Hellooo !
3 haftanın ardından herkese merhaba!
Bu arada yeni başlangıç yazı tipini beğendiniz mi? Artık bölüm başlangıcını böyle yapmayı düşünüyorum. Bu arada bölüm atmama nedenim sınavlarımın ve sınavlarınınızın olduğunu düşünmem idi.Neyse sizi çok beklettim hadi bölüme geçelim!
🦋
Şuan da bir rüyada olmalıydım. Pardon! Rüya değil kabus olmalıydı bu. Gerçeği yansıtıyor olamazdı gözlerim.
Şuanda gördüklerim Batın ve ekibinden başka kimse değildi. Onların bu lanet yerde ne işleri vardı! Savaşı karşılarına almaları onlara kötü sonuç çıkaracaktı.
Etraftan çıkan mahkûmları yönlendirerek çıkarıyorlardı. Bunu yaparken koşturup duruyorlardı. Fakat bu batının bizi görene kadardı.
"Ekip misafirlerimiz var.." dedi ve neden elinde olduğunu bilmediğim sopayı sol tarafındaki masaya koydu. Onunla umarım mahkûmları dövmeyi düşünmezlerdi.
Savaş alayla güldü.
"Kimin kimi misafir edeceği belli olmaz Doğan." Savaş'ın sözleri batunun kaşlarını kaldırmasına neden oldu. Savaş ile alay ediyordu ve savaşta bunun altında kalmıyordu.Ama savaşın ve ekibimizin kim olduğunu öğrenemezdi.
Biz 3 kişiydik fakat 3 orduya bedeldik.
Yüzümdeki kar maskesi yüzümü kaşındırıyordu fakat ortamdaki gerginlik kaşımama engel oluyordu.
Şaka gibiydi!
Sorunsuz yapacağımız işin içine sıçılmıştı.
Batının ekibi ve bizim ekip sessizlik içerisindeyken tek ses yapan etrafımızdan koşarak geçen mahkumlar ve mahkumların öldürdüğü gardiyanların acı dolu inleyişleriydi.
Etraf kan gölüydü.
"Kimsin?" Ayrıca doğan da neyin nesiydi? Büyük ihtimal batunun soy ismiydi.
"Seri katillerin başı." Diyerek hızla yanıtladı savaş. Gülümsedim. Bu sırada ekibin diğer üyeleri ile göz göze geldim.Gülümsemem iyice genişleyip alay dolu oldu.
Batına döndüğümde kaşlarını çatarak yutkunduğunu gördüm.
"Stranger Death... Sen... Na-nasıl" dedi Batın. Savaştan korktuğu herhalinden belliydi fakat savaş onun aksine rahattı.
"Beni arıyor olduğunu biliyordum fakat planımın içine sıçan ekibin ve senin cezasız kalmayacağını da biliyor olman gerekir." Dediğinde Batın sertçe yutkunmuştu. Sadece Batu değil ekibide yutkunmuştu.
Kısa sessizliği Sanem bozmuştu.
"Senin planın olduğunu bilmiyorduk. Buraya geldiğini bile bilmiyorduk." Sözleri bizim ekibin gülmesine neden olmuştu. Sesimiz o kadar korkunç çıkıyordu ki bian ben bile kendimden korkacağımı düşündüm.
" Sen bu dediğine inandın mı?" Dedi savaş gülmesini bianda keserek. Üçümüzde bianda kesmemiz onların bir adım geri atmalarına sebep olmuştu.
Batın ve ekibi, üçümüzün karşısında çerezdi fakat ben emre ile savaşın yardım etmesini istememiştim. Bu olayı kendim bitirmeliydim ve kısa bir sürede o ekibin bütün üyelerini öldürmeliydim.
"Bizi bir daha görmeyeceğine emin olabilirsin." Dediğinde onlara şaşırmıştım. Daha öldürmek istediği adamın karşısında rahat rahat konuşamayan adam mı öldürecekti gerçekten?
Bu çok komikti işte!
