Gördüğüm görüntüyle öğürerek ayağa kalktım.
Öğürerek tuvalete gittiğimde kafamı tuvalete eğdim ve kusmamak için kendimi tuttum.
Arkamdan gelen Heeseung'a döndüm ve bağırdım.
"Neden yaptın bunu!?"
"Sana dokunması hiç hoşuma gitmedi."
"Heeseung, ben sana onun bana dokunduğunu hiç söylemedim."
"Ama sonuçta ikimiz de sana dokunduğunu biliyoruz."
"Nerden biliyosun?"
"Bilirim ben." dedi ve elini saçlarıma çıkardı.
Elini tuttum. "Nerden bildiğini sordum."
"Seni izliyordum diyelim."
"Ne diyosun sen!?"
"Gizli kameralardan değil, merak etme. Yazılım becerilerim baya gelişmiştir. Toplantınızdaki kameraya bağlanmam beş dakikamı falan aldı."
"Neden yine beni izliyodun!?"
"Çünkü seni rahatsız ettiğini söyledin. Ben de cidden ne yaptığını görmek için kameraları kullandım."
"Beni çok korkutuyorsun."
"Ne?"
"Korkuyorum senden."
"Dalga geçiyosun di mi?"
"Hayır, dalga geçmiyorum. Senden çok korkuyorum."
Güldü ve bana doğru eğildi. "Saçmaladığını farz ediyorum."
"Elini çek." dediğimde yüzündeki gülümseyen ifade düştü onun yerine yüzüne ciddi bir ifade takındı.
Hafif kafasını eğdi.
"Jaeyun işleri zorlaştırmasak mı sevgilim?" dedi ve tekrar elini bana uzattı.
Ayaklarımla kendimi geriye ittirdim.
"Elleme beni."
"Siktir."
"Çek elin-"
"Niye korkuyosun benden? Sana bir şey yapmadım ki Jaeyun."
Gözleri açılmış bana bakıyorlardı.
"Niye yaptın?"
"Çünkü seni rahatsız etti. Ben sana bunu zaten söyledim sevgilim." dedi ve üstüme geldi.
"Uzak dur dedim."
Elleriyle yüzünü kapatıp gülmeye başladı.
Yavaşça yere oturdu.
"Galiba kafayı yiyorum Jaeyun."
"Ne?"
Ellerini yüzünden çekti.
"Susmuyo. Burdaki susmuyo biliyo musun?"
Parmağıyla kafasını işaret etti ki.
"Susmuyolar Jaeyun."
"Heeseun-"
Yüzünü tekrar elleriyle kapattı ve yüzünü yere dayadı.
Ellerini yüzünden çekti ve kenarlara koydu.
