" Ağlama lütfen hayatım , görüyorsun hala yanındayım değil mi ? " dedi annem elini tutan ellerimi izlerken . Avuçlarımda serum takılı elini tutuyor dolmasını önleyemediğim gözlerimi kıyamadığım yüzüne çıkarmaya bile utanıyordum. Başımı salladım hızlıca bir yandanda elini sarsmadan yüzümü kollarıma siliyordum .
Ayağa kalkabilmek için önce düşmek gerekir . Düşmek içinse bir şeyleri kaybetmek ...
Düştükten sonra kalkmak çok zordur çünkü ya tutunacak bir yer bulmalısınızdır ya da gücünüzü kullanıp kendinizi kendiniz kaldırmalısınız .
Bazen öyle kaybedişler vardır ki tüm kalkma gücünüzü elinizden alır .
Gözlerimi böylesine dolduran şey o kaybedişlerden biriyle yüzleşmemdi . Yaşanmamasını en çok istediğim kaybedişimle hemde .
Benim suçumdu onun şu anda burda bu halde olması . Hayatında bir anlam ifade ettiğim tek insana karşı çok düşüncesiz davranmış yine ona layık olamayacağımı kanıtlamıştım. Güzel yüzü daha fazla gülümsemeyle süslenmeli, gözleri mutlulukla parlamalı... " Asıl sen ağlama anne , lütfen ! Lütfen ! " dedim hıçkırırken .
" İki sincap birbirinize ağlama deyip duruyorsunuz ve çok sevimlisiniz" deyip küçük bir kahkaha attı Minho . Omzumdaki eli masaj yapıyormuşcasına hareket ederken hafifçe sıktı .
" Minik sincabım annesine çok benziyor . " deyip ellerimin arasından çektiği eliyle saçlarımı okşadı annem . "Minik sincabım büyümüşte gece geç saatlerde dışarıda dolaşır olmuş ! " dedi yüzündeki ifade sertleşirken .
Sonrasında olacakları bildiğim için hemen kafamı kaldırıp kollarımı açıp gözlerimi kapattım . " Terlik manyağı yapabilirsin anne oğluşun, minik sincabın bunu haketti !" dediğimde yüzünde dehşete düşmüş bir ifade oluştu . " Aaa tabiki haketti !" dedi sesini hafif yükselterek . " Sana haber vermeden çıkmamam gerekiyordu ! " annem kafa salladı " Aa böyle şey olur mu? " dedi " Seni merakta bırakmamam gerekiyordu ! " dedim " O saatte ya başıma bir şey gelseydi ya haberlere konu olsaydım şu geçen gün televizyonda haberi çıkan kız gibi olsaydım ya köşedeki yeşil apartmanda oturan torbacıya denk gelseydim ya organ mafyasına yakalansaydım ayyy çok kötü olurdu sonuçta sen bir hemşire olarak her gün bu tarz olaylara maruz kalanlarla karşılaşıyorsun benimde bunlara maruz kalmamı istemiyorsun ! " dediğimde düşünceli bir şekilde " Aslında her gün karşılaşmıyorum. " deyip gözünü bir yere dikti sonra bi anda kafasını kaldırıp " Bunlar benim repliğimdi! " deyip sinirleniyormuş gibi yaptı . " İstersen baştan alabiliriz . " dediğimde " Yok üşütmüşüm boğazım ağrıyor . İyi oldu beni söylettirmediğin. " dedi . Arkamdaki bedene gözlerimi çevirdiğimde kahkaha atmamak için kendisini kastığı yüz ifadesinden anlaşılıyordu .
Yazar notu : jsjsjsjsjsjs arkadaşlar hemşirelik okuyorum burda Han benim çocuğum ve Minhoyu ilk gördüğüm anda öyle bir güven duygusu hissettim ki ahh dedim oğlum sonsuza dek onunla .... nsjsjsj
Annem hem soğukta kaldığından dolayı üşütmüş hemde benim için endişelendiğinden panik atak geçirmiş ve bayılmıştı. Neden o kadar geç kaldığımı sorduğunda inmem gereken durağı kaçırdığımı Minhonun bana yardım ettiğini söylemiştim . İçimde ağır ve her an gün yüzeye çıkabilecek bir suçluluk duygusu vardı .
" Ayy sende pek bir yakışıklısın! " deyip Minhoya baktı annem " Demek oğluşuma yardımcı oldun . " tebessüm edip bana donuk bir yüz ifadesiyle " Sana yeni tanıştığın insanlarla hemen samimi olma dedim değil mi ? " dedi . Annem böyle konuşurken odanın havasının ağırlaştığını hissettim çünkü yalan söylemek istemiyordum . Kalbimde sızlanma hissettiğimde ağzımı açmaya korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRO / #minsung
FanfictionHan Jisung, yorucu ve korkunç bir okul gününün ardından metroya bindi. Kucağında kedi olan adamın yanına oturdu, bitkindi. Hatta fark etmedi bile ama uyuya kaldı o an. Kafası ise yandaki adamın omzuna düştü yavaşça. Adam başta onu uyandırmak istedi...