Savaş alayla güldü ve ileri doğru yürümeye başladı.
"Benim kitabımda af yoktur." Savaş artık batın ile burun burunaydı. Batının gözünde korkudan başka hiçbir şey yoktu.Savaş, acımasızlıkarı ile çığır açmış birisiydi. Onu gören korkup, iki adım geriye giderdi. Seri katillerin çoğu onu sevmezken yarısı da severdi.
Batın bu korkuyla ikiside olamazdı.
"Hem beni öldürmek iste hemde karşımda titre. Komik adamsın doğan." Batın gözlerini irice açarak savaşa baktı. Gülümsedim. Ekibe baktığımda herkesin şaşırmış ve bunu beklemediklerini gördüm.
Savaşın arkasından kimse iş çeviremezdi. Çeviren canıyla bedel öderdi.
"Sana yalan söylemişler! Böyle birşeye bizim gücümüz yetmez." Neredeyse sözlerine inanacaktım. Savaş ise batının yakasını tuttu ve havaya kaldırdı.
"Bir daha ne seni göreyim nede ekibini. Toplantılara bile gelirsen seni ve ekibini o toplantıya gömerim. Mezarına çiçek getiren bile olmaz." Savaş'ın sözleri ardından batın hızlıca başını salladı.Savaş batının yakasını bıraktığında batın hızla geri çekildi.
"Beni toplantılardan men edemezsin! Toplantılara katılamazsam ben hiçim!" Savaş ise batına dönüp baktı.
"Zaten hiçsin." Dediğinde batının gözlerinde intikam duygusu belirmişti. Ona alayla güldüm ve etraftaki mahkûmlardan aradığımız kişiyi aramaya başladım.Batın ve ekibi çoktan burayı terk etmiş olmalılardı.
Emre, bir üst kata bakarken savaş, batınlar ile tartıştığı kattaydı. Ben ise emrenin bir üst katındaydım.
Yanımdan mahkûmlar geçerken bana kaşlarını çatarak bakıyorlardı. Soldaki kapıyı açtığımda beni her yeri dağılmış bir oda karşıladı. Odadan çıktım ve sağdaki odayı açtığımda yine beni dağınık bir ofis odası karşıladı.
Biraz daha ilerlediğimde ise sesler neredeyse kesilmişti.
Soldaki odayı açtığımda bu sefer dağınık bir oda değildi. İçeri girdim ve arkamdan kapıyı kapattım. Yan tarafa döndüğümde bir karartının koltuğun üzerinde oturduğunu fark ettim.Gülümsedim ve siyah topuklu botlarımın çıkardığı ses eşliğinde koltuğa oturdum.
"Görüşmeyeli nasılsın X?" Dediğimde kafasını kaldırdı ve bana baktı. Gözüm direk gözünün beyaz kısmındaki X dövmesine çarptı. Tehlikeli bir şekilde gülümseyip her zamanki ürkütücü ses tonunda konuşmaya başladı.
"Nasıl olmamı istersen öyleyim ölüm kokan." Dedi. Yeni fark ettiğim sigarasını dudağına götürdü ve derince içine çekip yüzüme doğru üfledi.
Ona gülümsedim.
"Hiç değişmemişsin abi."
😇
17. Bölümün sonuu
Uzun bir aradan sonra kısa bir bölüm yapmak gerçekten kötü hissettirdi. Fakat elimden geldiğince uzun yapmaya çalışıyorum. Zaten acele attığım bir bölüm oldu.
Kusura bakmayın lütfen.
Beğendiniz mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM KOKAN +18 (SERİ KATİLLER)
Aksiyon"Değişmişsin" Dedi, gözlerimin en derinini görüyormuşcasına bakarken. "Eskiden aptal olduğum konusunda mı?" Sözlerim yüzünde küçük bir gülümseme yaratmıştı. Gülüşüne inanmadım, inanmayı unuttuğum gibi. "Eskiden papatya kokardın, şimdi ise ölüm kokuy...