•Special Day

315 19 35
                                    

"Bunun sırası mı Soobin, ya Wonie bir anda içeri gelirse ne yaparız? Oğlumuz için bu yaşta hiç iyi örnek olmayız. O yüzden şimdi ellerini belimden ve dudaklarını boynumdan çekmelisin."

Soobin, işten çıkıp eve gelen eşini öpücüklerle karşılarken en başta her şey normal ilerliyordu fakat Soobin hoşgeldin ağırlamasını biraz ileriye götürürken Beomgyu buna engel olmadan edemedi. Dört yaşında bir oğulları vardı ve babalarının birbirlerini yerken olan hallerini görmesi hiçte iyi olmazdı.

Beomgyu Soobin'i durdurmaya çalışsada eşi onu hiçte dinliyor gibi değildi. Daha çok kızgınlıktaki bir kurt gibi davranıyordu. Bu yüzden Beomgyu son hamlesi olarak Soobin'i üzerinden itmeye çalıştığında Soobin aniden onu kucağına almış odalarına götürmeye başlamıştı. Odalarına kadar aldıkları bu yolda Beomgyu'nun dediği hiçbir şeyi duymayıp cevap vermeyen Soobin Beomgyu'yu çileden çıkarıyordu.

"Yah~ Jungwonie, sakın odandan çıkma çünkü Soobin baban birazdan benden ceza alacak!" Beomgyu küçük oğluna seslenirken çoktan odalarına girmişler, odanın kapısı kapanmış ve sırtı yatakla buluşmuştu bile. Beomgyu kaşlarını çatmış, üstünde ona pişkince sırıtır halde bakan Soobin'e yalancı bir sinirle bakıyordu.

"Sakin ol bebeğim, biricik oğlumuz evde değil. Bizden başka kimse yok." Beomgyu sorgularcasına bakıyordu şimdiyse. "Onu Huening ve Yuna'nın ellerine bıraktım. Seve seve de gitti zaten. Yeonjun ve Taehyun'a bırakmak gibi bir hata yapmadım yani merak etme." Ardından Beomgyu'nun dudaklarına küçük bir öpücük bıraktığında Beomgyu'nun kolları sarı saçlı olanın ensesine çıktı.

"Ama neden bıraktın ki? Bizsiz yapamaz o biliyorsun. Ya korkar ve yanında biz olmadığımız için ağlamaya başlarsa?" Beomgyu endişesini açıkladığında Soobin bu sefer eşinin alnından öptü. "Meraklanma birtanem, Yuna ve Huening'in çocukları da var, onları seviyor. Birkaç saat sonra gidip alacağımı söyledim ona. O akıllı bir çocuk biliyorsun. Hem bir sorun olursa bizi arayacaklardır." Beomgyu onaylarcasına kafasını salladığında dudakları da büzülmüştü. Hala içi rahat değildi anlaşıldığı üzere. "Uzun süredir başbaşa kalamadık ve biraz bize de vakit ayırmak istedim. Kötü mü yaptım?"

Bu sefer dudak büzen Soobin olurken Beomgyu dayanamayıp Soobin'i öpüvermişti. "Hayır kötü yapmadın, sadece biliyorsun onun hakkında endişelenmeden edemiyorum." Soobin gülümsemiş ve Beomgyu'ya hayran dolu bir bakış atmıştı. "Oğlumuz senin gibi bir babaya sahip olduğu için çok şanslı, seninle gurur duyuyorum hatta." Beomgyu'yu destekleyecek şekilde konuştuğunda Beomgyu'nun göğsü kabarmıştı. "Bende seninle gurur duyuyorum Soobinie, ailemiz için her şeyi yapıyorsun. Asıl biz sana sahip olduğumuz için şanslıyız."

Bu duygu dolu konuşmaları bir kenarda bırakarak öpüşmeye başladıklarında ağırdan aldılar. İlk olarak günün özlemini gideren bir öpüşmeydi bu. Yavaş yavaş dudaklarını emiyorlar ufak sesler çıkarıyorlardı. Biraz hızlanmaya başlayıp dillerini de devreye soktuklarında bu seferki istek dolu bir öpüşme olmuştu. Beomgyu'nun elleri doladığı boyundan sarı saçlara çıkmış ve onları çekiştirmeye başlamıştı.

Soobin ise ellerini Beomgyu'nun tişörtünden içeri sokmuş, ince beli elleriyle sarıp sarmalamıştı. Ve şimdiyse öpüşmeleri hızlanıp boyunlarına taştığında ufak sesler inlemelere dönüşmüştü. Kıyafetler, yetişmeleri gereken bir yer varmışçasına alelacele çıkarılmış ve odanın bir köşesini boylamıştı.

Soobin Beomgyu'nun boynunda öpülmedik bir nokta bırakmıyor, tüm beyaz tenin yarın mosmor olacağını bilerekten zevkle emmeye devam ediyordu. Soobin'in kafası Beomgyu'nun boynundan ayrılmazken Beomgyu dudaklarını dişliyor, sarı saçlara elleriyle şekiller veriyor ve alt bedenini havalandırarak Soobin'inkine sürtüyordu. İkili gittikçe tahrik olurken kızgınlıktaki iki kurt gibi olup birbirlerini parçalarcasına sahip olma güdüsüne zorlukla dayanmaya çalışıyorlardı.

Mafia In The Morning  || soogyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin