2 GÜN SONRA
Sabah saat on civarındaydı. Her gün ki rutin olarak okula gitmek için hazırlanıyordum. Üstümde beyaz bir geniş sweatshirt vardı. Altımda ise geniş bir siyah pantolon vardı. Saçımı üstünden sıkı bir at kuyruğu yapmıştım. Hafif doğal bir makyaj yapmıştım. Cüzdanımı koymak için küçük siyah kol çantası takmıştım.
Cüzdanım hâlâ bulunmamıştı, ama ben bütün kartlarımı iptal etmiştim. Belliki çalınmıştı. Artık umursamıyordum. Çünkü kartlarımı iptal etmiştim zaten, istese de bir şey yapamazdı.
Aslında evde kahvaltı yapmayı düşünmüyordum, Ama hizmetçimiz en sevdiğim yemeği yapınca okula geçte kalsam da umursamayarak yemeğimi yiyordum.
Hizmetçimizin adı Ceyda'ydı. Ceyda aslında evimizde bana göre hizmetçi değildi. Çünkü Ceyda, annemin yapmadığını yapardı. Mesela oğlu'na hikaye anlatınca bana da anlatırdı. Saçımı genelikle annem yerine Ceyda okşardı.
Annem sevgisizliği gösterirken Ceyda bana sevgi öğretirdi.
Umursamamaya çalışsam da umursamamak çok zordu. Çünkü ne'de olsa annendi. Seni doğuran, dokuz ay karnında büyüten ve seni emziren kişiydi. Ondan sevgi beklemeyecektim de kimden bekleyecektim?
"Eline sağlık Ceyda yenge" dedim hafif bir tebessümle.
Ceyda yenge'de tezgahı siliyordu.
Bana doğru baktı. "Afiyet olsun kızım. Biraz daha koyayım mı ? Sen seviyorsun diye çok yaptım" o'da bana karşı tebessüm ediyordu.Ceyda benim en sevdiğim rengi, en sevdiğim yemeği, en sevdiğim hayvanı ve en sevdiğim günü dahi bilirdi. Bir annenin bilmesi gerekeni annem değil Ceyda bilirdi.
Ayağa kalktım. "Zaten iki tabak yedim. Biraz daha yersem artık patlayacağım yenge" alaya vurarak diyordum.
Hızlı adımlarla odama doğru yönelirken "haddi görüşürüz" dedim.
Üst kat'a çıkıp montumu aldıp, kapıya yöneldim. Tam ben kapıyı açacağım zaman biri kapıyı açtı.
Annem. Yıllarca sevgisizliğini gösteren annem.
Annem benimle konuşma tenezzül'ü etmeden yanımdan gidiyordu ki kolundan kavradım.
Yirmi üç yıl susmuştum, ama şuan konuşmak istiyordum. En azından biraz da olsa içimi dökmek istiyordum. Kırgınlığımı görsün istiyorum.
Yutkundum, en ağır, en acımasız ve dobra sözlerimi seçtim. Bugün kısa ama öz cümleler kuracaktım.
"Bir kez'de benimle kardeşimi sevmeyi dene." Dedim yutkundum. Gözüm dolduğu halde belli etmemeye çalıştım. Boğazını temizleyip acı cümlemi kurdum." Tabii sen sevmek nedir bilir misin ki" dedim.
Ağır bir cümleydi, Ama benim yaşadığım daha da ağırdı. Biraz üstümdeki ağırlığı o taşısın istedim.
Kolunu bıraktım. Açık olan kapıdan çıkıp annemin yüzüne kapıyı kapattım. Derin bir nefes verdim. Öylece kapının önünde kala kaldım. Sanki ayaklarım tutmuyordu. Gözlerimden yaş akmasın diye gözlerimi sıkıca kapattım. Kalbim ağırıyordu. Titreyen ellerimi sakinleştirmek için ellerimi yumruk yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHŞER ALANI
Fiksi Remaja(01.23) Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Güçlü bir kızdım. Ama hayat beni öyle bir yere getirmişti ki güçlü kızı yıkmıştı. Sevdiğim adam, gözleri elimdeki silaha kenetlenmiş bir şekilde bakıyordu. Korkuyordu. Kendimi v...