İlk yakınlık

780 45 2
                                    

... Beni baştan aşşağı süzdü.

-Merhaba, Ayesha.

-Merhaba, öğretmenim.

-Şimdii..

Bir anda duraksadı. Ben merak ve şaşkınlıkla gözlerine bakarken o düşünceyle etrafa göz atıyordu. Dudaklarını yaladı ve gözlerini bana çevirdi.

-Edebiyat öğretmeni olmama rağmen cümle kuramadım bir an.

Bıyık altından güldüm. Fark etti ve o da dudaklarını tutamadı ve hafifçe gülümsedi. Ciddiliğinin bozulduğunu anladığında öksürdü ve anında ciddileşti.

-Aslına bakarsan onemli bir konu. Sabah moralin bozuktu. Konuşmak ister misin ?

-Bu konuları çok paylaşabiliyorum diyemem. Zorlanıyorum ve takılı kalıyorum. Deneyebilirim yine de.

-O hâlde konuşalım. Eve en geç ne zaman gidebilirsin ?

- En fazla 15 dakika civarı durabilirim.

-Uzun konuşmak istersen seni evime davet edebilirim.

Tek nefeste kurduğu cümle tüylerimi diken diken etmişti. Şaşkınlıkla ona bakarken..

-Güvenmiyor musun?

-Çok şaşırdım sadece.

-Cevabın nedir?

-Aileme ne diyeceğim?

Elimdeki telefonu vermemi işaret etti. Şifresini açıp eline verdim. Rehberime girdi ve annemi aradı. Çok samimiydik sanki. Yıllardır tanımıyormuş gibi. Annem gibi..

Ben dalmışken o telefonda bir şeye takılmış bakıyordu. Kendime geldim ve telefona baktım. Ekranda ki "üvey annem" yazısı dikkatini çekmişti. Olayı toparlamak için:

-Şey.. Ailem.. Aa.. Onları-

-Anladım.

Sesi yumuşaktı. Arama tuşuna bastı. Ben ona bakarken o hiç bana bakmadı bile. Yan tarafa döndü etrafa bakındı ve koluma girdi. Telefonu kulağına dayamış beni bir yere götürüyordu. Endişeli gibiydi. Bahçeye indik hızlıca. Beni banka oturttu. Çantasını çıkarıp yanıma koydu ve çalan telefonu bekliyordu. Telefon kapanınca bana döndü:

-Babanı arayabilir miyim?

-Tabii ki.

Rehberde babamı buldu ve aradı. Telefonu yanağına dayadı yeniden. Telefon açıldı ve bir şeyler dedi, çok anlaşılmadı. Ardından bana tekrar döndü :

-İzin aldım. Gidelim.

-Teşekkür ederim.

Gülümsedi. Mutlu gibi gözüküyordu. Birlikte yürümeye başladık. Kapıdan dışarı çıktık. Biraz yürüdükten sonra siyah jeep'ine ulaştık. Anahtarla kapıyı açtı ve çantamı çıkarıp ikimizinde çantasını arka koltuğa koydu. Benim kapımı açıp içeri girmemi işaret etti. Heyecanla yüksek bir adım attım ve arabaya bindim. Kapıyı kapatmaya yeltenirken kapımı kapadı ve arabanın diğer tarafına geçip içeri geldi. Anahtarı sokup çalıştırdı. Ben ona hayranlıkla bakarken titrediğimi fark ettim. Çok şaşırdığımı ona belli etmemeye çalışırken dudaklarımında titremesi onun dikkatini çekti. Bana baktı ve hemen gözünü yola çevirdi. Tekrar dönüp :

-Hey sorun nedir?!

Sesim çıkmadı sessizliğin içinde kafamı yere eğdim. Trafik lambasına denk gelince durdu ve çenemde başımı yukarı kaldırdı. Gözlerimin içine baktı.

-Şaşırmış gibisin. Anlıyorum pek etik değil ama sende anlayamadığım bir büyüklükte merak uyandı içimde.

-Nasıl bir merak ,anlayamadım?

-Yaşadıklarına dair diyebilirim. Şimdi boşver bunları eve geçince konuşacağız.

Başımı salladım. Gülümsedi ve yanaklarımı sıktı. Arabayı sürmeye devam etti. Ben bir yandan onu bir yandan dışarıyı seyrediyordum. İçimde tuhaf bir kıpırtı oluşmuştu. Bunu fark etti. Aslında basit gibi görünen ama birçok kişinin fark edemeyeceği şeyleri o anlamıştı. Tuhaftı ama hoştu. Düşüncelere daldım. Telefonuma ulaşmak için arkaya koltuğa doğru uzandığımda eteğimin açıldığını fark ettim. O da bunu anında fark etti ve ani bir hamleyle bir eli direksiyonda diğer eli eteğimi aşşağı çekmeye çalışırken buldu kendini. Araba sarsılırken eteğimi tutan eli kalçama değmişti. Çantamı alıp yerime oturdum ve hemen :

-Özür dilerim, yanlışıkla oldu. Gerçekten çok üzgünüm sadece kapatmak istemiştim.

-Önemli değil, teşekkür ederim.

Yüzü asıldı gibi oldu ama arabayı sürmeye devam etti. 15 dakika cıvarı sonunda iki katlı sade ve tatlı bir evin önünde durduk..

Devamı yarın..

The Gap My Teacher CompletedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin