GİRİŞ

3.3K 196 89
                                    

ÂLEM GÜZELİ

«GİRİŞ BÖLÜMÜ»

DİLAN ZİNAR

@DilanZinar

☽❯────「 ☘」────❮☾

Aşk, bazen içimizi yakıp kavuran bir ateş, bazen de bizi en derin sulara sürükleyen bir nehirdir.

Kalbi intikam ateşi ile yanıp kavrulan genç adam için o tek hece, üç harf olan kelime yalnızca yıllarca gönlünde var olan o ateşi harlamıştı.

Gökyüzü gözlü bir kadın gelmiş ve genç adama hayatı boyunca ilk defa yaşadığını, bir kalbi olduğunu hissettirmişti. Şimdi öldüğünün bile farkında olmayan genç adam, onu hayata döndüren kadını kaybetmeye, hele ki yıllardır ortadan kaldırmak için uğruna mücadele ettiği 'töre' denilen illet uğruna sevdalısı olduğu kadını kaybetmeye hiç mi hiç niyeti yoktu.

"Dara Ağa? Sen ne yaptığını sanırsın?"
Nişana özel olarak davetli olan aşiretler ağası Şêrzan Ağa yapılan saygısızlık karşısında sessiz kalamamış ve sert bir dille elinde silahı, peşinde bir ordu dolusu adamlarıyla nişan alanını basan Dara'ya seslenmişti.

Şêrzan Ağa iki güçlü aşiretin arasındaki düşmanlığı elbette ki bilirdi. Hatta öyle ki onlarca kez bu düşmanlığı sona erdirmek, sulh yapmak için iki aşiretin Ağa'sını bir araya getirip ateşkes yapmak istemişti. Ama sonuç büyük bir kavga sonucu yaralı bir şekilde evlerine dönen Ağa'lardan başka bir şey olmamıştı. Yaşını başını almış olan Şêrzan Ağa ise en nihayetinde vazgeçmişti bu sulhten.

Şêrzan Ağa'ya saygısı sonsuz olan Dara, yaşlı adam ona seslenince delici ve bir o kadar da öfkeli bakışlarını, kanının öfkeyle kaynamasına neden olan görüntüden zorlukla ayırıp yaşlı adama çevirdi.

Havada asılı olan elinde sıkı sıkıya tuttuğu altın kaplama, işlemeli, büyük, büyük dedesinden yadigâr silahı duruyordu. O silahın namlusu ise tek bir hedefe, büyük bir nefretle yöneltilmişti. Ya o tetik çekilecek ve silahı tutan yaşayacak, ferahlayacaktı, ya da o silah inecek ve büyük bir sevdayla birlikte silahı tutan da ızdırap içersinde ölecekti. Kalbinden büyük bir kurşun yiyecek, onu öldürmeyen bir yara ile acı çeke çeke, günden güne bitecekti..

O an düşünülmeden dile dökülen cümleler asıl gerçekler ortaya çıktığında iki gönlü de yakıp kavuracak ve geriye hiçbir şey kalmayana dek kül edecekti.

Dara düşünmedi. Ya da düşünemedi. Şu anda vücudunun kontrolünü kalbi ele almıştı. Dili lâl olmuş, aklı işlevini yitirmiş ve bedeni kaskatı kesilmişti.

Tüm Mardin'de sözü geçen, tüm aşiretlerin başı olan ve tüm aşiretleri yöneten altmışlı yaşlarının sonunda olan, kır saçlı, yüzü kırışıklıklar ile bezenmiş yaşlı adamın gözlerinin içine büyük bir inanç ve kararlılıkla bakarak dilindeki zehri ortaya döküp, herkesi yakmasını bekledi.

"Ben Dara Kejerân!" dedi bilenmiş bir bıçaktan daha keskin olan ses tonuyla.
Yaşlı adamın gözlerinin içine bakarak devam etti kelimeler yoluyla zehrini akıtmaya.

"Tüm aşiretler, ağalar, Mardin halkı şahit olsun!" dedi göğsü körük gibi inip kalkar ve hâlâ silahı havada tutan eli bir anlığına titrerken. Tüm meydan büyük bir sessizliğe bürünerek genç adamın yemimine şahitlik ediyordu.

"Delâl Âvamir kızı, Asmin Âvamir'i kendime eş, yuvama hanım, aşiretime hanımağa olarak istiyorum." dedi büyük bir kararlılıkla. Dilinden öyle bir dökülmüştü ki, bir an bile tereddüt etmemişti.

Biraz önceye kadar çıt çıkmayan meydanda şimdi ise şaşkın nidalar can buluyor, insanlar şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırıyorlardı. Kadınlar elleri ile ağızlarını kapatmış, erkekler ise çoktan bellerinde, kemerlerine tutunmuş silahlarına davranmışlardı.

Dara son kez büyük bir nefes aldı ve o nefes ile göğsü havalanıp içindeki kuşlar neşeyle kanat çırptı. Az kalmıştı. Çok az..

"Yıllardır tek davam olan kan davamdan da bu izdivaç sebebiyle vazgeçiyorum." dedi bir an içi yansa ve burnunun direği sızlasa da. Sesi güçlü çıkmıştı da, nefesinin titremesine engel olamamıştı. Annesine ihanet ediyordu. Bunu düşünmemeye çalışarak şaşkınlıktan dili tutulan halkın üzerinde kararlı bakışlarını gezdirerek cümlelerine devam etti hız kesmeden.

"Herkes şahidim olsun ki.." dedi kısa bir es vererek. Kalbi göğüs kafesinde sıkışıyor, göğüs kafesi kalbine dar geliyordu adeta. Nefes almak bile güçken devam etmek için kendisini oldukça zorlaması gerekmişti.

Gökyüzü gözlü kadın ve onu ilk gördüğü an o kadının gökyüzünü andıran gözlerinde uçmak için kalbinde durmadan kanat çırpan o kuşlar içindi her şey.
Sevdası içindi her şey..

"Onun gözünden tek bir damla yaş akarsa, o yaşı onu ağlatanın kanına bular, tüm Mardin'i de o kanda boğarım!" dedi keskin bir ses tonuyla. Tereddüt etmemişti. Ya da duraksamamıştı. Kendisinden oldukça emin bir şekilde dimdik ayakta, omuzları dik bir şekilde duruyordu genç adam.

O cümleler ve düşünmeden ettiği yemin birer tabu gibi tüm hayatını, kalbiyle birlikte yerle bir edecekti. Genç adam izlemekten başka hiçbir şey yapamacak ve acı çekerek can verecekti.

Karanlıktı o yeminin ardındaki gelecek.
İsli, sisli, yangınlar ile doluydu.
Gün doğmayacaktı o karanlığın ardından. Gün olmayacak, güneş hiç doğmayacaktı.

Ama öyle bir zaman gelecekti ki; umut, bir yıldızın ışığına tutunup onları aydınlatacaktı. Gün doğmayacaktı genç adam için belki ama gecenin karanlığında, gökyüzünde bir yıldızın ışığında yolunu bulacaktı.

☽❯────「 ☘」────❮☾

@DilanZinar

Instagram - Dilan Zinar
Tik tok - Dilan Zinar
Kitabın resmi hesabı - âlemgüzeliofficial

"DİLAN ZİNAR"

ŞİKESTE #1 - ÂLEM GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin