7. Bölüm: Okyanusun Kollarına, Senin Kollarında

175 23 21
                                    

İyi okumalar!

...

''İleriye doğru yüzerek bana gel

Benimle okyanusun kollarında uzan

Bana şarkı söyle, bana melodinle yolu göster...''

...

 Yüksek bir basamaktan inme beklentisiyle atılan adıma, basamağın aslında alçak olduğunu söyleyerek alay etmesi ve beraberinde tüm bacak kaslarına dağılan acıyı armağan etmesine benzeyen bir his, ayaklarını, denize atlama amacıyla iskeleden ayırmasına rağmen sırtına yapışan bir el nedeniyle geriye çekilip iskeleye düşen Barbaros'a uğramıştı.

''Ne yapıyorsun oğlum sen? Ne yapıyorsun?!''

 İdris, yere düşürdüğü adamın üzerine çıkıp avazı çıktığı kadar bağırınca dalgalar da sanki ona eşlik etmek ister gibi iskeleye çarpmıştı. Yağmurdan kaçıp binalarının altına saklanan çevredeki insanların dikkatlerini çekmeleri şu an umrunda bile değildi. Çaresizlik insana her şeyi yaptırabilirdi ama bu kadarı da fazlaydı. Tüm çaresizliği tek başına üstlenmemeliydi kaptanı, koca gemi dolusu mürettabat ne olursa olsun yanındaydı.

''Bırak, İdris! Bırak!''

 Barbaros da tüm gücüyle arkadaşını ittirmeye çalışırken benzer şekilde bağırdı. ''Ulan neden anlamak istemiyorsun? Benim denizde olmam lazım İdris! Ne yaptığımı çok iyi biliyorum ben!''

''Bok biliyorsun Barbaros!'' Yakalarını kavradığı adamı, yerdeki su birikintisinde bir de kendisi dalga oluşturarak yere ittirdi İdris. ''Bu yaptığının intihardan farkı yok! Oyun havuzuna mı atlıyorsun lan!''

''Ha oyun havuzuna atlıyorum, var mı diyeceğin? Siz sallayınca öyle oluyor da ben atlayınca mı olmuyor anasını satayım? Karışma işime!''

''Allah belamızı versin Barbaros, en beterinden versin lan! Köpek gibi pişmanız oğlum ama bu yaptığın iş mi şimdi?'' İdris bir yandan kaptanı yere sabitlemeye çalışırken bir yandan da nefes nefese konuşmaya çalıştı ancak Barbaros pek de işbirliğine varacak gibi değildi, çenesine bir yumruk atıp dengesini kaybetmesine neden olmuştu.

''Salak salak konuşma İdris! Sizin belanız da dönüp dolaşıp başkasını mı buluyor da?'' Kendini İdris'in altından kurtarıp bir bacağını kendine çekti Barbaros, bir dirseğini de oraya yaslayıp soluklanmaya çalıştı. Göz ucuyla kara sulara bakıp sinirini çıkartmak ister gibi göle dönen iskelenin zeminine vurdu.

''Kusura bakma,'' diye suçlu bakışlarla, tüm heyecanının aksine kısık ve utangaç bir tonda mırıldandı İdris. Belki de o gün o kadar içip kendilerini kaybetmeseler şimdi bu olayın göbeğinde kalmayacaklardı. Ancak Barbaros'un denize olan bakışlarını yakalayınca aniden, yeniden kaşlarını çattı. ''Hadi atladın diyelim, ne olacak Barbaros?'' Yağmur şiddetlenince sesini biraz daha yükseltti. ''Aşağısı avcı kaynıyor, kemiklerini bulamayız kaptan.''

 Barbaros nefesini verip alaylı bir gülüş bıraktı, burnuna çarpıp nefes almasını güçleştiren ıslaklıktan kurtulma amacıyla yüzünü sıvazladı. ''Mesele budur belki İdris. Ben ona gideyim diye bekliyordur... aklıma başka bir şey gelmiyor! Ya aklımı yitireceğim ya da aklımı yitireceğim, başka oluru yok...''

 Barbaros'un durgunlaşan hareketleriyle İdris de tek kuru yerlerinin kalmadığı durumu bir kenara bıraktı, bacaklarını iskeleden sarkıtıp yanına oturdu. ''Barbaros,'' diye seslendi, tereddüt kokan sesiyle. ''Gel yine beraber yitirelim ne yitiriyorsak, ben her şeye varım ama bir konu canımı sıkıyor... Biz şimdi, diyelim ki bulduk bu güzelliği, ne yapacağız?''

BİR OKYANUS ŞARKISI - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin