..... İlk birkaç saniye gözlerim kapalı ne olduğunu anlamaya çalıştım. Saç dibime dokunan her neyse tüylerimi diken diken etmişti. En son kafamı kaldırmaya karar verdim. Dağınık saçlarım ve baygın gözlerimle başımı yavaş yavaş kaldırdım. Gözlerimi ovaladım ve sıramın yanında bir kadın vardı. Sanırım herkesin konuştuğu o öğretmendi. Bakakaldım ve birkaç saniye gözlerimi ayırmadan ona baktım. Kahverengi ,bukleli kısa saçlarını hafif bir topuz yapmış ve birkaç tel saçı alnından dudaklarına süzülüyordu. Beyaz teniyle saç renginin uyumunun yanında beyaz kumaş pantalonu ve de lacivert salaş gömleğide çok uyumluydu. Gömleğinin iki düğmesi açıktı ve boynundan ince zincirli bir kolye sarkıyordu. Ben hâlâ onu incelerken pembe ,dolgun dudaklarını oynatıp bir şeyler söylüyordu. Dalmışım. Ah kafam.
Ellerini alnıma koydu ve ateşimin olup olmadığını kontrol etti. Ardından ;
-Bir sorun mu var ?
Kendime gelemeden ses tonunun güzelliğine ve diksiyonunun akıcılığına kapılmış bulundum. Dalıp giderken bir anda kendimi toparladım ve saçlarımı düzeltip ;
-Ah.. Sadece dalıp gitmişim, üzgünüm.
-Bir sorun olursa yanıma gelebilirsin. Artık buradayım.
-Tamam, çok teşekkür ederim.
Bir şey demeden sadece dudaklarını kıvırdı ve omzumu sıvazladı. Masasına doğru yürüdü, koltuğuna oturdu ve sağ bacağını sol bacağının üzerine attı. Onu izliyordum. Kendi kendime "neden bu kadar daldım ki ben? " diyerek söylendim. Tekrar gözlerimi ovalayıp çantamı açtım ve defter ve kitapları çıkarıp masanın üzerine koydum. Sınıftaki gevezeler öğretmene saçma saçma sorular yöneltti.
Bazı uğultular :
-Hocam! Kaç yaşındasınız?
-Hocam! evli misiniz?
-Hocam ! Adınız nedir?Sınıftaki gruplaşmalar arasında bir grup :
-Ayesha hocaya yürüdü resmen o nasıl bakıştı. Hahahhaa
-Harbi ben olsam rahatsız olurdum.
Öğretmen bir anda ellerini masaya vurdu ve herkes sesini kesti. Arka sırada gruplaşan öğrencilerin yanına yürüdü.
-Sözlerinize dikkat edin! Ayrıca Rahatsız edici bir taraf da göremiyorum.
Başlarını salladılar. Sandalyesine yürüdü ve masasının üzerinde ki tebeşirleri aldı. Büyük bir başlıkta "roman" yazdı. Sınıfa doğru döndü ve kulaklarının arkasından düşen saç tellerini kulağının arkasına koydu. Ellerini birleştirip;
-Evet, dördüncü ünitemiz romanlar. Herkes ders kitabından sayfa 150 de olan "Üç İstanbul" metnini okusun.
Herkes büyük bir sessizliğe büründü ve kendini metne verdi. Ben ise bir yandan metni okuyor diğer yandan göz ucuyla onu izliyordum. İçimden "Bu kadına neden bu kadar bakakaldığımı anlamış değilim" diyerek söyleniyordum. Artık ona bakmamak için kafamı tamamen kitaba gömdüm ve metni okudum. 10-15 dakikalık bir süre sonunda herkes metni bitirdi ve metin hakkında konuşmaya başladık. Ders böyle ilerlerken zil çaldı ve herkes sınıftan Alalecele çıktı. Sınıfta ben , o ve masasına kafasını koyup uyuyan bir kız vardı. Öğretmen çantasından "Jane Austen - Aşk ve mantık" Kitabını çıkardı. Kahvesini yudumlarken bir yandan sayfaları çeviriyordu. Başının üzerine çıkarmış olduğu gözlüğü burnunun üzerine düştü ve gözlüğü düzeltip saçlarıyla oynadı.
