2. bölüm

192 37 2
                                    


Kitabımı okuyan arkadaşlarım. Eğer kitabıma yeni başladıysanız size söylemem gereken tek bir şey var. Arkadaşlar kitaba başladığınızda 3. Bölümden itibaren var olduğunu göreceksiniz. Bunun nedeni ilk kitabımın teknik bir aksaklıktan dolayı yayınlayamadığımdır. Sizden özür diliyorum ve affınıza sığınıyorum. Ama okumak isterseniz ilk kitabımın da ismi aynıdır. Eğer okumak isterseniz adımın kitabın yanında yazdığını göreceksiniz. Tekrardsan özür diliyorum sizlerden...
İlk kitabımda iki bölüm bulunmaktadır....

Sizlere iyi okumalar canım arkadaşlarım.....

****

Şu son zamanlarda her şey üst üste gelmişti. İlk önce annesinin evlenmek hakkındaki bitmek bilmeyen ısrarlı konuşmaları, sürekli onu izleyen bir grup sosyopatın sapıkça bakışları, ve yeğeninin ona anne demesi. Üstelik gördüğü rüyada cabası.

" İyikide görmüşüm ben o rüyayı" demişti gülsüm.

Evet bunu söylemişti, eğer o rüyayı görmese ölmek istemenin ne kadar aptalca bir fikir olduğunu öğrenemeyecekti ve hayatında ilk kez kaybetme korkusunu tatmıştı. Ömrü boyunca böyle korkmamıştı. Ben olmazsam ardımdakilere ne olur? diye hiç düşünmemişti.

****

Gülsüm bu sıkıntılarının ardından 2 ayı geride bırakmıştı. Abisinin mutlu bir evliliği vardı, ablası ise tekrar hamileydi, herkes mutluydu. Peki ya gülsüm? O mutlu muydu? Hayatın her gün ona sunduğu zorlukları aşabilecek miydi? En önemliside buna dayanacak güç ve cesareti kendinde bulabilecek miydi? Her şeyden habersiz günden güne büyümeye devam ediyordu genç kız.

***

Gülsüm ilk doğduğunda neredeyse beyaza yakın saçları vardı, ama büyüdükçe saçları koyulaşmış ve açık kahverengiye bırakmıştı rengini. Şimdi boyu normaldi, yaşıtları gibi ne uzun nede kısaydı. Omzunda olan açık kahve tonundaki saçları, yeşil ve mavinin hakim olduğu badem gibi gözleri, hafif kumral ten rengi, uzun kirpikleri ve incecik kalemle çizilmiş gibi kaşları.....
Kısacası her erkeğin hayallerini süslüyordu gülsüm. Bu güne kadar annesi ona kimi önerdiyse hep " Hayır" cevabını duymuştu. Kimseyi istemiyordu gülsüm. Hiç birini tanımıyordu. Annesine hayret ediyordu,kendisi tanımadığı biriyle evlendi diye kendiside öyle evlenmek zorunda değildi. Zaten kimseyi de tanımak istemiyordu orası ayrı. Biliyordu ki, zaman ona insanların nasıl iki yüzlü olduğunu göstermişti. İnsanlar çoğu zaman başkalarının görmek istediği yüzünü ortaya çıkarır ve aslını saklardı. Bir diğeri ise yüreği ne ise hareketleri ve huylarıda oydu. Bu tür insanlara çok az rastlanırdı, çünkü biliyordu ki hiç bir kişi annesinin karnından kötü doğmazdı. Kötü olmanın en büyük etkeni çevreydi. Kişi çevreden ne görürse onu uygulardı.....

" Hayat bazen iyi birini bile hiç olmadık yerlere sürükleyebilir"

geçmişin izleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin