• 2. Bölüm •

57.1K 2.6K 994
                                    

“ÂLEM GÜZELİ”

«2. BÖLÜM»

‘‘CEHENNEM'E GERİ DÖNÜŞ’’

İlk 3-4 bölüm bu şekilde detaylı ve az diyaloglu ilerleyecektir. Ardından olaylara başlayacak ve olayları işleyip, daha fazla diyalog okuyacağız. Az daha sabır lütfen.

En altta bulunan yıldıza basıp parlatmayı ve satır aralarına bol yorum yapmayı unutmayın lütfen.

☽❯────「 ☘」────❮☾





A

smin;

Derler ki; İnsan tatmadığı bir duyguyu tarif de edemezmiş. Tıpkı yemediği bir yemeğin, içmediği bir içeceğin tadını tarif edemediği gibi, tatmadığı herhangi bir duyguyu da tarif etmekte oldukça zorluk çekermiş. Hayatta her birimizin tarif edemediği bir, veya birkaç duygu vardır muhakkak. Bırakın nasıl bir his olduğunu tarif etmeyi, ismini söylemekte bile zorluk yaşadığımız bir  duygu, bir his mutlaka olmuştur.

Adını ezbere bildiğimiz ama söylemek bile boğazımızda düğüm düğüm olan bir yumrunun var olmasına sebep olan bir histir o. Kalbimizi acıtan, aklımızı meşgul eden, yüreğimizi dağlayan ve çoğu zaman keşke'lerimiz ya da belki'lerimiz olan bir duygudur o.

Anlat denilince saatlerce dur durak bilmeden ondan bahsedebileceğimiz ama sus denilince de içimizde kuru birer kabuk parçasından ibaret olan o yarayı sivri, uzun tırnakları ile acımadan kazıyan bir duygu, bir his.

Benim de içimde yıllar yılı var olan, şimdilerde kabuk bağlamış ama ondan bahsedilince bile sızım sızım sızlayıp, ince bir çizgi halinde yüreğimi dağlayarak kanayan bir yaram vardı. Kanını akıttığı yeri kor gibi yakan bir yara..

Adı mutluluk olan, ağzımda acı bir tat bırakan, kalbimde kanamak için an kollayan bir yara, aklımda düşüne düşüne bir hâl olduğum, yüreğimde ise kuytu köşelerde saklanmış küçük çocuğun gözyaşlarına sebep olan bir duygum vardı.

Kırık dökük, acı ve buruk..

Bana bu duyguyu anlat deseler bıkmadan usanmadan saatler boyunca çocukluğumu nasıl mahfedip beni, aklımın kuytu köşelerinde hayata küskün o çocukluğumla baş başa bıraktığını ve henüz ben doğmadan önce bile hayatımın iplerini eline sıkı sıkıya dolayıp boynumu o yağlı urgana benzeyen ipe  nasıl doladığını anlatırdım.

Ama en çok da acımasının ve merhametinin olmayışından dert yanar bir tek de ona ağlardım.

Bir damla sıcak göz yaşı kapalı göz kapağımdan akıp yanağıma doğru kıvrımlı bir yol çizdiğinde içten içe hâlâ kaderime dert yanıyor, hayatıma isyan ediyordum. Mutluluk denen duygu bir kez olsun hayatıma uğramamıştı. Nasıl hissettirdiğini bilmemekle beraber hayatımın bir kısmını -ki bu bir kısım bir gram sevgi için dilenebilen çocukluk yıllarımdı- bu duyguyu hissedebilmek için harcamıştım.

Çünkü bende hayatımda bir kez olsun çocuk olmak, sıradan bir çocuk olmak istemiştim. Bu isteğim çoğu insana komik gelebilirdi ama ben hayatımda bir kez olsun çocuk olmak, insan olmak, herhangi bir canlı olmak veya onlara davranıldığı gibi bir muamele görmek istemiştim. Hayatımda yalnızca bir kere benim de bir canımın olduğunu, benim de o mutluluk denen, sevgi denen duyguyu hissetmeye layık görülebilen bir canlı olduğumu anlasınlar istemiştim.

ŞİKESTE #1 - ÂLEM GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin