"Hadi tişörtünü giy."
"Giymek istemiyorum."
"O niye?'
"Sana kolaylık olsun diye." derken elim vücudunda geziyordu.
"Şimdi anladım derdini."
"Anladıysan rahatlatsana beni."
"İddiali hâlini çok seviyorum."
"Oyalanmak istemiyorum." dedim ve kucağına zıpladım. Kalçalarımdan beni sardı.
"Emin misin? İçerde Beomgyu'n varken."
"Ya Heeseung."
"Tamam tamam özür dilerim."
"Hayır ya istemiyorum." Dudağıma eğildi ama ben çekildim. Kucağından indim.
"İstemiyorum."
"Dalga mı geçiyosun Jaeyun?"
"Sen dalga mı geçiyosun Heeseung? Sadece arkadaş manasında konuşuyoruz diğer manalarda konuşmamıza imkan bile yok. Şimdi gelmiş o konuyu açıp mahvediyorsun anı."
"Tamam haklısın, özür dilerim."
"İstemiyorum." dedim ve tişörtümü giyip odadan çıktım. Taehyun ve Beom oturmuş koyun koyuna bir şeyler izliyorlardı. Onları es geçtim ve mutfağa gittim.
Dolabı açtım ve içmek için bir şeyler bakınmaya başladım.
İki kol belimi sardı.
"Özür dilerim."
"Dileme."
"Bu yüzden sevgilinle aranı mı bozacaksın?"
"Aklıma girmeye çalışma. İstediğim şey hatanı fark etmen."
"Ama farkındayım sevgilim. Özür dilerim seni kırabileceğimi düşünemedim ben cidden."
"Nasıl düşünemiyorsun anlamıyorum ki."
"Uzatmayalım sevgilim."
"Neyi uzatmayalım? Her şeyi kıskanıp bunlar yüzünden anlarımızı mahvediyorsun farkındasın di mi?"
"Jaeyun."
"Heeseung. Beni kıskanmanı seviyorum ama bu yüzden bir şeyleri mahvetmenden nefret ediyorum."
"Ne oldu bir anda bana karşı bir nefret mi birikti içinde Jaeyun? Kus içindeki tüm nefreti rahatla."
"İçimde sana karşı bir nefret biriktiği falan yok. Sadece durmadan aynı şey yaşanıyor. Sen beni kıskandığın için mükemmel bir zamanımız mahvoluyor ve özür diliyosun. Özür dilemeni istemiyorum ben özür dilemek işe yaramıyor. Özür dilemek yerine cidden hatanı fark etmeni ve yapmamanı istiyorum."
"Ağlıyor musun?"
"Bilerek olmuyor." dedim ve kenardaki sandalyeye oturup sinirden ağlamaya başladım.
Kollarını bana sardı. "Haklısın sen cidden haklısın. Sana söz veriyorum aynı şeyi tekrarlamayacağım ve tekrar söz veriyorum seninle konuşurken hassas olduğunu bilerek konuşacağım çünkü seni üzmek isteyeceğim son şey."
Ağlamaya devam ediyodum. "Ağlama lütfen."
Kollarımı sonunda dayanamayıp ona sardığımda beni daha sıkıca sarmaya başladı.
"Film izleyelim mi dördümüz?"
"Olur." dedim burnumu çekerek.
"O zaman 25 yaşındaki bebeğimi kucağıma alma zamanı." dedi ve der demez beni kucağına alıp ayağa kalktı.
Kafamı omzuna gömdüm. "Ağlamıyosun di mi?"
"Hayır ağlamıyorum."
"Ağlama, benim yüzümden ağlama lütfen."