"Sen ne aldın?"
"Hiçbir şey."
"Nasıl hiçbir şey?"
"Öylesine gittim. Bir şey bulamadım."
"İyi neyse."
"Sen niye eve geldin?"
"Telefonunu açmayınca merak ettiğim için olabilir mi acaba?"
"Bunun için işten çıkmana gerek yoktu. Taehyun'a söylemeliydin."
"Taehyun bana söyledi zaten ama ben istemedim."
"Niye?"
"Ben bakmak istedim, bir niyesi yok."
"Peki sevgilim, istediğin gibi olsun." dedi ve elimi tutup dudaklarına kaldırdı. Elime küçük bir öpücük bıraktı.
"Heeseung."
"Efendim sevgilim?"
"Kafanı kaldırsana bi." dediğinde yüzünü bana kaldırdı.
"Ne oldu?"
Elimi dudağının kenarına koydum.
"Bu ne?"
"Ne ne sevgilim?"
"Dudağın patlamış."
"Dudağım mı patlamış?"
"Bilmemezlikten gelme. Bu ne dedim."
"Dudağımı çarptım."
"Nereye?"
"Camın altına."
"Ne? Nasıl çarptın oraya, saçmalama."
"Sevgilim neden saçmalıyım? Camda sigara içerken elim kaydı bir an dudağımı çarptım."
"Yalan söylemiyosun di mi?"
"Hayır."
"Üfle bi."
"Niye?"
"Üfle dedim." dediğimde hafif üfledi. Aldığım kokuyla yüzümü buruşturdum.
"Cidden içmişsin."
"Yani sana niye yalan söyliyim sonuçta."
"Bilmiyorum."
"Dur yoksa sen hala o adam yüzünden benden mi şüpheleniyorsun?"
"Konu sen olunca ne yapıcağını kestiremiyo insan Heeseung."
"Jake."
"Yalan mı?"
"Değil, doğru."
"Ne?"
"Ne ne?"
"Adama bir şey mi yaptı-"
Zil çaldı.
"Kim geldi?"
"Kapıyı açmadan soruma cevap ver."
Yüzüme eğildi ve elini çeneme yerleştirdi.
"Adama hiçbir şey yapmadım keza yapmış olsaydım anlardın zaten." dedi ve eğilip dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu ve geri çekildi.
"Hadi kapıyı açalım."