Louis elinde valizim ile önümde yürürken onu diğer valizim ile arkadan takip ediyordum. Arada omzunun üzerinden hafifçe dönerek bana baktığında ona gülümseyerek karşılık veriyordum. Gelip gelmediğimi kontrol ediyordu resmen! Bu hareketi karnımdaki kelebeklerin yeniden uçmaya başlamasına neden olmuştu.
Sakin ol Rosa! Sadece kaybolmanı istemiyor!Hayır hiçte bile! Etrafta çok fazla insan olsa bile kaybolacak yaşta değilim yada o beni kaybedecek yaşta değil! Adımları biraz hızlı olabilir ve bende çok dalgın olabilirim ama onu bir kez daha kaybetmeyi göze alacak kadar değil! Tam böyle düşünüyorken birine çarptım ve gözlerim hafif kararır gibi olduğunda bir elin dokunuşunu belimde hissettim.
" dikkat edin hanımefendi". Gözlerimi yavaşça açtığımda beni tutan el gevşeyip belimden indi.
" özür dilerim" diyebildim sadece. Karşımdaki genç bir çocuktu ve yeşil gözleri bana adeta gülümsüyordu. Arkaya doğru kayan bakışlarım Louis'i buldu. Bir kaç adım önümde elinde valizle siyah renkte, gıcır gıcır bir RANGE ROVER'a ilerliyordu. Benim birine çarptığımı farketmemişti bile. Tek derdi buradan bir an önce gitmekti. Bagajı açıp valizimi yerleştirdi.
" sevgilin mi? " yeşil gözlü çocuğunda gözleri benim gibi Louis'i takip ediyordu.
" hayır kuzenim. " Ona nasıl baktığını farketti!
Yeşil gözlü çocuk bana gülümseyerek yanımdan uzaklaştı.
Valizimin sapını tekrar kavrayıp Louis'in RANGE ROVER'ına doğru yürüdüm. Arabanın yanına geldiğimde valizi elimden alıp bagaja koydu.
" ben halledebilirdim aslında" dedim. Alay eder gibi gülümsedi.
" sen daha önünü göremiyorsun! Az önce birine çarptığını gördüm. O iyi mi?"
Görmüş! Ama yürüyüp gitmiş! Harika!
" evet beni tutacak kadar iyiydi! " gözlerimi devirip araca bindim.
***
Bu Louis ile bir aracın içinde ilk yalnız kalışımdı. Ve onunla ilk yolcuğum! Camdan dışarı bakıyordum. Karanlık yolu, aydınlatan ışıklar ve ıssızlığını giderecek kalabalıklar vardı. Louis üşürüm diye kaloriferi açmıştı. Burnuma araç parfümünün kokusu geliyordu. Ortama sessizlik hakimdi. Louis radyoyu açmamıştı ve ikimizde konuşmuyorduk. Sonunda onunla biraz sohbet etmeye karar verdim. Sormak istediğim bazı şeyler vardı.
" neden mesajlarıma hiç cevap vermedin?" dönüp ona baktım.
Bana doğru kısa bir bakış attıktan sonra tekrar yola döndü.
" ne demek istediğini anlamadım " dedi.
" Amerika'ya ilk taşındığımız aylar sana defalarca mail gönderdim ve sen hiçbirine dönmedin. Neden? " dudakları yukarı doğru kıvrıldı.
" eğer cevap verseydim teyzem orada yalnız kalırdı. " gülümsedi.
Ne yani sırf bunun için mi bana cevap vermemişti. Annemi Amerika'da bırakıp yanına gelirim diye mi? Asla böyle bir şey yapmazdım. Yoksa yapar mıydım? Yapsam bile ne farkederdi ki? Annemin umurunda değildim!
" teyzen orada bir gün bile yalnız değildi. Asıl yalnız olan bendim." dedim.
" güzel kadınları yalnız bırakmazlar!" Yine gülümsedi.
Ne demek istiyordu? Ne yani ona göre ben güzel değil miydim?
" yanlış anlama bunu senin için söylemedim"dedi. Aklımımı okuyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Romance"Kim ilk aşkı olarak kuzenini seçerdi ki..? " Kalbim onu seçmişti..! *** Selam arkadaşlar!! Hikaye iki kuzen arasında geçen bir aşk macerasını içermektedir..! yazım yanlışı ve hatalı noktalama işaretleri için özür diler, mazur görmenizi isterim.. Hi...