeceğim her söz bebeğimin aleyhine idi.
" Hastane. Hastanedeydim" Saçımın tutulmasıyla kendimi cam kırıklarının olduğu yerde buldum. O an büyük bir acıyla bağırdım. Saçımdan bir kaç tel koptuğuna emindim ama bu sırtımdaki acının ne olduğunu bakınca anlamıştım. Ali' nin duvara attığı bardakların bir kaçı sırtıma batmıştı. Tam her şey bitti derken saçımdan tekrar tuttu ve baş ucumdaki sehpaya kafamı vurmuştu.
" Bir daha lafımı ikiletmiceksin anlaşıldımı"
Dur durak bilmiyordu ve şu an normal halinden bile kontrolsüz davranıyordu. Gözyaşlarım izinsizce akıyordu göz pınarlarımdan. Biliyordum ki ben ağlayınca kolay kolay susamıyordum. Belki de yaşadım şeylerinde etkisi büyüktü, ve yine biliyordum ki ali ağlamama dayanamaz ve beni iki kat fazla döverdi. Şu genç yaşımda hissetmediğim acı, yaşamadığım stres kalmamıştı. Göz altlarım, sürekli ağlamaktan çökmüş, hamile olduğum halde kilo vermiştim. Şu an " Bir deri bir kemik " tabirine fazlasıyla uyuyordum. Yirmi iki yaşındaydım ama yetmiş yaşındaki kadınlardan hiç bir farkım yoktu.....
" Anlaşıldı tamam. Yeter vurma bebeğime bir zarar gelecek "
" Bebeğine? Bebeğine öyle mi?"
Karnıma vurulan tekmelerin ardı arkası kesilmiyordu. Acıdan çığlıklarım bütün sokağı inletmişti. Çocuğumu kaybedicem endişesi beni yiyip bitirirken, o an nasıl bağırdığımı bir ben bir de " ALLAH" biliyor. En sonunda vurmayı kesmişti. Gözlerimi zar zor açtığımda komşuların başıma toplandıklarını gördüm....
Cemin ağzından
Hastanede nöbete kalmıştım. Aslında nöbet benim değil, barışındı ama eve gidip kafasını toplaması ve sakin kafayla düşünmesi lazımdı. Boynum tutulmuştu ve ağrıdan hareket bile ettiremiyordum. Birden yanımda cananım belirdi. Tabi ki ona böyle söylemiyorum. İçimden ve sessiz. En azından şimdilik.
" Cem bana söylemek istediğin bir şey var mı?"
O an aklım uçup gitmişti. Neyi öğrenmişti ki? Bide şu kaşları çatık ve ciddi ifadesi yok mu? Beni benden alıyodu valla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
geçmişin izleri
Roman d'amourbir anne, sevdiklerini korumak çocuklarını kendi geçmişinin izlerinden korumak için canını bile verebilecek biri. 3 çocuk, kendilerini bırakıp giden bir babaya ne kadar nefret besliyorlarsa, ne olursa olsun onları bırakıp gitmeyen ailelerine o kadar...