Kapıyı açtığımızda yüzü fazlasıyla ciddi ve sinirli gözüken Beom ve Heeseung'a korkuyla bakan gözleriyle Taehyun vardı.
Heeseung'a kafamı çevirdiğimde aynı şekilde bakmaya başladığını gördüm.
"Ne bok yediniz siz?!"
"Heeseung?" dedim ve Heeseung'a döndüm.
"Sevgilim sakin olur mus-"
"SUS TAEHYUN!"
Beom'a geri döndüm.
"Ne oldu?"
"İçeri geç Taehyun."
Taehyun yavaş ve küçük adımlarla içeri geçtiğinde Beom arkasından ittirdi.
Taehyun Heeseung' un yanına geldiğinde eliyle bittik biz anlamında bir hareket yaptı.
Beom da içeri girdiğinde kapıyı kapattı.
Beraber salona geçtiğimizde Heeseung ve Taehyun koltuğa oturdu. Taehyun korkudan koltuğa sinmiş gibiydi.
"Ee Heeseung? Sen mi anlatırsın sevgiline yoksa ben mi anlatayım?"
"Beom-"
"SUS DEDIM TAEHYUN."
"Neyi anlatmamışsın bana Heeseung?"
"Ya anlatıcaktı-"
"Napmışlar biliyo musun Jaeyun? Beni eskiden rahatsız eden birini ve bir adamı daha yanında kaçırmışlar."
"Ne?"
"Bi de öldüresiye dövmüşle-" derken gülmeye başladım.
"Ha?"
Gülüp Heeseung'un yanına gittim.
Elimi dudağının kenarına koydum. Şaşkın gözlerle bana bakıyodu.
"Oy sen bi de dayak mı yedin?"
"Ne?"
"Yalancı."
"Jae-"
Yüzüne indirdiğim yumrukla sustu ve kafasını çevirdi.
"Diğer yaran da benden olsun."
Çenesini tutarak kafasını bana çevirdi.
"Ne istiyosun? Eski şeyleri tekrar yaşamak mı?"
"Hayır istemiyorum tab-"
"Neden bana yalan söyleyip duruyosun o zaman? Neden verdiğin sözü tutmuyosun?"
"Özür dilerim."
"DİLEME ÖZÜR FALAN, İSTEMİYORUM ÖZRÜNÜ."
"Yemin ederim özür dilerim sevgilim."
Ellerimi tuttu. Elleri titriyodu.
"Yalvarırım tekrar bırakma beni. Bizi kaderimizden ayrı tutma sevgilim."
Ellerimi geri çektim.
"Aptalsın Heeseung ama ben de gidemem. Parmağımda yüzüğün var."