"Arkadaşına beni mi anlatıyordun?"
Şimdi buna evet veya hayır diye yanıt verebilirdim. Hayır dersem emin misin deyip beni sorgulardı. Bende evet deyip konuyu kapatırdım. Ama evet dersem iki olasılık karşımıza çıkıyor olur. Neden anlattığımı merak edip yine beni sorgulardı ya da iç dünyasına girip kafasında bir şeyler uydururdu ki Leon direkt olarak sormayı tercih ederdi. Ona friendzone atıp "arkadaşımı arkadaşıma anlatamaz mıyım" dersem bana karşı bir hisleri varsa da bu friendzone dan dolayı hisleri yok olur gider.
Off Ada, adam bir saat önce sana friendzone attı ne hislerinden bahsediyorsun! Adam sana 'kaç yıllık dostuz' dedi resmen. Dost değil de düşman olaydık bari. Enemies to lovers! Aynı kitaplardaki gibi ha.
Leon elini yüzümün önünde salladı "hey nereye daldın dakikalardır? Zor bir soru mu sordum?"
Kaşlarımı çatarak başımı salladım "of amaan! Duşa girecektim ben neler neler diyorsun ya!" hızlıca onu geçiştirip banyoya gittim kapıyı da kilitledim.
En iyisi sorusuna cevap vermemekti.
İç çamaşırlarımı çıkarmadan soyunup kıyafetlerimi kirli sepetine attıktan sonra burada giyecek bir kıyafetlerimin olmadığını fark ettim. Kapının kilidini açıp kapıyı da aralayarak açtım "Leooon bana senden giyecek bir şeyler ayarlasana bir de temiz havlu verir misin?"
Leon içeriden seslendi "temiz havlu banyodaki dolapta olacaktı oradan al istediğini. Kıyafet konusuna gelince de artık sana göre bir şeyler ayarlarım."
"tamamdır" kapıyı kapatıp kilitledim. Kilitleme sebebim alışkanlıktandı, küçükken yetimhanedeyken tuvalete gittiğim zaman hep kapıyı kilitlerdim. Bir keresinde kilitlememiştim ve bir çocuk içeriye girmişti daha sonrasında o çocuğu dövüp o günden sonra kapıyı kilitlemeye başlamıştım.
Dolaptan havlu çıkartıp askılığa astım ardından tamamen soyunup duşa kabinin içine girdim. Suyu çok sıcak olmayacak şekilde ayarlayıp açtım ve suyun altına girdim.
Çocukluğum normal çocukların çocukluğu gibi güzel geçmemişti. Yetimhanede zorba çocukların arasında büyümüştüm ne beni koruyan bir arkadaşım ne de bir öğretmenim olmuştu. Hep kendi başımın çaresine bakmıştım. Bana zorbalık yapmaya çalışanlara şimdiye kadar hiç acımamıştım. Ne yetimhanede ne de okuduğum okullarda hiçbir zorbaya acımamıştım. Zorbalar normalde dur durak bilmez diğer çocuklarla uğraşırlar ama bana bir kere bulaştılar mı bir daha bulaşmıyorlardı. Hepsini dövüyordum çünkü ceza da alıyordum ama aldığım cezaya değiyordu. Siz siz olun asla zorbalara kendinizi ezdirmeyin. Taktı mı tam takıyorlardı ve tüm okul hayatınızı size dar edebiliyorlardı. Ailesiz büyümenin verdiği bir acımasızlıktı belki de bu. Küçüklüğümden beri hep dik kafalı olmuştum yetimhanede de öyleydim Müdürüm beni evine aldığında da dik kafalıydım, beni büyütürken çok zorlanmıştı ona 'baba' diye seslenebileceğimi söylemişti ama ben 'abi' bazen de 'amca' diye seslenmiştim. Kendime bir anne ya da babayı layık görmemiştim bu yüzden de söylemek istememiştim. Benim bu kadar dik kafalı olduğumu öğrenseydi belki de beni yanına almazdı ve eğitmezdi. Eminim bir ara beni aldığına pişman olmuştur.
Göz yaşlarım suyla karışıp giderken düşüncelerimin arasından sıyrıldım. "eskiler eskide kaldı bunları düşünmene gerek yok artık." mırıldanarak kendime teselli verdim.
-İlahı Bakış Açısı-
Ada duşunu alırken o sırada Leon yatak odasına gidip gardolabını karıştırdı. Ada'nın eskiden giydiği kıyafetleri görünce bir süre kendi kendine düşündü sonra Ada'nın kıyafetlerini saklayıp kendi kıyafetlerinden vermeye karar verdi. "Benim kıyafetlerim üstünde nasıl duracak çok merak ediyorum" diye geçirdi içinden. Kendisine artık küçük gelen kıyafetlerin içinden bir tişört bir de eşofman seçip çıkarttı. Neyse ki Leon kıyafetlerini yıkamayı akıl etmişti. Tişördü ve eşofmanı banyo kapısının önüne koydu. Kapıyı tıklattı ama açmadı "Ada benim kıyafetlerimden bir şeyler ayarladım sana kapının önüne koydum. Buradan alırsın" dedi. İçeriden Ada'nın onaylayan bir sesi duyulunca Leon mutfağa gitti ve akşam yemeği için bir şeyler hazırlamaya koyuldu.