~Harrenhal~

134 3 0
                                    

Çok ta uzun olmayan bir süre boyunca uçtular. Harrenhal. Gerçek babası ve dedesinin öldüğü yer. Tabi bu gerçeği diğer kardeşlerinden elinden geldiğince saklıyordu. Büyük büyük dedesi Fatih Aegon bu kaleyi Kara Harren ve adamları içerisindeyken yakmış ve çoğunu yok etmişti. Eskiden gri yada kremit rengi olan taşlar Kara Dehşet Balerion'un sıcak nefesi sayesinde erimiş yada siyaha dönmüştü. Diğerleri inmek için harekete geçerken kendisi kalenin etrafında üç tur atmış ve avluya öyle inmişti.

O da indiğinde içeriden Daemon ve Lord kumandan Harrold çıkıyordu.

"- Durum ne ?"diye sordu büyükanne Rhaenys. Hala Meleys'in üzerindeydi bu nedenle sesi yüksek çıkıyordu.

"- Leydi Jayne Arryn 'ın adamları ve başında yeğeni Asthon ile burada. Siz gelmeden hemen önce Üstat bir kuzgun getirdi. Lord Stark ve kendisine bağlı Lordlarla yola çoktan çıkmışlar."dedi . "- Gelin de içeriye geçelim."dedi sakinlikle .

Visenya ejderhasını sevdi ve dalgınca gülümsedi. Dev gövdeden inmesi zamanını aldı. Lord Kumandan o ve diğerleri ile içeriye ilerledi ve kapılar açılırken avluya girdiler. Harrenholl , Westeros'un en büyük kalesiydi. Kara Harren adını verdiği bu kalenin yapımına epey emek ettirmişti ve emeğinin içinde can vermişti. Avludan içeriye girdiklerinde Lord Kumandanın gür sesi duyuldu. "- Naip Prenses Visenya Velaryon. Prens Eş Daemon Targaryen , Prenses Rhaenys Targaryen , Aegon Targaryen ve Aemond Targaryen."dedi ve askerler yaptıkları işi bıraktılar ve dimdik şekilde hazırola geçtiler . Visenya ilerlerken aklı yedi yıl öncesine gitti. Haklarındaki söylentiler yüzünden gitmek zorunda kalan Harwin Strong onlara veda etmeye gelmişti.

Flashback...

Hizmetlisi Lyarra onu giydirmiş ve dalgalı saçlarını özenle tarayıp örmüştü. Beyaz geceliğinin üzerine mavi uzun bir yelek giydirmişti. Ardından diğer hizmetlilerle beraber odadan çıkmıştı. Annesinin yanına doğru ilerlediğinde kapı açılmış ve içeriye Sör Harwin girmişti."- Gelebilir miyim prenses?"demişti girmeden önce . Annesine baktı izin verecekmi diye. Annesi kucağında yeni doğan kardeşi Joffrey ile ona bakıyordu. "- Tabi."diye belirli belirsiz mırıldandı.

Omuzundaki çantasını ve kılıcını çıkartıp masaya koydu önce. Jace ona doğru ilerledi ve sarıldı. "- Gitme Harwin."dedi dolu gözleriyle. Luke ise çoktan ağlıyordu. Kendisininde gözleri dolu doluydu. Menekşe moru gözlerinden ahenkle akıyordu yaşlar ve o yaşları tutamıyordu. "- Gitmeliyim prensim. Söz veriyorum geri geleceğim."dedi adam iri elleri oğlanın saçını ve yüzünü okşuyor gözyaşlarını siliyordu. Harwin Luke'a da sıkıca sarıldı. "- Ağlama küçük prensim. Bu bir veda değil dediğim gibi geri geleceğim."dedi ve sonra kendisine karşı her zaman mesafeli olan kıza döndü. Menekşe moru gözlerin dolu olması onu kahrediyordu. Kızın annesine baktığını gördü. Annesinin ise onu onayladığını. Biliyor muydu? Belki de şüpheydi. Hoş kız annesinin göz ve saç renklerine sahip olsada yüz hatları kendisine benziyordu. Göz şekli yanağının kenarında ki küçük çukur ve burnu tıpkı kendisiydi. Kıvırcık tutamlarının arasındaki kahverengiler ise ona hep büyü gibi gelmişti.

O bunları düşünürken kızın kendisine yaklaştığını farketmedi. "- Sör Harwin."dedi büyüleyici sesiyle. Saraydaki herkesi parmağında oynattığını biliyordu. Kral bile bir dediğini iki etmez ne hediye isterse hemen yerine getirilmesini buyururdu. Eğildi hemen. "- Sizi özleyeceğim. İlginiz olmamasına rağmen kitap okumalarımı ilgiyle dinlediniz, yürüyüşlerimde eşlik ettiniz ve midillime binmeyi öğrettiniz."dedi ve iç çekti. İstemsizce daha da ağlıyordu. Elleriyle silmek istedi gözyaşlarını ama yapamadı. Kıza hiç sarılmamıştı bile daha önce. İşte şimdi kıskandı Leonor'u o hep Visenya ile oynar , onu omuzlarına alır ve kardeşlerinden kaçıyor gibi koşardı, kızı gıdıklar saçlarını öper koklar ve okşardı. "- Bunlar için babanız var."dedi içindeki acıyla.

~Ejderha Hanesi~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin