Bölüm 1

479 37 286
                                    

İnsanı yöneten duyguları mıdır yoksa hisleri mi? Bize yön veren o şeyin adı duygularımız mıdır yoksa hislerimiz mi? İşte bu kitapta tam olarak bunun cevabını benim gözümden göreceksiniz. Dilay'ın...


Şu an benim nefretle dolup taştığı için giderek koyulaşan yeşillerim onun yalancılıkla ve iğrençlikle süslenmiş mavileri ile buluşmuştu ve bu buluşma hiçte güzel bir buluşma değildi. Ama asla bu buluşmayı bölmezdim ondan korktuğumu veya çekindiğimi bir an bile hissetmemeliydi. Sahnedeki yerlerimiz tamamdı, konuşma sırası bende, ya şimdi ya hiç.

- Eserine son kez bak daha doğrusu saplantılı olduğun oyuncağına.

Ağzını açacak gibi oldu utanmadan cevap verecekti, gitmeme izin vermeyecekti, yine o süslü sahte sözleri ile beni büyüsü altına alıp gitmeme engel olacaktı ama hayır, bu sefer olmaz. Bu sefer izin vermem buna.

- Bugün sadece ben konuşacağım. Sen beni o odaya bu eve geldiğim ilk gün kapatıp kilitledin ya hani, o gün sen bende bittin Toprak anlıyor musun? Sen beni basit bir odaya kapatmadın sen benim dibinde olduğum sonu belli olmayan pis çukurumun çamuru oldun, ayağımın kaymasını sağlayan o çamur oldun. Ve sen sandın ki ben o çukura düşünce her şey bitecek öylece o çukuru kabullenip sahipleneceğim sandın değil mi? Olmadı, o çukur benim sırdaşım oldu ama o çukur benim bir parçam olmadı. O çukur senin bir parçan oldu ama biliyor musun? Seninle bütünleşti hatta, her geçen gün senden daha çok nefret etmemi sağlayan bir parçan oldu. O çukur senin acımasızlığını, karaktersizliğini bana iliklerime kadar hissettirdi. Sen benim renklerimi çaldın o çukura attığında. Benim tek rengim bu hayattaki senin yüzünden siyahtan ibaret kaldı. Sen sadece benim hayallerimi öldürmedin renklerimi soldurup hayatıma da son verdin, soluksuz bıraktın beni.

Durdum tepkisini anlamak için yüzünü en ince ayrıntısına kadar inceledim. Tek bir mimik değişimi yoktu sanki konuşmanın sonunu biliyor da bitmesini bekliyor gibiydi. 

- Ben her gün bu kapının arkasından senin rezilliklerine şahit oldum. Evlenmiştik seni her şeyden herkesten çok sevmiştim ben peki ya sen? Sen ne yaptın? Beni bu odaya kilitledikten hemen sonra arkadaşlarınla parti verdin. Bu canımı o kadar yakmadı canımı yakan sevişmekten gözünün döndüğü kadını bu odaya getirip gözümün önünde becermen oldu. Kocam düğün gecemizde gözümün önünde başka bir kadınla yattı. Bense sadece bir köşede olanlara üç maymunu oynadım. Sen beni sadece koleksiyonuna katmak için istedin. Erişemediğin için saplantı haline getirdin ve sonunda sahip oldun ama o zaman da acı ile bir bütün haline getirmek dışında hiçbir şey yapmadın sen bana. Ya sen her gece bu eve başka bir kadını getirdin, ya ben sadece sessizce bu odada seslerinize kulaklarımı kapatıp acıyla kıvrandım. Sen bana benim fikrimi sormadan uyuşturucu verdin bağımlı yaptın lan beni. O çok saklamak istediğin saplantın bugün gidiyor. Bugün bu evden defolup gidiyorum. Sende günlerce oynadığın, kırdığın, vurduğun bebeğinin senden gidişini aynen böyle izle.

Ruhum o kadar dolmuştu ki birikmiş duygularımla onları sadece sözlerle atarak yetinmiyordu. Sanki her şeyi ortaya dökmeliymiş gibi göz yaşlarım gözlerimden akıp akıp tüm vücudumu dolaşıyordu. Uzun zamandır hissedemediğim içime hapsettiğim duygularım artık dışarı fışkırıyordu. İçerideki hapis süreleri dolmuş gibi dışarı hücum ediyorlardı. Ona son kez baktım soğukkanlı bakışları aynıydı hala bir mimik değişimi olmamıştı. Bir hışımla arkamı dönüp evin dış kapısına gittim elimi kapının koluna atmamla derin bir acı hissetmem bir oldu.  Sahi ne sanmıştım elimi kolumu sallayarak gidebileceğimi mi? Elimi acı hisseden bölgeme bastırdım iniltiyle çektiğim ellerime güldüm. Renklerimi soldurmuştu şimdi bir renk hediye ediyordu.

- Siyahın yanına eklediğim rengi sevdin mi?

Kulağıma fısıldadığı cümleden sonra gülmeye başladım gerisi de zaten karanlık...

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin