Gülsüm artık kabullenmişti evleneceğini. Artık isyan etmeyecekti, asi davranışlar sergilemeyecekti. Hayat ona hiç gülen yüzünü göstermemişti. O hep iyi olmasına rağmen yabacak bir şeyi yoktu, çünkü hayat kötüydü bir kere. Ne yapabilirdi ki?" Hayat bu ya acısıyla da, tatlısıyla da bizimdir." deyip kabullendi gülsüm. Aslında elinden bir şey gelmiyordu gülsümün, bu yüzden kaderine boyun eğmişti. Artık yorulmuştu genç kız. İstediklerini yapamamaktan, dinlenilmemekten, ve en önemlisi de kız olmaktan yorulmuştu. Neden hep erkeklere öncelik verilirdi anlamıyordu genç kız. Erkekler neden bu denli önemliydi ki? Çalışıp para kazandıkları için mi?
" Sanmıyorum" yine kendi kendine konuşmuştu. Çünkü onu kendinden başkası dinlemiyordu.
Çalışmaksa, kadınlar iki katı çalışıyorlardı. Her zaman yükleri daha ağır oluyordu kadınların. Kimisi tarlada, kimisi ise bağda - bahçede çalışıyordu. Bunlar yetmezmiş gibi bir de ev işleri ve çocuklarıyla ilgilenmek zorundalardı. Evet. Hayat onlar için bi hayli zordu ama bir gün onlarında yüzü gülecekti. Buna en çok inananlardan birisi ise gülsümdü. Ne olursa olsun inancını ve umudunu asla kaybetmemeliydi ki gelecek hayellere yer kalsın...
" Hayat bazen bizler için oldukça zor olsada, inanç ve umut kalbimizin bir köşesinde mutlaka vardır. Önemli olan onu nasıl kullanacağımızdır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
geçmişin izleri
Romancebir anne, sevdiklerini korumak çocuklarını kendi geçmişinin izlerinden korumak için canını bile verebilecek biri. 3 çocuk, kendilerini bırakıp giden bir babaya ne kadar nefret besliyorlarsa, ne olursa olsun onları bırakıp gitmeyen ailelerine o kadar...