Ben ise ellerimi yanağıma dayamış pencereden dışarı bakıyor gibi gözüküp onu izliyordum. Sonunda beni fark etti ve gözlüğün üstünden bana baktı ve gülümsedi. Beni eliyle işaret ederek çağırdı. Sıramdan kalktım ve yanına gittim. Gözlüğü çıkarıp ;
-Sınıfta denilenlerden rahatsız oldun mu?
-Hayır olmadım. Alıştım artık onlar hep böyle davranırlar.
-Hep mi süzersin öğretmenleri?
*dudakları kıvrıldı*-İlk defa oldu çok özür dilerim. Gerçekten düşündüğünüz gibi değil.
*panikledim*-Şşş .. tamam sorun yok.
Ellerini yanaklarıma koydu ve baş parmağıyla hafifçe yanağımı okşadı.
-Kızarmışssın. Hasta mısın yoksa çekindiğin için mi?
Başımı kaşıdım ve başımı eğip gözlerimi kaçırdım.
-Hasta olabilirim.
-Üşüttün mü? Yanımda ilaç var ister misin?
-Olur. Teşekkür ederim.
Masanın üzerinde ki çantasını açtı ve elini çantanın içine sokup ilacı aradı. Bana dönüp;
-Burada yok arabada kalmış. Gidip alacağım gelmek ister misin? Hava alırsın.
-Ama dışarısı çok soğuk.
Sandalyeden kalktı ve sandalyeye astığı ceketini gösterdi. Başımı salladım ve ceketi almaya yeltenirken ceketi kendisi alıp bana giydirdi. Çantasını aldı ve sınıfa yeni giren birkaç öğrenciye sınıfa bakmasını tembihledi. Birlikte çıktık ve merdivenlerden inip bloktan çıktık. Bahçe kapısına yürüdük. Güvenlik kapısını açtı ve bir şeyler dedikten sonra bana döndü ve gel işareti yaptı.
-Nasıl geleceğim?
-Araba yakın izin aldım.
Başımı salladım ve arkasından yürüdüm. Biraz yürüdükten sonra çantasını tek kolundan çıkarıp fermuarı açtı ve arabanın anahtarını çıkardı. Fermuarı kapatırken anahtar elinden düştü. Anahtarı almak için eğildiğimde sol taraftan hızlı bir araba geldiğini gördüm. Tam çekilecekken arka kolumdan tuttu ve kendine çekti. Ani bir hamleyle ona çarptım. Arkamı dönüp ona baktım ve o da kollarımdan tutup ;
-iyi misin? Ah bu arabalar nefret ediyorum. Bir şeyin var mı?
Paniklemişti. Yerinde duramıyordu ve bir şeyler demeye devam ediyordu. Sakinleşmesi için ona sarıldım. Şaşırdığını hissetim ve bana sarılmamasına ragmen aramızdaki boy farkından dolayı başımı göğsüne yasladım. Sarılmaya devam ettim. Kendine geldi ve o da bana sarıldı. Başımı okşadı. Bir süre sonra başımı kaldırdım;
-Ben iyiyim. Lütfen sakin olun. Benim sorumluluğumu aldınız ve bana birşey olucak endişesiyle korktunuz. Önemli değil.
-Sorun sorumluluk almak değil. Sana birşey olsun istemedim.
Birbirimize gülümsedik. Başımı okşadı. Arabasına doğru yürüdük.
Devamı yakındaa..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Gap My Teacher Completed
Romance!! HİKAYEDE BULUNAN KARAKTER REŞİTTİR !! !! EŞCİNSEL KONULU !! Bu hikaye genç bir kızın okuldaki kadın öğretmeniyle karışık ve drama içeren ilişkisini konu alıyor. [ Sevebileceğin bir konu ise denemeni tavsiye ederim. ]