2. Kısım

644 32 2
                                    

.... Arabayı durdurdu ve kapı kilidini açtı. İnip benim oturduğum kapıya yöneldi ama o gelmeden indim ve kapıyı kapattım. Gülümsediğini hissettim ama anlamamış gibi yaptım. Evi işaret etti. Herşeyi işaret ediyordu ama ben zaten ne yapacağımı iyi biliyordum. Önünden kapıya doğru yürüdüm. Yanıma geldi ve arka koltuktan aldığı çantalarımızı koluna takmıştı. Kendi çantasından anahtarı çıkardı ve kapıyı açtı. Önden o girdi ve :

-Evin dağınıklığı için üzgünüm. Yine de gezmek ister misin?

-Olur.

Çok merak etmiştim. Merakla peşinden dolanıp evi inceledim. Çok zarif ve eşsizdi. Evin dağınıklığı bile kötü bir görüntü oluşturmamıştı. Evi gezmeyi bitirdikten sonra alt kata indik. Ben koltuğa oturdum o :

-Üzerine bir battaniye getireyim sen de uzan sonra konuşuruz.

-Çok uzun kalamam fakat.

-İzin aldım. Bu kadar endişeli olma.

-Peki.

Uzandım ve onu bekledim. Üşüyordum sabah belime vuran rüzgar üşütmeme sebep olmuştu. Tir tir titrerken battaniyeyi getirdi. Üzerimi örttü ve ellerini alnıma koyup ateşime baktı.

-Çok ateşin var. Ama üzerini çok örtme.

-Niçin?

-Ateşin sıcaklıkla beraber iyice yükselir. Üzerini biraz açıp soğuk havayada katlanmalısın.

-Çok üşüyorum ama.

-Biliyorum ama ateşin geçince üşümeyeceksin birde öyle bak.

-Haklısınız.

Başımı okşadı. O kadar hafif okşuyordu ki resmen içimde bir şeyler kıpırdıyordu. Ona aşşağıdan baktım ve o da bana baktı bir anda :

-Kahve yapıp geleceğim.

Dedikten sonra mutfağa doğru gitti. O görmeden battaniyeyi kulaklarıma kadar çektim. Battaniye bacaklarımın arasında resmen kendimi kundaklamıştım. Ben ısınmaya çalışırken ayak seslerini duydum. Bir anda Koltuğun arkasında belirdi. Korktum ve o da güldü. Yanıma gelip masaya kahveyi koydu ve :

-Üzerini örttüğünü gördüm. Bir faydası yok. Geçmesi için biraz üşüyeceksin.

-Ama..

-Şşş..

Üzerimi açtım ve doğruldum. Masanın üzerindeki kahveyi iki elimle kavradım ve küçük bir yudum aldım. O da bacağını bacağının üzerine atmış beni izliyordu. Kahveyi bitirene kadar pek konusmadık. Hastalığımdan ve okuldan ibaretti konular. Kahveyi bitirdim ve sırtımı koltuğa yasladım. Kendime sarıldım ve tekrardan titredim. Elinde ki telefonu yanına koydu ve benim olduğum koltuğa oturdu. Yanıma yaklaştı ve bana döndü. :

-Konuşmaya başlamak ister misin?

-Evet, başlayalım.

Ellerini birleştirdi ve sırtını dayadı. Anlatmaya başladım.

(Size özet geçeyim. Annem beni 6 yaşında terk etti ve babamın şiddetine bıraktı. Babam iğrenç bir insan ama biraz da olsa beni önemsediği için onun fikrine nazaren benim bir anneye ihtiyacım vardı ve yeni bir kadınla evlendi. Kadın bana babamın yanında iyi davransada babam yokken o kadar da iyi sayılmazdı. Bunun yanında sevgi nedir? Bilmem. Ailemden görmedim de öğrenmedimde. Kendi kişisel sorunlarımla birleşince de bazı zamanlar tetiklenmenin etkisiyle panik atak tarzı seyler yaşıyorum.)

(Hikaye daha uzun ama kısa geçtim)

Duyduklarının etkisiyle suratının düştüğünü fark ettim. Birkaç saniye duraksadı ve yüzüme dahi bakamadı. Ani bir hamleyle bana sımsıkı sarıldı. Sırtımdaki elleriyle yavaş yavaş sırtımı okşuyor aynı anda kafasını omzuma gömmüş durumdaydı. Dakikalarca birbirimizi bırakmadan sarıldık. Hayatımda bana bu kadar sıkı sarılan birini görmemiştim. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Bunlar üzüntüden değildi, mutluluktandı. Islaklığı fark etti hemen kollarını çekip yüzüme baktı. Gözyaşlarımı sildi. Alnımdan öptü ve ellerimden tuttu.

-Neden ağladığının farkındayım. Diyebilecek çok şey var ama ne denilir bir fikrim yok. Şuan sadece diyebileceğim tek şey seni koruyacağım.

Yakın zamanda yeni bölüm..




The Gap My Teacher CompletedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin