"Neden benimle yeni bir başlangıç yapmıyorsun?" Albert karşımda koltuğunda yayılarak oturuyordu. Sırıtıyordu. "Neden onlardan ve eski ekibinden intikam almıyorsun?" Ben ise karşısında ayakta dikiliyordum. "Sana çektirdikleri yüzünden onları cezalandırmak istemiyor musun? Şu yüzünün haline bak beter etmişler" homurdanarak konuştu.
"Ekibime karşı bir nefretim yok. Onları sadece hep kandırıyorlardı. Ben bazı şeyleri çözmeye başladığım zaman da beni böyle ortadan kaldırdılar işte. Öldürmediklerine şaşıyorum."
Albert "emin ol Ada onu da yakında yapmaya çalışırlar. O yüzden benimle beraber iş yapmaya ne dersin? Hem güvenliğini de sağlamış olursun." Israrla teklifini sürdürüyordu.
"Bana eğer bir süre izin verirsen düşünüp sana kararımı söyleyebilirim" dedim "Hiçbir şeyi aceleye getirmeyi sevmiyorum"
Albert samimi bir şekilde gülümsedi. "Tabii ki"
"O hâlde şimdi gidiyorum, kararımı verdiğimde karşına gelip söylerim"
Albert "tamamdır, Jack'e haber edeyim seni evine bıraksın"
"Lüzumu yok taksiyle giderim."
Albert anında itiraz etti "hayır hayır ne taksisi. Götürebilecek kişi varken taksiye para mı vereceksin?"
"Gerek yok diyorum Albert"
Albert "gerek var Ada" ses tonu sertleştiğinde kaşlarımı çattım. Bir süre ikimiz bakıştıktan sonra göz devirip sesli bir şekilde nefes verdim. "Pekâlâ çağır adamını gelsin." Albert memnun olmuşçasına gülümserken telefonundan birisini arayıp arabayı hazırlamasını söylemişti. Konuşması bitince bana döndü "Jack seni girişte bekliyor" Başımı salladım kapıya adımlarken tekrar onun sesini duydum "umarım birlikte çalışırız." Demişti herhangi bir tepki vermedim ofisinden direkt çıktım.
Dışarı çıktığımda az ileride bir arabada Jack Krauser beni bekliyordu. Kim olduğunu tabii ki biliyordum görevlerde birkaç kere karşı karşıya gelmiştik savaştığımız bile olmuştu.
Arabanın yanına gelip ön yolcu koltuğuna yerleşip kapıyı gürültüyle kapattığımda Jack'in "yavaş" diye homurdanmalarını duymuştum. Ona döndüm "selam tekrar karşılaştık"
Jack "aman aman ne gurur verici bir şey" arabayı çalıştırıp yola çıktı ve sürmeye başladı. "Ne oldu? Ekibin kıçına tekmeyi mi bastı?" Ona baktığımda sırıtıyor olduğunu görünce gözlerimi devirdim. "Aynen öyle dediğin gibi oldu. Patronun da yıllardır kovulmamı bekliyormuş sanırım hemen teklif sundu."
Jack ufak kahkaha attı "desene artık beraberiz"
Onaylamayarak başımı salladım "yoo nereye beraberiz? Daha kabul etmedim düşüneceğimi söyledim."
Jack "eninde sonunda kabul edeceksin zaten"
"Sırf bunu dediğin için teklifi reddetmek o kadar güzel göründü ki gözüme şuan da" dedim Sırıtarak
Jack göz devirdi "adresini gir navigasyona" dedi
Dediğini yapıp evin adresini girdim daha sonra dışarıyı seyrettim.
Jack "uzakmış evin de" kendi kendine söylenmişti
Jack Krauser otuzlu yaşlarında 1,93 boyunda oldukça uzun ve iri yapılıydı. İşinde oldukça iyi olduğunu duyuyordum ve acımasızca da öldürüyormuş.
Ben ise Ada. Ada Wong 24 yaşında 1,70 boyundayım. Gizli ajanım, küçüklüğümden beri türlü türlü eğitimler almış ömrümü casuslukla geçirmiştim. Her şey oldukça iyi gidiyordu, ta ki düne kadar. Üstüme atılan o pis iftiradan sonra ekipten atılmıştım. Ekip arkadaşlarım gerçeği bile sorgulamadan direkt patronlarına inandıkları zaman beni yanlarında istememişlerdi. Kendisine ihanet eden birisini kimse istemezdi tabii ki ama öyle bir şey yapmamıştım. Sözde Wesker şirketine bilgi satıyormuşum ikili oynuyormuşum. Şimdi de bunun üstüne Wesker şirketinin bizzat sahibi gelmiş bana onunla çalışmam için teklif sunuyordu! Neyin içine düştüm böyle ben?