Selam!
Geçen bölümlerin kısa bir özeti olarak; Barbaros, Aerwyna'ya onu neden okyanusundan alıkoyduklarını anlatmış ve Aerwyna'mız Ramona'nın tehdidindeki görülmesi hiç de zor olmayan fakat kaptanın atladığı detay olan 'Aerwyna'yı nasıl Ramona'ya verecekleri' detayını yakalayınca kaptanımız en baştan paniklemişti. Ramona'nın, kendilerini aslında takip eden bir hayalet geminin kaptanı olduğu tahmini üzerinde durdular, bu esnada her şeyi yeni öğrenen tayfa gerçek-mit ayrımının bunalımına düşerken Aerwyna dümene geçti. Şimdi hayalet gemiye karşı bir başka hayalet geminin yardımını almak için bir denizkızıyla görüşmeye gidiyoruz.
Aerwyna çizimimiz için @happythdg çok teşekkürler!
İyi okumalar!
...
Bir yandan rotayı yeniden düzenlerken bir yandan da Aerwyna'nın işaret ettiği Şili kıyılarına doğru hızla ilerliyorlardı. Rüzgarın yanlarında olmaması detayı işleri zorlaştırsa da gemideki herkesin aklında bu detayı geride bırakacak farklı zorluklar, sorunlar vardı; Aerwyna ve Barbaros dümenin başına geçtikleri için Murat ve İdris bir köşede oturarak rahat rahat içine düştükleri - saçmalık olarak adlandırdıkları- durumun şaşkınlığını ve gururlarına yediremedikleri korkularını yaşıyorlardı. Fakat hiç kimse, itiraz etmek adına bir harekette bulunmayacak kadar deniz insanlarının, belki de fazlasının gerçekliğini kabul etmişti.
"Bu... hayalet gemi dediğin şey," diye düşünceli sesiyle konuşmaya başladı Barbaros, Aerwyna'nın dikkatini anında çekip gözlerinin buluşmasını sağlayınca ise yutkundu, kısa bir süre soluklandı. Belki de büyülü bir yaratık olduğu içindi; Aerwyna'ya bir kere baktığında her şeyden soyutlanıp sadece onu izlemek istiyordu.
"Tahmin, ettim." Aerwyna tane tane konuşarak sözüne devam etmeyen Barbaros yerine konuştu, bir şey soracağını düşündüğü için "Evet?" diyerek destekledi onu. Her bakıştıklarında böyle dalıp gidiyordu, belki de korktuğu içindi, onunla sakin sakin konuşursa korkulacak bir şey olmadığını gösterebilirdi. Ne de olsa burada, asıl korkan kişi kendisiydi.
''Ha! Hayır, hayır yani, şüphe duyduğumdan değil,'' diye gözlerini ovuştururken cümlelerini toparlamaya çalıştı Barbaros, çektiği bir sandalyeye bedenini bırakıp tüm yorgunluğunu atarcasına oturdu, sesli sesli nefesini verdi. ''Bak, Aerwyna,'' deyip ismini her telaffuz ettiğinde olduğu gibi bekleyip büyülü bir sözcüğü duymuş gibi tebessüm etti, ardından ciddi tavrına döndü. ''Bize ufaklığımızdan beri deli derler zaten ama şu an, hayatımın en delice macerasına atılıyorum... iyi mi yapıyorum kötü mü, emin olmasam da tamamen sana güveniyorum.''
Yüzünü sıvazlayıp oturuşunu düzeltti, kendini dikkatli dikkatli dinleyen adama döndü Barbaros, ihtiyaçla da arkadaşlarını süzüp kontrol etti, ses tonunu kısarak devam etti: ''Ama yanlış anlaşılmasın, mecbur olduğum... ne bileyim, senin tek çarem olman falan değil güvenimin sebebi. Sorun da bu, Aerwyna. Ben sana neden güveniyorum?'' diye sorarken daha çok kendine soruyor gibiydi kaptan.
Kaptanın sıkıntılı hallerini süzerken önce yakaladığı 'deli' kelimesinin üzerinde durdu Aerwyna fakat anlamadığını göstermek ister gibi hafifçe kaşlarını çattı. İnsanların çok da zeki olmadığını hatırlıyordu fakat kaptan pek de deliymiş gibi gelmiyordu kendine, şimdiye kadar iletişim kurmalarına dahil, birçok konuda işlerini kolaylaştıracak çözümler üretmişti. Ancak bu konuyu ona açıp itiraz etme fırsatını, kaptanın hızlı hızlı konuşup başka bir konuya geçmesi nedeniyle kaçırmıştı. Belki başka bir zaman, sessizce oturdukları zamanlarda konuyu açabileceğini düşündü bu yüzden. Çünkü insanlarla sessizlikte oturmak çok huzursuz ediciydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR OKYANUS ŞARKISI - BL
FantasyBir damla yaş düştü denizcinin gözünden; okyanus ürperdi, dalgalarla teselli etti. Bir inci düştü denizcinin seyir defterinden, kalbi ürperdi, büyüleyici bir şarkı duyuldu. Sevdiği ağlıyordu, okyanus iç çekiyordu ama denizci teselli edemiyordu; Çünk...