İyi okumalar!
...
''Kalpler yeniden düş kuracak, ciğerler nefes alacak
Günahları yıka,
Burası her şeyin başladığı yer''
...
Önündeki kağıtlara gerekli imzaları atıp karşısındaki görevli adama başıyla teşekkür etti Barbaros, bir kulağına yasladığı telefonun diğer ucundan gelen, sitemkar tondaki bilgilendirmeleri dinlemeye döndü. Başlarına gelenleri, ne olduğunu anlamlandıramadan kimseyle paylaşmamaya karar vermişti; bu yüzden de şirkete, geciken teslimatların sebebini dürüstçe açıklayamıyor, kendine sıkıntı üzerine sıkıntı yaratmak zorunda kalıyordu. Neyse ki dostu deniz, imdadına koşup fırtınalarıyla kendine destek olmuştu da en azından şu an, olmamaları gereken bir limanda olmalarının açıklamasını yapabilmişti kaptan.
''Hiç merak etmeyin Rıza bey, kimsenin mağdur olmamasını sağlayacağım,'' diye karşılık verirken gemisine doğru ilerlemeye başladı Barbaros. Bir yandan konuşmada kalmaya çalışsa da aklının büyük bir kısmı gemideydi. Daha doğrusu, kamarasında bekleyen adamdaydı...
Gece boyunca yorgunluktan gözlerini zor açık tutmasına rağmen bir dakika olsun uyumamıştı Barbaros. Sabaha kadar Aerwyna ile yatakta oturmuş, iletişimlerini güçlendirme niyetiyle bol bol konuşup durmuştu. Artık en azından kendine karşı bir güveni olduğuna ikna olmuştu; çünkü ne zaman korksa ya da bir şeyleri merak etse hemen koluna sarılıp düzgün kelimelerle yardım istiyordu ama henüz konuşmadıkları ve konuşmaları gereken asıl konu canını çok sıkıyordu. Üstelik artık kaçabileceği konu da kalmamıştı, bir an önce Cahit için harekete geçmeliydi.
Kendine selam veren mürettebata başıyla karşılık verip halatları toplayan adamlara bir şeyler anlatan İdris'in yanına ilerledi Barbaros. Arkadaşının turkuaza çalan gözleri kendini bulup konuşan dudakları da hareketsizleşince ise sessiz bir anlaşmaya varmışlar gibi başıyla, gittiği yönü işaret etti. Artık Aerwyna ile ciddi konuları konuşma vakti gelmişti. Cahit'i daha fazla o halde bırakamazlardı.
''Berkeler döndü mü?'' diye sordu Barbaros. Teslimatların bir kısmı yakınlardaki limana bırakılacaktı fakat geri dönmek de zaman anlamında sıkıntı yaratacağı için teslimatların sahibi olan şirketle görüşüp durumu izah etmişti Barbaros ve şirket teslim almak üzere limana araç göndermişti. Berke de onlarla ilgilenmek üzere gitmişti.
İdris yanına gelip adımlarına uyduktan sonra "Henüz haber yok," deyince rahat bir nefes aldı Barbaros, başıyla onayladı. O gelene kadar Aerwyna ile konuşup yeni rotalarını çizmek zorundaydı, Murat da bunun için haber bekliyordu çünkü.
"İdris, sen Murat'ın yanına geç. Ben kamarada olacağım, mümkün olduğunca erken haber vereceğim size. Kimse gelmesin, kontrol sende."
İdris başıyla onaylasa da yolları ayrılmadan önce Barbaros'un girdiği koridora peşinden girdi, kaptanı kolundan tutup durdurdu. Barbaros şaşkınca kendine dönünce ise önce hızla etrafı kontrol etti, ardından fısıldar bir tonda söze başladı:
"Barbaros, dediğin gibi yapacağım tabii ki ama ben de seninle geleyim mi? Ne yapacağı belli olmaz, ne olduğunu bile tam bilmiyoruz-"
"İdris, Allah'ını seversen... sence şu an bize saldıracak durumda mı?" Barbaros da bir fısıltıyla sordu fakat sesinde azarlar gibi bir ton da vardı; Aerwyna, otel odasından çıkmaya bile korkmuş, yol boyunca da yine arabalardan, insanlardan ürke ürke kucağına saklanıp durmuştu. Bu sefer krize girmemesinin sebebi ise ona, "Denize gidiyoruz" demeleri olmuştu fakat limana geldiklerinde de deniz yerine gemiye çıkmalarıyla büyük bir hayal kırıklığı yaşamış, Barbaros'un bile yüzüne bir daha bakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR OKYANUS ŞARKISI - BL
FantasyBir damla yaş düştü denizcinin gözünden; okyanus ürperdi, dalgalarla teselli etti. Bir inci düştü denizcinin seyir defterinden, kalbi ürperdi, büyüleyici bir şarkı duyuldu. Sevdiği ağlıyordu, okyanus iç çekiyordu ama denizci teselli edemiyordu; Çünk...